25 Kasım 2021 23:50

Bu alev kimi yakacak?

Adana'da geçinemiyoruz diyenler eylemde

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

TL, dolar karşısında bir günde yüzde ondan fazla değer kaybetti. Bu yazı yazıldığı sırada dolar 12-13 TL arasında gidip geliyordu. Bu başta enerji olmak üzere zincirleme zam yağmuru demek. Bazı temel tüketim maddeleri kotaya bağlandı. Zaten krizin tüm yükünün sırtına yıkıldığı, yoksulluğun, yoksunluğun, açlığın pençesine itilmiş olan işçi ve emekçi halk tam bir yıkıma uğratıldı. İktidar temsilcileri adeta halkla alay edercesine “Daha az tüketin” açıklamaları yapıyorlar. Dayanacak gücü kalmayan halk şimdi pek çok şehirde henüz güçlü olmasa da iktidarı protesto etmeye yöneldi ve bu hareket giderek büyüme ve yayılma eğilimi gösteriyor.

Olup bitenler şunu gösteriyor: Bir ülke resmen yanıyor. Pandemide günlük 200 ölümün olağanlaştırıldığı günler yaşanıyor. İktidar ve arkasındaki sermaye güçleri ülkeyi yakan alevlerin sadece işçi ve emekçileri yakması için zaten yetersiz olan ve hızla erimekte olan ücret ve maaş gerçeği ortadayken, yüksek enflasyon eşliğinde zamları bindiriyorlar. Üretmek için yarı işlenmiş mamullere, ara mallar için dövize ihtiyaç duyan bir sanayi üretimi yapısıyla, dövizle ödenmeye endekslenmiş aşırı kâr garantili büyük inşaat sistemiyle, emperyalizme bağımlılıkta tüm sınırları ortadan kaldıran bir ekonomi inşa eden iş birlikçi egemen sınıflar şimdi faturayı bütünüyle halka kesiyorlar.

Ama işçi ve emekçi halk için bıçak sadece kemiğe dayanmadı, kemiği de deldi geçti. Burjuva muhalefet partilerinin halkı “Sabırlı ve soğuk kanlı olmaya” davet eden çağrıları ile ördükleri duvar artık çatlıyor ve bu duvarda yer yer gedikler açılmaya başladı. Halkın beklemeye tahammülü kalmadığı gibi, ne iktidarın “ekonomik kurtuluş savaşı” demagojisiyle, ne de burjuva muhalefetin “Düzeni restore etme” adına büyük sermayeyi kurtarma, halkı soyma programlarına artık boyun eğmeyeceğini gösteren belirtiler çoğalıyor. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde alanlara çıkan kadınlar da iktidara karşı içlerinde biriken öfke ve nefreti bir kez daha haykırdılar. 

İşçi ve emekçi halk her şeyi yeni baştan yaşatan, sonu ağır krizlerle biten Kemal Derviş türü programların ülke için çıkmaz sokak olduğunu kendi acı deneyimleri ile yaşadı ve gördü. İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli vb. illerde gerçekleşen, şimdilik sadece bir işaret fişeği görevi gören, ama daha büyük ve yaygın protestoların önünü açma eğilimi de gösteren eylemleri, ülkenin içene itildiği kısır döngünün kırılabileceğini kanıtlıyor. Burjuva muhalefetin “hemen seçim” çağrılarına halk “hemen geçim”, hükümet istifa sloganları ile yanıt veriyor.

Bu ülkenin halkı, ülkenin ve kendi kaderinin yeniden belirleneceği bir döneme adımlarını atıyor. Bu dönemde ülkenin kaderini kimler ve nasıl belirleyecek? Bugün yanıtlanması gereken soru bu. Ama büyük sorular sessizlik ve sükunet içinde yanıtlanmıyor. İktidarın ve iş birlikçilerinin buna yanıtı, gerekirse terörü ve şiddeti de artırarak tüm krizin yükünü yeniden halkın sırtına bindirmek. İşçi ve emekçi halk bu saldırıya krizin tüm yükü iş birlikçi egemen sınıflara çıkışı ile yanıt verebilecek mi? Şimdiden ortaya çıkan belirtiler bunun olanaklı olduğunu kanıtlıyor.

Gelişmeler, işçi ve emekçi halkın ileri ve örgütlü güçlerini birlikte davranmaya, halkı birleştirecek ve mücadelesini ilerletecek bir merkez olmaya doğru zorluyor. Kuşkusuz bu konuda çabalar ve bu çabaların sonucu olarak olumlu gelişmeler de var. Diğer taraftan bu güçleri eylem içerisinde birleştirecek bir süreçte kendiliğinden işlemeye başladı! İşçi ve emekçi halk birliğe çağırıyor, daha fazla sorumluluğa, çabaya, fedakarlığa davet ediyor. Halk güçlerinin bunu başarmamak için bir nedenleri bulunmuyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa