Bir dönemin ölümü!
Görsel: Gucci Ailesi filminin afişinden alınmıştır
Doksanlı yılların en sansasyonel hadiselerinden birisi, dünyaca ünlü moda şirketi Gucci’nin patronu Maurizio Gucci’nin öldürülmesi hadisesiydi. 1995 yılında gerçekleşen cinayeti ilgi çekici hale getiren asıl unsur ise, tetikçileri eski karısının tutmuş olmasıydı. 26 yıl hapis cezasına çarptırılan Patrizia Reggiani, 2011’de gündüzleri çalışma koşuluyla cezaevinden çıkma hakkını “Hayatımda hiç çalışmadım. Hapiste kalmayı tercih ederim” diyerek reddetmiş, ancak iki yıl sonra çalışmayı kabul etmişti. Bu hafta gösterime giren “Gucci Ailesi” isimli film bu ilişkinin otuz yıla yayılan hikayesine odaklanıyor. Patrizia ve Maurizio bir partide tanışıyorlar. Ve Patrizia’nın söylediği rivayet edilen “Bisiklet üzerinde mutlu olmaktansa Rolls-Royce’ta ağlamayı tercih ederim” sözlerinin gerçekliliğini görüyoruz genç kadının gözlerinde bu tanışma sahnesinde.
İkili Maurizio’nun babasının Patrizia’yı fazla avam ve para avcısı bulması nedeniyle sıkıntılar yaşasa da evleniyorlar. Çocukları oluyor. Derken şirketten uzak durmaya çalışan Maurizio, karısının zorlaması, amcası Aldo’nun ısrarlarıyla şirkete dönüyor. Patrizia- Maurizio çifti bir süre sonra etraftaki diğer aile üyelerini tasfiye ederek şirketi tek başlarına ele geçirme planları yapmaya başlıyor. Ama Maurizio da değişmeye başlıyor bir süre sonra. Maurizio’nun başka bir kadınla yaşamaya başlamasıyla ayrılıyorlar. Ama Patrizia, falcı bir kadınla iş birliği içinde kocasını öldürmenin yollarını arıyor bir süre sonra.
Kısa süre önce “Son Düello” (yılın en iyilerinden bana göre) adlı filmini izlediğimiz 84 yaşındaki usta Ridley Scott imzasını taşıyan film ikili bir anlatıya sahip. Sara Gay Forden’ın romanından Becky Johnston ve Roberto Bentivegna tarafından senaryoya aktarılan yapım, bir yandan Maurizio ve Patrizia arasındaki ilişkiye odaklanırken, diğer yandan ’70’lerden ’90’lara uzanan dönemde Gucci markası üzerinden sermayenin dönüşümünün izlerini sürmeye çalışıyor.
Filmin ilk ayağında Patrizia’nın hırsları ve bunun yarattığı yıkımı izliyoruz. İlk bakışta kötücül bir kadın portresi çıkıyor karşımıza. Ama film ilerledikçe kadının büyük bir hata yaptığını da fark ediyoruz. Tabii kendisi de… Patrizia, şirkete karışmak istemeyen, ezik ruhlu Maurizio’nun içindeki canavarı harekete geçiriyor, bilerek ya da bilmeyerek. Gücün, paranın ve iktidarın tadını alan Maurizio amca, kuzeni ve karısı dahil herkesi ezip geçmekte bir sakınca görmüyor.
Öte yandan kumpas kurup hapse gönderdiği amcası Aldo, itibarını yok etiği kuzeni Paolo’nun başına gelenlerin bir benzeri dönüp onu buluyor. Sermayenin yeni küresel aktörleri aile şirketlerini birer birer yutarken Gucci de bu gelişmelerden azade kalamıyor tabii ki. Bir anlamda bütün bu yaptıklarının boşluğunu gösteriyor film bize. Ridley Scott bu anlatıyı inşa ederken ne Patrizia’yı canavarlaştırıyor ne de Maurizio’ya kurban muamelesi yapıyor. Karakterlerini tarihsel süreçleri içinde ele almaya çalışıyor. Ancak çok geniş bir zaman aralığını ele aldığı için bazı dönüşümleri aktarmakta sıkıntı yaşıyor yapım.
Maurizio’nun güç zehirlenmesinin hızına yetişemiyoruz seyirci olarak örneğin. Patrizia’nın bir zamanlar aşık olduğu adamı öldürmeyi göze alacak kadar kendini kaybetme süreçlerine vakıf olamıyoruz. Çünkü ikilinin ayrılmalarıyla cinayet arasında on yıl var. Bu süre film içinde çok hızlı geçiştiriliyor ve karakterler için kırılma anları spot spot belirip derinleştirilemeden kayboluyor. Bu noktada belki de sadece bu on yıla odaklanan bir hikaye daha derli toplu olabilirmiş diye düşünmeden edemiyor insan. Buna bir de Lady Gaga’nın olmayan oyunculuğu da eklendiğinde sorun daha da büyüyor.
Neyse ki, yönetmenin son dönem gözdesi Adam Driver, Al Pacino ve Jared Leto bu açığı kapatıyorlar büyük oranda. Hazır söz açılmışken Oscar amca, bedenini değiştiren oyuncuları ödüllendirmeyi pek sever. Jared Leto, büyük bir fiziksel değişime uğradığı Paolo Gucci karakteriyle dikkatleri çekecektir diye düşünüyorum.
Toparlarsak. “Gucci Ailesi”, bir dönemin sermaye dönüşümünü anlatırken güçlü ama aile içindeki karakterlerin dönüşümünde zayıf kalıyor. Maurizio’nun ölümüyle aile şirketleri döneminin sonu arasında paralellik kurma fikri cezbedici olsa da, birinin zayıf kalması diğerini de tökezletiyor.
- Zamanı eğip bükmenin şehveti 21 Aralık 2024 04:15
- Uçucu bir peri masalı 02 Kasım 2024 04:15
- Altın Koza ve kronik festival problemleri 05 Ekim 2024 04:30
- Dibini görmeyen... 31 Ağustos 2024 04:25
- Silahlı kuvvetler sermayeye hükmetmeye yelteniyor! 10 Ağustos 2024 04:50
- ‘The Boys’ evreni nasıl kuruldu? 03 Ağustos 2024 04:15
- Roma’nın gurbet kuşları! 27 Temmuz 2024 04:25
- En güzeli uzaktan sevmek belki… 20 Temmuz 2024 04:42
- Analardır, adam eden adamı! 13 Temmuz 2024 04:40
- Amerika kimin rüyası? 06 Temmuz 2024 04:46
- Türkiye’nin film festivali rejimi 11 Mayıs 2024 04:15
- Müslüm’ün yapımcısından: Amy Winehouse! 04 Mayıs 2024 04:37