29 Kasım 2021 23:40

Suriye denkleminde Erdoğan’ın operasyon ve Kürtlerin çözüm arayışları

Recep Tayyip Erdoğan

Recep Tayyip Erdoğan | Fotoğraf: Mustafa Kamacı/AA

Paylaş

Erdoğan iktidarının Rojava’ya yönelik operasyon tehdidi düne göre sıcaklığını kaybetmiş olsa da devam ediyor. Öte yandan PYD/SDG öncülüğünde kurulan Kuzey ve Doğu Suriye Özerk yönetimi ile Suriye yönetimi arasında siyasi bir çözüm bulmaya yönelik girişim ve görüşmeler de sürüyor. Aslında her iki arayışın da-Erdoğan iktidarının operasyon ve Kürtlerin çözüm arayışı-bundan sonra ne olacağını görebilmek bakımından ABD ve Rusya’nın tutumuna ve bu iki güç arasındaki ilişkilere bakmak gerekiyor. Çünkü bu iki emperyalist güç, Suriye ve Ortadoğu denkleminin başat aktörleri konumunda bulunuyor.

Suriye denklemini açımlamak için şu noktalara dikkat çekmek gerekiyor: Erdoğan iktidarı, Suriye’de ABD ve Rusya arasındaki çelişkileri kullanabildiği ölçüde kendine hareket alanı yaratabildi. Bu temelde Afrin operasyonunu Rusya’nın ‘olur’u ve Tel Abyad ile Serekaniye operasyonlarını da ABD’nin bölgedeki askerlerini geri çekmesiyle gerçekleştirebildi. İdlib’deki askeri varlığı da büyük oranda Rusya ile yapılan anlaşmalara dayanıyor. Suriye Kürtleri ise (SDG) askeri olarak Kobanê sürecinden (2014 sonları) bu yana ABD ile iş birliği yapıyor ancak siyasi bir çözüm için de Rusya ile görüşmeler yapıyor. Dolayısıyla Kürt özerk yönetiminin pozisyonu ve attığı adımlar da dönüp dolaşıp bu iki gücün tutumuna bağlanıyor.

Son aylarda ABD ve Rusya arasında Suriye’deki gelişmelerin seyri bakımından önemli sayılabilecek adımlar atılıyor. Özellikle 16 Haziran’da Cenevre’de Biden ve Putin arasında yapılan görüşmeden sonra hız kazanan bu adımların atılabilmesinde ABD’nin uzunca bir süredir gündeminde olan Ortadoğu’daki güçlerini Asya Pasifik’e kaydırma ve Çin’i durdurmaya öncelik verme stratejisi etkili oluyor. Bu temelde Trump döneminde ABD’li petrol şirketi Delta Crescent Energy ile SDG arasında imzalanan ve bu şirketi ABD yaptırımlarından muaf tutan anlaşma iptal edildi-ki, bu anlaşma, Rusya ve Suriye yönetimi tarafından Suriye’yi bölmeye yönelik bir hamle olarak görülüyordu. Öte yandan da ABD’nin PYD’yi Barzani çizgisindeki partilerin oluşturduğu ENKS ile uzlaştırma ve Irak Kürdistan Bölgesel yönetimine yakınlaştırma girişimleri de geri plana düştü. Elbette bu arayışların geri plana düşmesinde PKK ve KDP arasındaki gerilim de önemli bir rol oynadı.

ABD’nin neden Suriye’de Rusya ile uzlaşmaya yönelik adımlar attığını anlayabilmek için bölgedeki diğer gelişmelere de bakmak gerekiyor. Öncelikle hem ABD ve hem de İsrail, Rusya ile yaptıkları görüşmelerde Suriye’de İran etkisinin sınırlanmasını istiyor. Suriye’deki pozisyonunu on yıl öncesine göre oldukça güçlendiren Rusya’nın da bölgede İran ile iş birliğini sürdürmesine rağmen bu talebe olumlu yaklaştığı ve bu konuda Esad yönetimi üzerinde baskı kurduğu biliniyor. Yine İran’ı kuşatma stratejisiyle de bağlantılı olarak bölgede ABD iş birlikçisi Arap rejimlerinin Suriye/Esad yönetimi ile ‘normalleşme’ yönünde attıkları adımlar dikkat çekiyor. Mısır, BAE, Cezayir, Ürdün gibi Arap rejimlerinin Suriye ile ilişkileri geliştirme ve Suriye’nin 2022 Mart’ında yapılacak Arap Birliği zirvesine katılmasını sağlama yönündeki girişimleri devam ediyor. Dolayısıyla bu girişimler ve ABD’nin Suriye’de Rusya ile anlaşmaya yönelik adımları birbirini tamamlıyor.

Ancak ABD’nin Suriye ve bölgede attığı adımlardan yanlış sonuçlar çıkartılmasının önüne geçmek bakımından şunları da belirtmek gerekiyor: Buradaki uzlaşma arayışı, ABD ve NATO’nun Rusya’yı “yakın tehdit” olarak gördüğü ve dahası Doğu Akdeniz, Balkanlar, Karadeniz ve Kafkasya’da kuşatıp gücünü sınırlama politikasından vazgeçtiği anlamına gelmiyor. Aksine, atılan adımlar bu politikayla da bağlantılı olarak kendisine ve bölgede kendisiyle iş birliği halinde bulunan güçlere hareket alanı sağlayıp pozisyonlarını güçlendirmeyi hedefliyor.

Yaşanan bu gelişmelere bağlı olarak son dönemde Kürt özerk yönetimi ile Rusya arasındaki görüşmeler de yeniden hız kazandı. Geçtiğimiz hafta özerk yönetimin siyasi temsilcisi konumunda bulunan Suriye Demokratik Meclisi’nin (SDM) Eş Başkanı İlham Ehmed’in başkanlığındaki bir heyet, Moskova’ya giderek Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ile bir görüşme gerçekleştirdi. Kürtler, siyasi çözüm konusunda Rusya’nın Suriye yönetimi üzerindeki baskısını arttırmasını istiyor. Kürtler ve Şam yönetimi arasında daha önce yapılan müzakerelerden de bilindiği gibi; özerk yönetimin nasıl bir statü üzerinde Suriye’ye bağlanacağı, SDG’nin Suriye ordusuna nasıl katılacağı ve petrol gelirlerinin nasıl paylaşılacağı konuları bu çözüm arayışlarının en kritik başlıklarını oluşturuyor. Özellikle özerklik konusunda Rusya daha esnek bir tutum almasına rağmen Suriye yönetimi, bölünme kaygısıyla Kürtlere oldukça sınırlı bir yerinden yönetim modelini dayatmaya çalışıyor.

Nihayetinde Kürt özerk yönetiminin temsilcileri ile Rusya arasında yapılan görüşmeler, Kürtler ve Suriye yönetimi arasında yeni bir müzakere sürecine hazırlık olarak işlev görüyor.

Peki, Erdoğan iktidarının Fırat’ın batısında Tel Rıfat ve doğusunda Kobanê ve Ayn İsa’ya yönelik operasyon tehdidini bu gelişmeler bağlamında nasıl değerlendirmek gerekiyor?

Ekonomik ve siyasi bakımdan oldukça zor bir dönemden geçen ve kitle desteğini giderek kaybeden Erdoğan iktidarının buralara yapılacak bir operasyonu kendisi için bir can simidi olarak gördüğü bir sır değil. Çünkü daha önce yapılan operasyonlar şovenizm ve milliyetçiliğin kışkırtılıp kitle desteğinin arttırılması ve burjuva muhalefetin etkisizleştirilmesi bakımından oldukça etkili sonuçlara yol açmıştı. Erdoğan, olası yeni operasyonun da benzer sonuçlara yol açmasını ve yapılacak seçimlerde elini güçlendirmesini umuyor.

Ancak önceki dönemlerden farklı olarak ABD ve Rusya’nın uzlaşma yönünde attığı adımlar, Erdoğan iktidarının hareket alanını büyük oranda sınırladığından yeni bir operasyon için adım atmasını zorlaştırıyor. Buna rağmen SDG ile iş birliğinin IŞİD ile mücadele konusuyla sınırlı olduğu açıklamasını yapan ABD yönetimi, Erdoğan iktidarının bu yöndeki arayışları konusunda sorumluluğu Rusya’ya yıkmaya çalışıyor. Putin yönetiminin de bugün yeni bir operasyona kapıları kapatmış görünmesine rağmen hem Kürtler üzerindeki baskıyı arttırmak ve hem de Erdoğan iktidarını kaybetmemek için yarın kimi sınırlı hamlelere kapı aralamayacağını şimdiden söylemek zor.

Sonuç olarak karşımızda emperyalistlerin tutumuna bağlanmış ve onların bölgedeki dayanaklarını güçlendirmelerine hizmet eden bir tablo bulunuyor. Oysa Kürt sorununun demokratik çözümü ve Suriye başta bölge ülkeleriyle barış yönünde atılacak adımlarla bu tabloyu tersine çevirmek ve emperyalistlerin bölgedeki dayanaklarını zayıflatmak mümkün. Dolayısıyla her ne kadar aksini iddia etse de Erdoğan iktidarının savaşçı politikalarda ısrar etmesi, bölgede en çok emperyalistlerin işine geliyor. Bu nedenle bugün Erdoğan iktidarına karşı mücadele, aynı zamanda Kürt sorununun çözümü ve bölge barışının sağlanması ile emperyalist dayatmaların boşa çıkartılması mücadelesi olarak da anlam kazanıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa