01 Aralık 2021 05:14

Tanık

Tahir Elçi'nin öldürülmesinin 6'ncı yıl dönümünde düzenlenen anmadan bir fotoğraf.

Fotoğraf: Fırat Topal/Evrensel

Paylaş

Geçen gün bir televizyon kanalında, sabah programında, programın sunucusu Tahir Elçi’nin 6. ölüm yıl dönümü ile ilgili haberi verirken “Dilerim en kısa sürede görgü tanıkları ortaya çıkar da bu cinayet çözülür” dedi.

Belli ki, sunucu Tahir Elçi cinayeti konusunda yeterince bilgi sahibi değildi. Son yıllarda medyada bilgisi olmadığı konuda konuşan o kadar çok ki, artık bu durum kanıksandı. Bu nedenle, sunucunun bilgisizliği üzerine yazmak bu yazının konusu değil. Üstelik sunucu da çok iyi niyetli olarak bu hatayı yaptı. Tahir Elçi’nin ölümüne üzüldüğü her halinden belliydi.

Tahir Elçi’nin öldürülmesinin üzerinden altı yıl geçti. Dava neden bu kadar uzadı? Gerçekten cinayeti çözmek için yeterli delil yok mu? Tanıkların ortaya çıkıp cinayeti aydınlatacak bilgileri mahkemeye sunması mı gerekiyor?

Öyle değil.

Tahir Elçi cinayeti davası en çok tanığa ve başka delile sahip bir davadır. Cinayetin nasıl işlendiği adeta canlı yayımlandı televizyonlarda.

Onlarca tanık, video görüntüsü, mermi çekirdeği ve kovanı var ortada.

Cinayetin nasıl işlendiğini kısaca hatırlatalım.

Dört Ayaklı Minare Diyarbakır’ın simgelerinden biridir. Dört sütun üzerine konulmuş bir platformun üzerine inşa edilmiş bir minaredir. En az beş yüz yıllık minare diğer minarelerden farklıdır. Abdülhamid’in çeşitli kentlere yaptırdığı saat kuleleri gibi dikdörtgendir. Kiliselerin çan kulelerine benzer. Üst kısımda dikdörtgen kulenin bitiminde kısa bir klasik minare görülür. Üzerine oturduğu dört sütunun İslamın dört mezhebini temsil ettiği kabul edilir.

Diyarbakır’ın “Gavur Mahallesi” denilen kısmında yer alan minarenin yakınında altı sene önce “hendek çatışmaları” yaşanıyordu. Minarenin yüz metre ötesindeki bir sokak barikatlarla kapatılmıştı. Polisler barikattaki PKK’lilerle çatışıyorken minareyi de kasıtlı olarak kurşunlamışlardı. Dört sütun üzerinde çok sayıda kurşun yarası vardı. Bunun üzerine Diyarbakır’daki demokratik kitle örgütü, meslek odaları, sendikalar vd. temsilcileri Dört Ayaklı Minare önünde bir basın açıklaması kararı aldılar. Basın açıklaması bitmek üzereydi. Basın açıklaması metnini Baro Başkanı Tahir Elçi okuyordu. Arkasında en az otuz kişi vardı. Önünde ise onlarca gazeteci ve onların arkasında polisler. O sırada polislerin arka tarafından, sokağın başından silah sesleri geldi. Ana caddede polis bir taksiyi durdurmuş, taksiden inen PKK’li iki polisi vurmuş ve Dört Ayaklı Minare’nin sokağına sapmıştı polisten kaçarken. Elinde tabanca ile sokağın girişinden aşağıya doğru koşan eli silahlı birini görünce herkes kaçışmaya başladı. Basın açıklaması için gelmiş polisler dönerek ve koşan kişiye ateş etmeye başladılar. Koşan kişinin silahındaki mermiler bitti. Elindeki tabancayı polislere doğru fırlattı ve minarenin yanından aşağıya doğru koşarak barikatların arkasına ulaştı. Muhtemelen vuruldu.

Polisler kaçan kişi yanlarından geçtikten sonra da arkasından ateş etmeye devam ettiler.

Yol ile cami arasında dikdörtgen bir cep vardı. Minare bu cebin ortasındaydı. Caddeden aşağıya doğru tarif ettiğimizde, kaçan kişi cebin solundaki dar sokakta koşuyordu. Basın açıklaması yapanlar cebin sağına doğru kaçmıştı. Üç polis minarenin cadde tarafında on metre geride bir otomobilin arkasından kaçan kişiye doğru ateş ediyordu. Tahir Elçi bu üç polisin birinin silahından çıkan kurşunla vurulmuştu. Çünkü kaçan kişinin onu vurabileceği mevkide kurşunu bitmiş ve boş silahını polislere doğru fırlatmıştı.

Bütün bunlar o anda gazetecilerin çektiği video görüntülerinde görülüyordu. Görüntüler medyada ve sosyal medyada defalarca yayımlandı. Tanıklar bu şekilde ifade verdi.

Yapılacak şey Elçi’yi öldüren mermi çekirdeğini bulup hangi silahtan atıldığını tespit etmekti. Ama delil karartma ilk andan itibaren başladı. Olay yerini herkese kapattılar. Mermi çekirdeğini bulamadık dediler. Olay yeri çatışma alanı diye uzun süre keşif yapmadılar. Halbuki barikatın olduğu sokak iki zırhlı araçla kapatılıp aynı gün keşif yapılabilir. Alandaki bütün boş kovan ve mermi çekirdekleri toplanabilirdi. Polislerin silahı ile PKK’linin silahının farklı olduğu video görüntülerinden dahi belli oluyordu. Elçi’yi öldüren merminin hangi silahtan çıktığını tespit etmek çok kolaydı. Mermi çekirdeğini bulamadılar. Mermi çekirdeği bir yağmur damlası gibi buhar olup havaya karışmıştı.

Altı ayda sonuçlanabilecek bir dava altı senedir sürüyor.

Fail polis ve asker olunca söz konusu olan cezasızlık, Tahir Elçi davasında da yürürlükte.

Tanık çok. Delil çok. Fail yok.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa