Interpol’den esen otoriter rüzgarlar
Interpol 89. Genel Kurul Toplantısı geçtiğimiz hafta İstanbul'da yapıldı. (Fotoğraf: İsa Terli/AA)
Son yıllarda, Avrupa Birliği’nin (AB) ve üye ülkelerin otoriter rejimlerle yönetilen ülkelere insan hakları aleyhine taviz vermesi nerdeyse sıradanlaştı. Avrupa’ya göçmen akınının önüne geçilmesi, stratejik çıkarlar, güç ilişkileri, finansal kaynaklar gibi nedenlerle Avrupa Birliği sayısı giderek artan baskıcı rejimlere alan açıyor. Göçmenleri sınırlarının ötesinde tutmak adına, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bile, binlerce hukuksuzluğun altına imza atan OHAL Komisyonunu Türkiye’de bir iç hukuk yolu olarak kabul etmesinde olduğu gibi. Ya da baskıcı otoriter liderlerin afra ve tafralarına AB üyesi ülkelerin göz yummasında olduğu gibi.
Geçtiğimiz günlerde bu hususta başka bir aşamaya daha geçildi. Zira, 25 Kasım 2021’de İstanbul’da düzenlenen genel kurulda, kısaca İnterpol olarak bilinen ve merkezi Fransa’nın Lyon kentinde bulunan Uluslararası Kriminal Polis Teşkilatının başına Birleşik Arap Emirlikleri’nden Ahmed Naser Al Raisi seçildi. Hakkında işkence iddiaları bulunan Al Raisi’nin örgütün başına gelmesi Türkiye’de her ne kadar çok gündem olamıyorsa da, birçok ülkenin basınında bu görev değişimi manşetlerde kendisine yer buldu ve o günden beri de haber değeri taşımaya devam ediyor. Bu ilginin nedeni, Al Raisi’nin başkanlığına hakkındaki işkence iddiaları nedeniyle yoğun eleştiriler yöneltiliyor olması. İnsan hakları örgütlerinin bu konudaki eleştirilerinin yanında, devlet şiddeti mağdurlarının avukatları da şu günlerde Al Raisi aleyhine şikayette bulunmaya hazırlanıyor.
Al Raisi’nin örgütün başına gelmesinin muhalifler ve insan hakları açısından önemli sonuçları var. Bunlardan ilki, söz konusu seçimle birlikte otoriter devletlerin uluslararası alanda güç kazanması ve dolayısıyla da bu alandaki kuralları kendi çıkarları yönünde belirleyebilme gücüne kavuşmaları. Anlayacağınız, rüzgar bir kez daha baskıcı otoriter rejimlerden yana esiyor. “Otoriter sistemler eski demokrasileri boyundurukları altına mı alıyorlar?” sorusu buradan bakıldığında anlamsız bir soru değil. Zira güç ilişkileri bu dolayımla bir kez daha yeniden kuruluyor. Birleşik Arap Emirlikleri’nin bu dengedeki yeri de ayrıca dikkate değer. Zira bu seçim, tartışmasız bir biçimde, Arap Emirlikleri’nin uluslararası zaferi niteliğinde. Emirlik’in son günlerde Erdoğan rejimi ile yakınlaşması, İnterpol’de bu yeni dönemin güç ilişkilerinin nasıl şekilleneceğine dair de az çok bir fikir veriyor.
Haklarında çok az şey bilinebilmesi nedeniyle, zaten kapalı birer kutu olarak kabul edilen polis teşkilatlarının, dolayısıyla da İnterpol’ün, dört yıl boyunca Al Raisi tarafından yönetilecek olması, teşkilatın daha da kararması anlamına geliyor. Bu dönemin, insan haklarının daha fazla devre dışı bırakılacağı, baskı, hukuksuzluk ve kuralsızlığın daha da artacağı bir dönem olacağını İnterpol’ün “taze” başkanına bakıp görmek için alim olmak gerekmiyor. Üstelik de Al Raisi insan hakları ihlallerinin en fazla yaşandığı, casus yazılımlarının en fazla kullanıldığı ülkelerden birinin emniyet teşkilatının bir mensubu. Dolayısıyla da bu ismin İnterpol’ün başına geçmesi, insan hakları ve haklardan soyundurma politikaları açısından yeni bir düzleme geçildiğinin de göstergesi. İnsan haklarının mezarına birkaç kürek toprak daha atmak gibi.
Al Raisi’nin başkanlığının bir başka önemli sonucu da, otoriter rejimlerden kaçan muhalifler için Avrupa’nın tekinsiz hale gelmesi. Özellikle de Rusya, Çin, Türkiye, Belarus, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri gibi rejim karşıtlarının yakalanması için “kırmızı bülten” çıkarmayı yol bilmiş ülkelerin muhalifleri için yurt dışında da risk artmış durumda. Otoriter sistemlerin gücü ele geçirmesiyle, muhalifler için görece güvenli alanlar da yok oluyor. Bu gelişmeler karşısında, muhalifliğin bedeli giderek artar ve insan hakları tali hale gelirken, otoriter rejimlerin karanlığı dünyayı çepeçevre sarıyor.
- Umutla umutsuzluk arasında 2024 27 Aralık 2023 04:30
- Adabımuaşeret dersleri 20 Aralık 2023 04:42
- Zor zamanların dostu Tunç Soyer 13 Aralık 2023 04:57
- Bir mülksüzün konut krizi hatıratı 29 Kasım 2023 04:50
- Hukuk devletinde sona doğru 15 Kasım 2023 04:50
- Siyasetle ve siyaset için yaşayan kişiler 08 Kasım 2023 04:45
- Zordur barış akademisyeni olmak 01 Kasım 2023 04:57
- Filistin halkına destek, İsrail hükümetini protesto eylemleri 25 Ekim 2023 04:50
- Gazze'deki savaş Fransa'yı da yakar 18 Ekim 2023 04:20
- Gerçek dışı bir mekan olarak üniversiteler 04 Ekim 2023 04:57
- Göçmen karşıtlığından beslenen particiler 27 Eylül 2023 05:26
- Hakikat, özgürlükler ve otosansür 20 Eylül 2023 05:00