Şampiyonluk takıntısı ve Galatasaray'ın gençleri
Fatih Terim | Fotoğraf: DHA
Şampiyonluk takıntısı, ülke futbolunun gelişiminin önündeki en büyük engel. Bu takıntı futbolu adeta boğuyor ve iyi oyun, hedefler arasında bir türlü kendisine yer bulamıyor. Puan olarak neredeyse şampiyonluk şansı kalmayacak kadar geriye düşen takımların yöneticileri bile sezon başındaki iddialı söylemlerinden vazgeçmiyor. İlla şampiyonluk lafı edilecek. Taraftarların ateşini sıcak tutmanın en iyi yolu, bu tarz söylemlerden geçiyor ne de olsa.
Bunca transfer, bunca borç şampiyonluk için. Geniş taraftar yığınlarının en güçlü talebi takımlarında “yıldız oyuncu” görmek ve şampiyonluğa ulaşmak. Şampiyonluktan başka hiçbir şey onları tatmin ve mutlu etmiyor. Ve elbette kulübün ekonomik durumu umurlarında değil.
Yöneticilerin de farklı düşündüğü söylenemez. Sonuçta borca batmak pahasına da olsa taraftarların talebini karşılamaya çalışıyorlar. Zihniyet açısından fanatik taraftarlarla yöneticiler arasında pek bir fark yok. Bu, özellikle puan kaybettikleri maçların ardından yaptıkları açıklamalarda net biçimde görülüyor. Dile getirdikleri argümanlar fanatik ergenlerinkini aratmıyor…
Taraftarlar gibi yöneticilerin de iyi oyun kaygısı/beklentisi yok. Yeter ki takımları kazansın, şampiyon olsun. Bu yüzden sezon boyunca, “Önemli olan üç puan(dı)” lafı dillerden düşmüyor. Sezon başında istisnasız bütün yöneticiler, “Taraftarlarımız hiç merak etmesin, bu sene kesin şampiyon olacağız” şeklinde konuşuyor. Hiçbir yöneticiden, “Öncelikli hedefimiz iyi futbol oynamak ve genç oyuncuları takıma kazandırmak” gibisinden açıklamalar duymuyoruz. Taraftarların bu tür açıklamaları hoş karşılamayacağını biliyorlar. “Takımların yazgısını ortalama fanatik taraftar seviyesindeki zihniyet belirliyor” demek yanlış olmaz.
Birkaç yıl şampiyon olamamak, medyanın da durumu fişeklemesiyle kulüp için, özellikle de taraftarlar bağlamında duygusal travma sebebi haline gelebiliyor ve taraftarları şampiyonluğa daha da çok koşullandırıyor. Yıl saymaya başlayan taraftarlardan yükselen, “Şu kadar senedir şampiyon olamıyoruz, yeter artık, bu sene şampiyon olmalıyız” seslerine aşinayız…
Sonuçta sadece bir takım şampiyon oluyor. Ancak şampiyonluğun maddi getirisi, paraları har vurup harman savuran kulübün ihtiyacının çok uzağında kalıyor. Eline para geçen kulüpler daha çok transfer yapınca, borçlar azalacağına giderek yükseliyor. Tam anlamıyla kulübü batağa sürükleyen bir döngü. Transfer odaklı yönetim politikasından vazgeçememenin kaçınılmaz sonucu...
Bu sene Galatasaray’da genç oyuncuların takıma monte edilmesi girişimine tanık oluyoruz. Borçların dayattığı zorlamayla da olsa kulübün geleceği açısından doğru ve önemli bir hamle. Şurası bir gerçek ki, kulübün maddi durumu iyi olsa gençler bugüne kadar olduğu gibi yine kesinlikle akla bile gelmezdi. Önceki yıllara bakarak bu çıkarsamayı yapabiliyoruz.
Galatasaray’ın böyle bir hamle yapabilmesinde Fatih Terim’in taraftarların gözünde neredeyse sonsuz bir krediye sahip olmasının payı büyük. Fatih Terim’den başkası böyle bir işe kolay kolay kalkışamazdı, kalkışıp da 14. hafta sonunda liderin 14 puan gerisinde kalsa asla koltuğunda oturmaya devam edemezdi.
Yine Terim’den başka hiç kimse, genç oyunculara dikkat çekip asıl hedeflerinin 2-3 yıl sonrasının güçlü takımının temellerini oluşturmak olduğunu söyleyemezdi. Şampiyonluk takıntısının damgasını vurduğu futbol iklimimizde taraftarların böyle bir söylemi olgunlukla karşılaması beklenemez. Gerçi Terim, her seferinde bunun, bu sezon şampiyonluğu gözden çıkardıkları anlamına gelmediğini eklediyse de daha ligin ilk yarısı gelmeden bu laflar anlamını yitirdi.
Galatasaray’ın Avrupa’daki -şimdilik- iyi gidişi de Süper Lig’deki istikrarsız grafiğini tolere edebiliyor. Bu iyi gidiş devam ederse Galatasaray gençlerle başlattığı değişim sürecini hafif sancılarla atlatabilir…
Ama şartların zorlamasıyla, ama doğru yolu keşfederek olsun, bütün kulüpler önünde sonunda transfere çok daha az para harcayacakları ve genç oyunculara yönelecekleri noktaya gelecek. Şampiyonluk takıntısıyla yürütülen transferci politikalarda ısrar etmenin, hem teknik hem de idari anlamda kulüplerin geleceğini karartmak anlamına geldiğini ne kadar erken anlarlarsa, kendileri açısından o kadar hayırlı olacak…
- Yapı 12 Aralık 2024 04:32
- Herkesi kendi gibi sananlar 05 Aralık 2024 04:28
- Bize oyunu anlatın 28 Kasım 2024 06:10
- Tutuculuğun bedeli 21 Kasım 2024 04:37
- Buyrun cinnet ortamına... 14 Kasım 2024 04:14
- Komplodan komediye 07 Kasım 2024 04:12
- Seviyesiz saha dışı, kalitesiz saha içi 31 Ekim 2024 04:34
- Mourinho öğretiyor 24 Ekim 2024 03:33
- Milli takım kazandı çünkü... 17 Ekim 2024 04:04
- Hapishaneden milli takıma 10 Ekim 2024 04:45
- Ne kadar rezil olursak... 03 Ekim 2024 04:28
- Oyunu geriden kurma saplantısı 26 Eylül 2024 03:26