05 Aralık 2021 03:12

‘Nerde o eski MHP’ nostaljisi yapanlar; iyi misiniz?!

Karikatür: Sefer Selvi

Paylaş

En son, Türkeş Vakfı’nın Türkeş’i anma etkinliğine yapılan saldırı ve akabinde Mansur Yavaş’a yönelik, ‘ayağını denk al’ tehditiyle tartışılıyor MHP. Öncesinden de yine MHP geleneğinden gelip de yolları ayrılmış siyasetçi ve gazeteciler sokakta sille tokat dövülmüş, bir MHP yetkilisi “Bu hareketin delileri çoktur, yaparlar” demişti. Görüyoruz ki ‘delilerin’ organize işleri yoğunlaşıyor giderek.

Bu ‘işlerin’ MHP’yle organik ilişkisini herkes biliyor zaten. MHP genetiğini az çok bilenler açısından da şaşıracak bir şey yok. Şaşıranlar var ama. Sol/demokrat alemde bulunup da “MHP nasıl bu hale geldi?​” diye soranlar hiç de az değil. İktidara muhalif tv kanallarında konuyu tartışanların çoğu ‘MHP eskiden böyle değildi’ mealinde konuşuyorlar. Tamam, özellikle saldırıya uğrayan eski ülkücülerin MHP/iktidar, MHP/Soylu ilişkileri açısından söyledikleri önemli ama böyle diye MHP’nin iktidarla ilişkisinden sonra ‘tanınmaz hale’ geldiği sonucuna ulaşılmasına söyleyecek sözümüz olmalı herhalde. Orda dur demek gerek.

***

İzlediğimiz programlardan birinin moderatörü şöyle bir konu başlığı açıyordu mesela: “MHP kurucu değerlerine dönebilir mi sizce?​” Dikkat buyrun; MHP’nin ‘kurucu değerleri’nin özlemi çekiliyormuş! Yakın tarihten birazcık haberdâr olmak bile bu Türkeş’li MHP nostaljisinin nasıl bir cehalet ve aymazlığa denk düştüğünü anlamaya yeter aslında. Oysa, ‘kurucu değerler’ denilen de ‘fabrika ayarları’ da hiç değişmedi MHP’nin. Türkeş zamanında ne idiyse bugün de aynıdır. Devletin toplum içerisinde konumlandırılmış, ihtiyaca binaen harekete geçen kolu olma misyonu değişmedi. İktidar/Toplum/Muhalefet ilişkisinin seyrine göre MHP’nin şiddet dozu da değişiyor. Bugünkü şiddet gösterilerinden hareketle ‘eski ülkücüler böyle miydi?​’ nostaljisi yapanlara binlerce örnek gösterilebilir. Şu ‘kurucu değerleri’ anlamak açısından  sadece birini hatırlatmak bile yeter.

***

1978 yılının 8 Ekim gecesi... Ankara'nın Bahçelievler semti... Dava dosyalarında da Ülkücü Gençlik Derneği bağlantılı olduğu belirtilen silahlı bir grup, TİP’li gençlerin yaşadığı bir evi basıyor. Beş genci yüzü koyun yatırıp eterle bayıltıyorlar. ‘Reis’ Abdullah Çatlı, dışarıda bir otomobilde bekliyor. Baskın sırasında eve gelen iki genç de silah zoruyla Çatlı'nın yanına götürülüyor ve daha sonra bir tarlada, başlarına kurşun sıkılarak öldürülmüş halde bulunuyorlar.

Sıra evde baygın yatan beş genci öldürmeye geliyor. Gençlerden birini boğuyorlar ama bunun zaman aldığı görülünce diğer dördünü silahla vuruyorlar.

Grup içinde bulunan ve gençleri öldürdüklerini kabul eden İdi Amin lakaplı Haluk Kırcı, bir dizi ‘yanlış tahliye(!)’, firar ve yakalanmadan sonra 2015'te salıverildi.

"Beş kişiyi ben infaz ettim, iki kişiyi Abdullah Çatlı" diyordu Kırcı. 1990'da, İsviçre'de bulunduğu cezaevinden firar ederek sahte pasaportla Türkiye'ye girdi Çatlı. Resmen arandığı yıllarda Çatlı’nın devletin güvenlik bürokrasisiyle ilişkileri Susurluk vakasından sonra ortalığa saçıldı.

Faillerden Ünal Osmanağaoğlu ise 1980'de öldürülen eski DİSK Başkanı Kemal Türkler cinayetiyle ilgili de yargılandı. Bu dava 2010'da, zaman aşımı nedeniyle ortadan kalktı. 1999'da Türkiye'de, tatil beldesi Kuşadası'nda yakalanan ve Temmuz 2012'de yürürlüğe giren üçüncü yargı paketi doğrultusunda serbest bırakılan Ağaoğlu 2014'te öldü. Cenazesine katılanlar arasında MHP Genel Başkanı Bahçeli de vardı.

Bir diğer Bahçelievler sanığı İbrahim Çiftçi ise 1978 yılında gerçekleştirilen savcı Doğan Öz cinayetiyle ilgili davada dört kez idam cezası almıştı. İki davadan da beraat etti. MHP yönetiminde şimdi...

Bahçelievler katliamı, ‘kurucu değerleri’ne sıkı sıkıya bağlı Türkeş’in MHP’si döneminde yaşandı işte.

***

Türkçü devlet yüceltisi, Törecilik, Sol(cu) ve Kürt düşmanlığı, ‘kurucu değerlerden’ birkaçı sadece. Katliamlardan uyuşturucu ağlarına kadar uzayan bir trafikte yolculuk yapan Çatlı, Ağca, Kırcı ve daha niceleri de bugün nostaljisi yapılan ‘kurucu değerler’den hareket etmişlerdi.

‘Ülkü Ocakları eskiden böyle miydi?​’ sorusuna yanıt aramak için de bu isimleri hatırlamak yeterli olacaktır herhalde. Evet, Ülkü Ocakları eskiden de böyleydi. Millet İttifakı’nın selameti için, eski ülkücüleri bağlamak için tarihi çarpıtmaya gerek yok. Neyse o. Şimdi MHP’den ayrılan eskilere yönelik saldırıların referansını da bizzat Türkeş şu efsane sözüyle vermemiş miydi zaten: “Davadan döneni vurun!”

MHP ve ülkücü hareket ile bu toprakların devrimcilerinin, ilericilerinin, aydınlarının, emekçilerinin öyle kolayca temize çekilmeyecek bir hikâyeleri var. Aydınların öldürülmesinden basılan grevlere kadar, neler neler... Darbe zemini yaratmak için ülkenin ilerici birikimine saldırtılan bir hareketin sicili, sırf ‘Millet ittifakı’ güçlensin diye unutturulabilir mi şimdi?

AKP’yle iktidar ortaklığından hareketle, “Yazık, MHP’yi ne hale getirdiler” diye üzülmek, Türkeş’li MHP’yi özlemek, eski ülkücüler nostaljisi yapmak MHP gerçeğinden bir şey anlamamak ve MHP/devlet ilişkisinden bihaber olmaktır. Tam da kurucu değerlere, fabrika ayarlarına dönen bir MHP var aslında. Dilinde, siyasetinde ve eyleminde artan şiddet dozajı da artık olağan yöntemlerle yönetemeyecek bir sürece giren iktidarın ihtiyacına uygundur.

Bırakın HDP’yi, Anayasa Mahkemesi’nin bile kapatılmasını isteyen cari MHP, neyi hedeflediğini bilen, stratejik ve bütünlüklü bir aklı yansıtıyor. Bu rejim ancak böyle sürdürülebilir çünkü. Paranın pul edilmesine itirazları ‘milli güvenlik’ konusu yapan bir rejime, Ankara Belediye Başkanı’na açık açık “ayağını denk al” tehditi yönelten MHP yakışır. Kurucu değerleri de fabrika ayarları da bunu gerektiriyor MHP’nin... 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa