7 Aralık 2021

Sağlık emekçilerinin iş bırakma eylemi, tüm işçi ve emekçiler için yol gösteriyor

Cerrahpaşa Kardiyoloji | Fotoğraf: Evrensel

Dün sağlık emekçilerinin iş bırakma eylemi günüydü.

Pek çok kentte başlıca hastanelerde sağlıkçılar iş bırakarak, işyerlerinde yüksek katılımla basın açıklamaları yaparak, hastaneler arasında da yürüyüşler yapıp alanlara çıkarak niçin iş bıraktıklarını kamuoyuna duyurdular.

Pandemi koşulları, sağlıkçılara verilen hiçbir vaadin yerine getirilmemesi, son aylarda pek de beklenmedik biçimde yükselen enflasyon… derken sağlık çalışanlarının, en son hekimlere yapılan 2 bin 500-5 bin TL’lik “gösterge zammı” ve “özlük hakları”nda yapılan iyileştirmelerin dışında bırakılması bardağı taşırmış görünüyor.

Bu adaletsiz düzenlemenin (Düzenleme geri çekilip 25 Aralık’tan sonra yenide ele alınacağı açıklanmış olsa da) son günlerde hastanelerde yapılan etkinlik ve dünkü eylemlere katılımların kitleselliğine ve her sendikadan katılımlara katkısı olduğu da tartışmasızdır.

SAĞLIKÇILAR, EMEKÇİNİN SABRININ TAŞMA AŞAMASINA GELDİĞİNİ GÖSTERDİ

Dün, KESK’e bağlı Sağlık ve Sosyal Emekçileri Sendikasının (SES) çağrısıyla sağlık emekçileri, ülke sathında, “Geçinemiyoruz” diyerek ve yukarıda sözünü ettiğimiz “ayrımcı” düzenlemeyi de protesto ederek 1 gün iş bıraktı.

Sağlık emekçilerinin iş bırakma çağrısına gerek hastanelerde yapılan açıklamalarla gerekse meydanlarda yapılan yürüyüşlerle katılımın, son yıllarda pek görülmedik ölçüde yüksek olmasının ülkenin içinden geçtiği koşullar dikkate alındığında çok önemli olduğu apaçıktır.

Daha da önemlisi, bu yazının yazıldığı öğle saatlerine kadar gelen haberler, SES’in çağrısına, iş kolundaki diğer sendika yönetimlerinin katılmamasına karşın hem Kamu-Sen hem Birleşik Kamu-İş hem de Memur-Sen’e üye sağlıkçı sendikalarının üyelerinin önemli ölçüde katıldığını belirtiyordu.

Bu da açıkça gösteriyor ki;

  1. Sağlık emekçilerinin geçinme ve çalışma koşullarındaki ağırlaşma sendikal rekabetin, emekçilerin arasına kurduğu “sendika farklılığı” barikatlarının üstünden aşacak büyüklükte bir potansiyel oluşturmuştur. Eğer sendikalar bu gelenekselleşmiş, hatta çoğu sendika için varlık nedeni yapılmış olan sendikalar arası rekabeti kendi bekalarının dayanağı olarak kullanmada ısrar ederlerse kurdukları barikat üstlerine yıkılacaktır!
  2. Dün gazetemizin manşetinden duyurduğu; SES Eskişehir Şube Eş Başkanı Birtürk Özkavak, SES Aksaray Şube İşyeri Temsilcisi Aydın Erol’un gazetemize aktardıklarına göre sağlık emekçileri, hastanelerde son haftalarda, her sendikanın ayrı eylem yapmasına ya da bir sendikanın yaptığı eylem çağrısına diğer sendikaların katılmamasına tepki gösteriyorlar. Ki, her iki sendikacı da son haftalarda yapılan eylemlere katılımların, önceki haftalara ve aylara göre daha yüksek olduğuna da dikkat çekiyor.
  3. TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı da gazetemizde dün yer alan köşesinde, hekimlerin “gösterge zamları” ve “özlük hakları”yla ilgili düzenlemedeki adaletsizliğin farkında olduğunu belirterek talepler arkasında tüm sağlıkçıların birlik ve ortak mücadelesinin önemine dikkat çekiyordu.

TALEPLER ETRAFINDA BİRLİK VE ORTAK MÜCADELE ESASTIR

Sonuçta hekiminden, temizlik vb. işlerine bakan sağlık işçilerine kadar yüzlerce, binlerce kişinin çalıştığı hastanelerde genel olarak 3’ü işçi, 3’ü de kamu emekçisi sendikası olan 6 sendika örgütlü!

Bu sendikal bölünmüşlük kendi başına sorun. Ama bu gerçek uzun yıllardan beri biliniyor. Ancak gerek sendikacılar gerekse olup bitenin az çok farkında olan emekçiler bu sendikal bölünmüşlüğün mücadelenin önündeki en önemli engel oluğunu biliyorlar. Tabii sohbetlerde bu bölünmüşlüğe son vermek gerektiğini de!

En azından böyle söylüyorlar.

Ancak bütün bu iyi niyetli ya da gerçeklerin üstünü örtmek için yapılan tespitler; ne olursa olsun gelişmelerin sendikacıların önemli bir kısmının amaçlarını aşan bir zemin genişliğine ulaştığını gösteriyor. Çünkü sağlık emekçilerinin taleplerinin oldukça netleşmiş olması ve mevcut koşullarda yaşamlarını eskisi gibi bile sürdürmelerinin artık olanaklı olmadığını görmeleri, mücadelenin önündeki engelleri görmelerini de kolaylaştırmış görünmektedir.

Bu yüzden de dünkü iş bırakma eylemi;

  • Emekçileri dil, din-mezhep, siyasi görüş farkı, farklı sendikalara üye olma, farklı mesleklerden olma… gibi kendilerini bölen değil birleştiren talepleri öne çıkarmanın,
  • Mücadelenin hastanelerden başlayarak örgütlenmesi ve ülke sathında bir mücadelenin oluşması perspektifiyle hareket eden bir mücadele çizgisine geçmenin gerektiğini göstermektedir.

Dün hastanelerden alanlara akan sağlık emekçilerinin eylemi, sadece sağlık emekçileri değil, tüm işçi ve emekçiler için örnek olacak mahiyettedir; hem yığınların mücadele isteğini göstermesi hem de mücadelenin sendikal bölünmüşlüğünün aşılması konusunda çıkarılacak dersler bakımından!

İLGİLİ HABERLER

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

Antep’te polis, mahkeme kararını tanımadı, ekmek mücadelesi veren işçilere müdahale etti. İşçi, siyasetçi, öğrenci, muhalif belediye, basın… Herkes mengenede! Cezaevinde olanların sayısı cezaevi kapasitesini 90 bin aştı. Buna rağmen hükümet daha çok insanı daha uzun süre cezaevinde tutacak yargı paketi hazırladı. Yine de tepki cezalandırılarak durdurulamıyor!

90 bin fazla: 301 bin 397 kapasiteli cezaevinde 392 bin 456 kişi kalıyor.

32 adet: 11 cezaevi yapımı sürüyor, 21 yeni cezaevi projesi hazır.

Yüzde 700: 2002’de 49 bin 512 olan mahpus sayısı yüzde 700 arttı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et