Beyaz grev
Fotoğraf: Ramis Sağlam/Evrensel
Baskıcı dönemeçlerde toplumlara dayatılan ‘söyleme mecburiyeti’ ile ‘susma’ edimi, ekonomik kriz koşullarında dikiş tutturamıyor.
Misal sağlıkçılar susmuyor. Diğer emekçiler gibi onlar da ‘Enflasyon yok, geçiniyoruz ne güzel’ demiyorlar. Talepler her geçen gün daha gür sesle ve yeniden çoğalarak ifade ediliyor.
Yakın zamanda hekim meslek örgütü Türk Tabipleri Birliğinin (TTB) hayata geçirdiği ‘Beyaz Yürüyüş’, bu hafta sağlık iş kolunda sendikaların grev kararı ile genişledi. Ancak sonuç alıcı olabilmek için, mücadeleyi sendikal alandaki tüm farklılıklara rağmen sahada buluşturmak elzem.
Yıllar önceydi. Çalıştığım hastanede bir sendika greve katılmıyordu. Oysa talepler benzerdi. Bir SSK geleneği olarak işçisinden hekimine, başhekiminden hemşiresine aynı salonda yemek yerdik. Öğlen arası üç arkadaş yemekhanede düğün masası misali tüm masaları oturanların da onay ve katkısını alarak buluşturmuştuk. Bir anlamda iktidarın arka bahçesi olarak gördüğü sendika üyelerini de sahada ‘biz’ olarak dönüştürmüştük.
Hükümetin hekimlere dair maaş düzenleme açıklaması ile yine, yeniden gördük ki sağlık emekçilerini ayrıştırarak yol almak istiyor. Biliyoruz ki aynı iş kolunda alt gruplara bölündükçe emek sömürüsü katmerleşir. Sağlık emekçileri bu oyunu bozacak bir mücadele hafızasına sahip. Birlikte bir kez daha başaracaklarına inanıyorum.
Misal, doksanlı hatta iki binli yılların ilk yarısında, uzman hekimler, meslek örgütlerinin düzenlediği hastane içi basın açıklamalarına dahi pek katılmazlardı. Bırakın hastabakıcı ve hemşireler ile ortak açıklamayı, asistan ve pratisyen hekimler ile de yan yana pek durmazlardı. İşte henüz memur sendikalarının yeni kurulduğu ya da olmadığı o yıllarda tabip odalarının hastane içi saatlik iş bırakma vb. faaliyetlerini hemşireler başta olmak üzere tüm sağlık çalışanları üstlenirdi.
Doksanlı yılların başında İzmir Tabip Odası broşürlerini hastanemiz acil servis personeli ile Anestezi Teknisyeni Sevgili Mehmet Atal’ın dağıttığını bugün gibi hatırlarım. İşte bugünlere sağlık iş kolundaki bu dayanışma pratikleri ile geldik.
Şimdi sıra hekimlerde: Tüm sağlık çalışanları için hak mücadelesi!
Gerek çalışma koşulları gerekse özlük haklarına dair sağlık çalışanlarının sorunlarına toplum da tanıklık ediyor. Bu tanıklık mücadeleyi daha sonuç alıcı kılacaktır elbet. Ama tüm farklılıklara rağmen sağlık alanında birlikte mücadele yeniden sağlanamazsa çözüm zorlaşabilir.
Halkın umudu hak mücadeleleri başarı kazandıkça diri kalır. Sağlık emek örgütleri bu farkındalıkla dayanışarak yol almalı.
Ve toplum olarak yanlarında yer almalıyız.
Sağlıcakla kalın.
- Barış kokusu: Ege denizi 09 Aralık 2024 04:53
- İnsandan inşaata demir eksikliği 02 Aralık 2024 04:48
- Bir davayı seyretmek: Başka bir sağlık sistemi mümkün 25 Kasım 2024 04:43
- Kırmızı kurdele: AIDS ve çocuk 18 Kasım 2024 04:04
- Hekim grevleri tüm dünyada tarihsel bir eşikte 11 Kasım 2024 04:50
- Özelleştirme yolunda aile hekimliği ya da sağlık hakkımız 04 Kasım 2024 04:11
- 2025 ya da sağlık: Yeni sağlık bütçesinin ipuçları 28 Ekim 2024 04:35
- Sağlıkta kayıp kuşak: 0-23 yaş arası ve AKP'li yıllar 21 Ekim 2024 04:53
- Hangi antidepresan bize eşitlik, özgürlük, adalet getirebilir ki! 14 Ekim 2024 04:00
- Koruyucu sağlık hizmetleri: Önlenebilir her ölüm cinayettir 07 Ekim 2024 04:55
- Koku ve hafıza 30 Eylül 2024 04:26
- Yapay zeka insan haklarından neden korkar? (1) 23 Eylül 2024 04:29