9 Aralık 2021

"İnsanca yaşama" talebi mücadelesi ve örgütlü işçi ve emekçilerin sorumluluğu

DİSK'in basın açıklaması | Fotoğraf: Eren Ergine / Evrensel

Kasım ve aralık aylarında bir yandan “zam yağmuru”; “zam kasırgası”na dönüştü; öte yandan da emek mücadelesi nispeten yaygınlaşırken, aynı zamanda sokaklara meydanlara taşmaya başladı.

Hekimlerin kasım ayı sonunda İstanbul’dan Ankara’ya yaptıkları 5 günlük Beyaz Yürüyüş’ün hemen arkasından sağlık emekçilerinin işyerlerinde başlayan protestolarının ülke sathında pek çok hastanede etkili olan bir günlük greve dönüştüğüne, tepkinin meydanlara taştığına tanık olduk.

DİSK’in kasım ayı boyunca, birçok kentte oldukça kalabalık katılımlarla yapılan kitlesel basın açıklamalarıyla süren eylemlerini 12 Aralık günü İstanbul Kartal’da yapılacak mitingle bir adım daha ileri taşımayı amaçladığı anlaşılıyor. Ki bu mitingle DİSK’in; bir yandan işçilerin yanı sıra her kesimden halkın “Artık yeter geçinemiyoruz” çığlına dönüşen taleplerini daha bir yüksek sesle ifade etmeyi aynı zamanda kapalı kapılar arkasında sürdürülen Asgari Ücret Tespit Komisyonuna (AÜTK) asgari ücret (DİSK asgari ücretin 5 bin 200 TL olmasını istiyor) ve ona bağlı taleplerini yüksek perdeden ulaştırmayı amaçladığı belirtiliyor.

‘İNSANCA YAŞAMA’ HERKESİN TALEBİ İSE, MÜCADELEDE NEDEN HERKES YOK?

Önceki gün ise, MESS’le iş kolundaki sendikalar arasında yürütülen TİS görüşmelerinde Türk Metal ile MESS arasında “uyuşmazlık tutanağı” tutuldu. Çünkü; MESS, gerçek enflasyonun yüzde 60’a dayanmasına karşın ilk 6 ayda yüzde 12, ikinci altı ayda ise yüzde “12+enflasyon farkı” zam öneriyor. Bundan da anlıyoruz ki, önümüzdeki günlerde de MESS’le Özçelik-İş ve Birleşik Metal-İş arasında “uyuşmazlık tutanağı” tutulacaktır. Ve tabii bu metal TİS görüşmelerinin böyle bir safhaya girmesi; metal işçilerinin de önümüzdeki haftalarda sahneye çıkarak çeşitli eylemlere başvuracakları anlamına gelmektedir.

Tüm emekçi kesimlerinden “Geçinemiyoruz” çığlıklarının yükseldiği bir ortamda DİSK’in Kartal mitingine katılımın da yüksek olması bekleniyor.

Ama DİSK’in mitingine katılım ne kadar yüksek olursa olsun, basın açıklamalarından, mitinglerden yükselen talepler, sadece DİSK üyelerinin, sadece mitinge katılanların değil, emeği ile geçinen, “geçinemeyen” demek daha doğru olur, milyonlarca işçinin, emekçinin talebidir.

Ancak bu milyonlar, DİSK’in ya da emekten yana siyasi parti ve çevrelerin çağrılarına yanıt vererek harekete geçmemekte, yapılan basın açıklamalarına, yürüyüşlere, mitinglere katılmamakta, katılamamaktadırlar!

Burada, “Kendi talepleri için düzenlenen eylem ve etkinliklere emekçiler neden katılamamaktadır?​” sorusuna çeşitli yanıtlar verilebilir. Ama asıl neden hiç tartışmasız “Yığınların örgütsüz olması”dır.

Çünkü örgütsüz kitle sadece kuru kalabalıktır! Yığınların kendileri için güç olabilmesi, kendi talepleri etrafında birleşerek asgari de olsa örgütlü olmalarıyla olanaklıdır.

Nitekim; zamlar, hayat pahalılığı, basın açıklamalarıyla, “Geçinemiyoruz” diyerek sokağa çıkanların, mitingler, yürüyüşler, gösteriler yaparak zamları protesto edenlerin, “İnsanca yaşamak için” öne sürdükleri talepler sadece kendilerinin değil hatta onlardan da fazla, sokağa çıkanları izlemekle yetinen geniş örgütsüz yığınların talepleridir. Dolayısıyla “Zamlara hayır”, “İnsanca yaşanacak bir ücret ve maaş”, “Adil bir vergi düzeni”… gibi talepler tüm emeği ile geçinenlerin talebidir.

Bu nedenledir ki, bugün tek adam rejiminin politikalarına karşı bir mücadele olacaksa, bu politikaların ezip geçinemez hale getirdiği tüm emekçilerin mücadeleye çekilmesini gözeten bir perspektifle çalışmak belirleyici önemde olacaktır.

ÖRGÜTLÜ EMEKÇİLERİN ÖRGÜTSÜZ KESİMLERİ ÖRGÜTLEME SORUMLULUĞU

Ne var ki, işçi sınıfı ve emekçilerin tüm emekçileri örgütleyecek “örgütlenme uzmanı” kadroları yoktur! Tersine sınıflar mücadelesi tarihi göstermektedir ki; işçilerin, emekçilerin örgütlenmesi işçinin işçiyi, emekçinin emekçiyi örgütlediği bir örgütlenme ile birlikte ele alındığında anlamlanabilmektedir. Yani geniş yığınların örgütlenmesi, örgütlü işçilerin emekçilerin sorumluluğudur.

Bu yüzden de bugün;

  • Sendikalı ya da sendikasız ileri işçilerin, ileri kamu emekçilerinin kendi iş ve hizmet birimlerindeki emekçilerin talepleri etrafında birleştirilerek harekete geçirilmesi,
  • Mücadeleci sendikacıların kendi iş kollarında ve sanayi havzalarında örgütlü sendikaların yöneticilerinin harekete geçirilmesi, illerde, ilçelerde, sanayi havzalarında sendikal platformların canlandırılması, olmayan yerlerde bu platformların oluşturulması için adım atılması,
  • Mücadeleci sendikacıların etkin olduğu sendikaların tüm diğer sendikaları harekete geçirmek için sistemli girişimler yapması, İleri işçi ve emekçilerin, sınıf partisi ve emekten yana siyasi partilerin ve çevrelerin, emekçi semtlerindeki çalışmalarına omuz vermesi, ikamet ettikleri semtlerdeki aile çevrelerinden, komşularından başlayarak mücadelenin örgütlenmesine omuz vermesi,
  • DİSK, KESK gibi konfederasyonlar ile bağlı sendikaların (Diğer konfederasyonlardan bu faaliyete katılabilecek sendikaların) ve emek örgütlerinin emekçi semtlerinde üyelerden oluşan gruplarla emekçi semtlerinde bildiriler dağıtıp, çağrılar yapması… Kent meydanlarında, metro istasyonlarında, otobüs duraklarında bildiri dağıtmak, çağrılar yapmak gibi, eskiden yapılan ama uzunca bir zamandan beri pek yapılmayan girişimlerin yeniden hatırlanması, gibi içinden geçilen koşullarda geniş yığınların talepleri etrafında birleştirilerek harekete geçiren bir mücadele çizgisine girilmesi, önümüzdeki dönemde “Nasıl bir mücadele?​” verilmesinde de belirleyici önemde olacaktır.

Çünkü ortaya çıkan işaretler; sendikaların, emek örgütlerinin, siyasi parti ve çevrelerin, çeşitli türden emekten yana örgütlerin, “Geçinemiyoruz”, “İnsanca yaşamak istiyoruz” talepleriyle yapılacak mitinglere, irili ufaklı gösterilere üyeleri ve en yakın çevreleriyle katılma alışkanlıklarını aşarak taleplerin öznesi olan tüm emekçileri katma perspektifiyle çalışmaları günün önemli görevi olarak öne çıkmaktadır. Bu yaklaşımın yığınlar içinde karşılık bulmasının işaretleri hızla çoğalmaktadır!

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat

Metal tokat

Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
12 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et