Telif hakları kimin için var?

Görsel: ccPixs.com (CC BY 3.0)
Telif hakları temelde kişinin fikri emeği ile meydana getirdiği ürünler üzerinde hukuken sağlanan haklar olarak tanımlanır. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 27. maddesinin 2. fıkrasında da bu haklara vurgu yapılmaktadır:
Herkesin kendi yaratısı olan bilim, yazın ve sanat ürünlerinden doğan manevi ve maddi çıkarlarının korunmasına hakkı vardır.
Bu vurgudan hem önce bildirgenin aynı maddesinin ilk fıkrasında telif hakları ile doğrudan alakalı bir başka hakka vurgu yapılmaktadır:
Herkes, topluluğun kültürel yaşamına özgürce katılma, sanattan yararlanma ve bilimsel gelişmeye katılarak onun yararlarını paylaşma hakkına sahiptir.
Modern telif söz konusu olduğunda bu ilk fıkradaki hak ya sağlanamaz ya da oldukça sınırlı ve kısmi bir şekilde sağlanır. Gerçekte modern telif hakları ortaya çıktıkları ilk tarihten bu yana büyük yayıncılar için büyük yayıncılar tarafından ve büyük yayıncılar lehine hazırlanmıştır. Telif pastasından en büyük payları bunlar alırken “yeterince büyümüş” bilimsel, sanatsal ya da kültürel içerik üreticilerine de tatsızlık çıkarmamalarını sağlayacak miktarda bir pay düşer. “Yeterince büyüyememiş” içerik üreticilerine ise en iyi ihtimalde komik denebilecek denli küçük miktarlar ödenmektedir. Öte yanda kitlelerin kültür, sanat ve bilim eserlerine erişimi ve bu üretimlere katılımının önüne konulan engeller listesine telif hakları da eklenir.
Nasıl mı? Diyelim ki bilimsel bir makaleye erişmek istediniz. Var mı çoğunluğu kamu kaynakları ile üretilmiş makalelere erişmek için şirketlere ödeyecek yüzlerce dolarınız? Yoksa elinizdeki tek seçenek Sci-hub gibi sistemlerden “korsan” erişmek. Eleştirmek için ya da bir haber veya belgesel için bir televizyon yayınından 20 saniye kullanmak istediniz. Adil kullanım doktrinine göre bunu içerik sahibinden izin almadan yapmanızın önünde bir engel yok. Ülkemizdeki mevcut telif yasaları da benzer bazı istisnalar içeriyor. Gerçekte ise otomatik telif takip sistemleri tarafından hızla yakalanıp şikayet konusu hatta davalık bile olabilirsiniz. Çektiğiniz videoya uzakta bir yerlerde çalan, kontrolü sizde olmayan bir müzik sesi mi sızdı. Otomatik sistemler tarafından “başkasına ait bir içeriği haksız yere kullandığınız” için enselenmeniz an meselesi.
Birkaç gün önce Youtube, telif hakları şeffaflık raporunu yayımladı. Rapora göre 2021’in ilk yarısında yapılan telif hakkı bildirimlerinin yüzde 99’undan fazlası, 722 milyonu ContentID sistemi aracılığı ile otomatik yakalanan içerikler. Bu ihlal iddialarının sadece yüzde 0,5’ine itiraz edilmiş. İtirazların yüzde 60’ı olumlu sonuçlanmış. ContentID Youtube’un sadece büyük yayıncılara sağladığı bir sistem ve bu sisteme yakalanan bir içerik için itiraz etmek istediğinizde itirazınızı da ilgili yayıncı değerlendiriyor. İtirazları şikayetçinin değerlendirdiği bu mekanizmada itiraz oranının bu kadar düşük olması anormal değil.
Youtube’u 50 bin şarkının haklarının kendilerine ait olduğuna inandırarak 20 milyon dolardan fazla gelir elde ettikleri için iki kişinin ABD’de yargılanmasına başlandı. Bu 50 bin şarkıdan kaç ContentID talebi gelmiştir Youtube’a? Daha kaç vaka var böyle? Kaç adil kullanım telif kurbanı oldu peki?
Dolandırıcılar tarafından kullanılmasının dışında telifle ilgili bir diğer mesele de sansür. Sosyal medyada eleştirel içeriklerin kaldırılması için telifin kullanımına ülkemizde tarikatçilerin kendi vidolarını yayından kaldırtmasından aşinayız zaten. Ama ne kadar ileri gidilebileceğinin örneği dünyanın bir başka köşesinden geldi: Tanzanya Hükümeti ile bağlantılı bir grup, eleştirel tweetleri yayından kaldırtmak için bir Wordpress sayfasına tweetlerin içeriklerini ekleyip sayfanın yayın tarihini tweetlerden daha geriye aldı ve telif şikayetinde bulundu.
Listemizi uzatmadan sadede gelelim, modern telif daha ilk ortaya çıktığı günden bu yana ne küçük içerik üreticilerin ne de kitlelerin lehineydi. Bugün de durum çok farklı değil.
Evrensel'i Takip Et