14 Aralık 2021 04:40

Erdal Eren gençliktir… Erdal Eren halktır!..

Erdal Eren'in idamından önce cezaevinde çekilen son fotoğrafı

Fotoğraf: Savaş Ay 

Paylaş

Erdal Eren bir genç komünisttir.

Aslında birbirleriyle doğrudan bağlantılı üç kişidirler. Üç genç komünist. Sinan Suner. Erdal Eren. Ve Ercan Koca. Sinan Afganistan’ın Rus emperyalistleri tarafından işgal etmesini protesto eden afişleri asarken açılan ateşle öldürülmüş, Erdal onun öldürülmesini protesto gösterisinde tutuklanarak idam edilmiş, Ercan ise Erdal’ın idamını protesto gösterisinde yakalanıp işkencede öldürülmüştür. 12 Eylül faşizminin açık yüzünün en net görüntüleridir üçünün göz göre göre katli. 12 Eylül’e gelinirken afiş asmak, aslanın ağzına başını sokmak gibidir. Bugün de öyle gibidir. Bir katliamı protesto etmek de suçtur. Bugün de öyledir: İşte eş-oğul ve baba-kardeşlerinin katliamına karşı çıkıp soruşturma isteyen anne ve oğul Şenyaşarların başına gelenler. İdama karşı çıkmak da suçtur 12 Eylül günlerinde. Bugün idam yoktur, yeniden gündeme alınmak istenmektedir, ama katilliğe karşı çıkmak yine suçtur!

Erdal en bilinenleridir. İki yoldaşını değil sadece, bütün neslinin genç komünistleri ve halkının değerli evlatlarını gölgelememiş, ama belirgin özellikleriyle o öne çıkmış, 12 Eylül zorbalığı onun adıyla tanınır ve anılır olmuştur.

O kadar ki, dönemin ünlü gazetecilerinden Savaş Ay, özel izinle girdiği Mamak Askeri Cezaevinde Erdal’ın zar zor konuşabildiği bir röportaj yapmış; sırtında kahverengi gocuğuyla, hücre kapı aralığından o simgeleşen son görüntüsüyle Erdal’ı fotoğraflamıştır. O zor koşullarda ülkenin en ünlü seslerinden Sezen Aksu, dayanamamış, o görüntüsünden hareketle, Erdal’ın “Son Bakış”ını bestelemiştir.

Erdal’ın yoldaşları hem Türkiye hem de Avrupa başta olmak üzere dünyanın dört bir yanındadır ve güçlüdürler de. Dünyayı ayağa kaldırmışlardır. Türkiye’de, her şeyin yasaklandığı ağır faşizm koşullarında imzalar toplanır, ülkenin her yanında gösteriler düzenlenir. Almanya eski Başbakanı Willy Brand dahil, papazlara varıncaya kadar on birlerce kişi faşist cuntaya protesto telgrafları çeker ve Erdal’ın idam kararından dönülmesini ister. En yaygını Almanya’dadır, ama onunla sınırlı değildir; birçok ülkede gösteriler düzenlenir. Ekvator’da yeni doğan bir bebeğe adı verilir Erdal’ın. Hindistan’da üzerine türkü yapılır.

Ancak faşist cunta da o gün yeterince güçlüdür, tıpkı bugünkü yönetenler gibi, küçük dağları kendisinin yarattığını sanmaktadır. Bugünküler gibi pervasızdır ve aldırmaz. Ama yanılır. Birincil sembolü Erdal olan anti-faşist mücadele ve uluslararası dayanışma birkaç ayda 12 Eylül faşizminin yüzünü açığa çıkarır. Öyle ki her ne olursa olsun cebinin dolmasını gözeten AB bile Türkiye’yi dışlamak zorunda kalır. 12 Eylülcüler ve faşizm tecrit olur. Önce dünyada, sonra Türkiye’de. Eski başbakanlardan Demirel bile Erdal’ı sahiplenir. Erdoğan da. Hatırlanacaktır, “demokratlık” pazarladığı günlerde Erdal’ı anıp yüceltir. Yanına bir faşist katil olan M. Pehlivanoğlu’nu ekler, ama Erdal’ı sahipleniyor görmekten o da kaçınamaz. 12 Eylülcüleri göstermelik olarak yargılayıp –uygulanmasa bile– cezalandırmaktan kaçınamadığı gibi.

Neden öne çıkar Erdal? Ölümüne dik durup direndiği kısa bir düzmece mahkeme süreci yaşar. Kanıt yoktur. 17 yaşındadır, yasaya aykırı olduğundan yaşı büyütülerek idam cezası verilir. En küçük sendeleme ve uzlaşma belirtisi göstermez. Tıpkı izini sürdüğü ağabeyi Deniz gibidir. Dimdik. Ondan öğrenmiştir ve onun “Yaşasın Marksizm Leninizmin Yüce İdeolojisi” son sözüyle gösterdiği yolda yürümektedir. Direngenliği, en yalnız bırakıldığı anlarda, hücresinde bile yalnız olmadığını bilmesinden beslenmektedir. Sadece yoldaşlarının, örgütünün değil, bütün anti faşistlerin yanında olduğunu bilmektedir. Sermaye ve faşizme karşı mücadeleyi ve kuşkusuz geleceği temsil ettiğinin bilgisiyle davranır. O gün bilincinde olmasalar bile, işçilerle emekçi halkın onun davasını sahipleneceklerini de bilmektedir. Güçlü görünen cuntacı faşist cellatlarına acizliklerini yaşatmış, önünde diz çöktürmüştür.

Erdal, bütün gençliğin ve halkın sözcülüğünü üstlenmiştir. Capcanlı bir gelecektir. Sömürücü zorbalar korkarlar; Erdalların mücadelesinden ve sonlarından kaçınamazlar çünkü.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa