18 Aralık 2021 04:50

Modi hükümeti: AKP'nin Hindu aynasındaki aksi

Başbakan Narendra Modi, 2014 seçimlerinden sonra annesi tarafından "kutsanıyor"

Fotoğraf: Hindistan Başbakanlığı Ofisi/Wikimedia Commons(CC BY-SA 2.0)

Paylaş

Geçtiğimiz on yıl, radikal sağcı hükümet ve hareketlerin dünya çapında güçlendiği bir zaman dilimi olarak tarihe geçecek. Balkanlar’dan Güney Amerika’ya, dünyanın hemen her noktasında ırkçılık ve yabancı düşmanlığı yükselişte.

Bu yazımda, Hindistan’daki Modi idaresinin neden dünya çapındaki en ciddi radikal hükümetlerden biri olduğunu, biraz da Erdoğan ile karşılaştırarak anlatacağım. Bunu takip eden bir yazıda da, son yılların en büyük halk ayaklanmasının Modi’ye nasıl geri adım attırdığını.

2014’te Hindistan’da iktidara gelen Modi Hükümeti, küresel sağ dalganın en sağlam görünen halkalarından. Modi’yi Bolsonaro ve Trump gibi bu dalganın bazı diğer maskotlarından ayıran özelliği, bir toplumsal hareket geçmişi olması. Mensup olduğu köklü örgüt, RSS (Milli Gönüllü Teşkilatı), ülke çapında yaygın. RSS, mahalle arasında dini eğitimden, yaz kamplarında dövüş sanatları ve silah talimatına, oradan hayır işlerine kadar birçok alanda etkin. İlk yıllarında korporatist bir kapitalizm algısına haiz olan RSS, Gandhi ve üçüncü dünyacı sosyalizm etkisi altında, sonradan antikapitalist bir söylem geliştirmişti. Elbette sağcı bir hareket olarak, Hinduların diğer tüm dini ve etnik gruplara karşı üstün olduğu bir ülke ve dünya kurgusundan hiç geri adım atmadı. Bu özellikleriyle RSS, Türkiye’nin sağdaki iki kitlesel geleneğini (Milli Görüş ve ülkücülük) harmanlayan bir yapıya sahipti.

Bir taban örgütü olan RSS’nin daha keskin dile getirebildiği antikapitalist ve ırkçı-faşizan eğilimler, bu teşkilatın siyasi uzantısı olan (bugünkü adıyla) BJP adlı partide hiçbir zaman aynı dozda dışa vurulmadı.

Özellikle 1990’lardan itibaren, piyasa reformları ve küreselleşmeden beslenen iş çevreleri, BJP’ye hakim olmaya başladı. Sonuç RSS’nin antikapitalist söylemleriyle sürtüşme oldu.

Modi böyle büyük bir geleneğin her kademesinde militan olarak çalışmış bir lider. Ancak hareketin iş çevrelerine yakın kanadından geliyor, antikapitalist ayağından değil. Uzun yıllar teşkilatçılıkla haşır neşir olduktan sonra, büyük bir eyalet olan Gujarat’ı yönetti Modi. Yerel yöneticilik geçmişi de var yani. En acımasız piyasa reformlarıyla birlikte, biraz da inşaat sektöründe bir patlama sayesinde, çalışan kesimlerin desteğini de aldı üstelik. Bir nevi Hindu Erdoğan.

Bu eyalet, 2002 yılında, yüzlerce Müslüman’ın katledildiği bir ayaklanmanın da yaşandığı yerdi. Çoğu gözlemci, katliamlardan RSS’yi ve o sırada Gujarat’ı yöneten Modi’yi sorumlu tutuyor hâlâ. Katliamı takip eden yıllarda Modi, ulusal kanallarda sık sık boy gösterip, ölümlerin asıl sorumlusunun Hinduları kışkırtan Müslümanlar olduğunu iddia etti.

İş çevreleri kadar bazı yoksul Hinduların da kahramanı haline gelen Modi, 2014’ten beri ulusal seçim zaferlerine imza atıyor. Tüm ülkeyi de Gujarat’ı yönettiği gibi yönetiyor şimdilik. Buraya kadar Erdoğan’la birçok paralellik sergilemiş olsa bile, BJP yönetimi (AKP’nin aksine) daha düz bir piyasa kapitalizmini yürürlüğe koydu. AKP (Geçen yazımda da değindiğim gibi) “sosyal” neoliberalizm uygulayarak Sünni-muhafazakar halk kesimlerinin desteğini perçinlemişti. Modi önderliğindeki BJP ise, Kongre partisinin uyguladığı benzer bir ekonomik pakete savaş açarak iktidara geldi. Yedi yıldır sosyal liberalizmin, sosyal kısmını aşındırmakla meşgul.

RSS buna rağmen Modi’ye (çoğunlukla) sadık kaldı. Burada yine Türkiye ile paralellik başlıyor. 2000’lerin özellikle başlarındaki neoliberal ve NATO’cu siyasetinden dolayı kaybettiği birçok Milli Görüşçü’yü, sonradan yoğunlaşan dini tedrisat hamleleriyle geri kazanmıştı AKP. Modi ise benzer bir denklemi baştan kurdu. Hükümetin din ve kültür politikasını tamamen RSS’ye bıraktı. Bu da RSS’nin neoliberal uygulamaları, yer yer dişlerini gıcırdatarak da olsa, görmezden gelmesini sağladı. İlk iki döneminde liberallerin desteğine dayanan Erdoğan böyle bir hesap yapamazdı tabii ki.

RSS nüfuzundaki Modi Hükümeti, Müslümanları hedef alan bir dizi yasa geçirdi. Müslümanlara karşı linç girişimleri de yaşandı. RSS’nin en büyük zaferlerinden biri ise, geçtiğimiz ağustos ayında vuku buldu. Müslüman düşmanlarının uzun süredir hedef almakta olduğu Babri Mescidi’nin arazisinde, bir Hindu tapınağı inşasına başlandı. Hükümetin bu “şov”unun, ideolojik ikizi AKP’nin Ayasofya “feth”i ile aynı günlere denk gelmesi, kaderin cilvesi.

Dolayısıyla, köklü bir hareketin ve teşkilatın üzerinde yükselen bir sağ idareden bahsediyoruz. Bolsonaro ve Trump gibi kaos ve memnuniyetsizlikten dolayı hasbelkader kendini dümende bulan acemi bir kaptandan değil.

Özellikle de bu sağlamlık görüntüsünden ötürü, Modi demokratik-diktasının iki hafta önce uğradığı yenilgi büyük önem arz ediyor. Bunu da başka bir yazıda anlatmak üzere...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa