18 Aralık 2021 04:45

Fail, suç ortağı, kurban

Garibe Gezer fotoğrafı tutan bir kadın

Fotoğraf: MA

Paylaş

Bu yazı ‘haberin ölümü’ ve ‘ölümün haberi’ne dair.

Yeniçağ Gazetesi internet sitesinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Katar’a yaptığı resmi ziyaret öncesindeki basın toplantısında sorulacak soruların önceden gazetecilere dağıtıldığı iddia edildi ve sorular yayımlandı. Söz konusu basın toplantısından beş dakika önce ortaya atılan bu iddia ilerleyen dakikalarda doğrulandı; gazeteciler, Erdoğan’a Yeniçağ’da yayımlanan soruları yöneltti. Erdoğan’ın, yanıt aşamasında gazetecilere “Sen beni köşeye sıkıştırıyorsun” ve “Sen zaten değerlendirmeyi yaptın” sözleriyle yaptığı espriler(!) durumu daha da tuhaflaştırdı.

Sözlüklerdeki tirajikomik maddesine mükemmel bir örnek olabilecek sızıntı, ‘basın etiği’ bağlamında tartışıldı. Konuyu değerlendiren Deneyimli Gazeteci Faruk Bildirici www.farukbildirici.com‘da yer alan yorumunda, aslında bu durumun yeni olmadığını ancak Yeniçağ’ın soruları önceden yayımlayarak bir ilki başardığını vurguladı. Bildirici devamla; “Milyonların önünde tam bir tiyatro oynandı. Bu durum; iktidar için ‘güvenli’ bir basın toplantısı, iktidar yanlısı basın için ‘kazasız’ bir toplantı, halk adına habercilik yapan gazeteciler içinse yaşanan rezaletin ortaya dökülmesidir” sözleriyle tepkisini yansıttı.

Basın meslek örgütleri, gazetecilerin bu mizansende yer almasını eleştirdi. Bildirici’nin sözleriyle farklı kesimler için ‘güvenli,’ ‘kazasız’ ve ‘rezalet’ boyutları ile kontrol altındaki basının içinde bulunduğu durumu gösteren bu yüz kızartıcı “kaza”, aynı haftanın tek çirkin medya deneyimi değildi. İletişim etiği dersleri için mükemmel bir tartışma konusu olmayı hak eden bu örnekte, ‘fail,’ ‘suç ortağı’ ve ‘kurban’ kimlikleri üzerine düşünmekteyken, daha can yakıcı bir başka skandal gündeme geldi.

Garibe Gezer tutulduğu hapishanede hayatını kaybetti. Garibe Gezer’in gözaltı ve tutukluluk süreci, sistematik işkence ve taciz iddialarıyla gündemdeydi. Ölümü sonrası yazılan bazı haberler, ölümden sonra da taciz ve işkencenin devam edebileceğini somut olarak ortaya koydu.

Demokratik Bölgeler Partisinin 28 yaşındaki kadın yöneticisinin şüpheli ve hazin ölümü Yeni Akit gazetesinde “HDP’liler yasta, devlet hedefte! Cezaevinde beslenen bir terörist daha öldü” başlığıyla yayımlandı.

Kısacık habere sığdırılmış iki ara başlık ise şöyleydi:

“Cenazesini almaya gelenler provokasyon yaptı!” ve “HDP’liler yasa boğuldu!” 

Garibe Gezer’in genç bedenini taşıyanların uğradığı hakaret, tabutun Mardin Büyükşehir Belediyesinden gelen cenaze arabası yerine kamyonetle taşınmak zorunda bırakılması ve taziyeevinin boşaltılması için yapılan baskının haberde yer bulmaması kimseyi şaşırtmadı.

Aynı günlerde sokak söyleşileri yapan ve yayınlayan YouTuberlar şafak vaktinde Antalya’da gözaltına alındı. Üç YouTuber hakkında ev hapsi ve yurt dışına çıkış yasağı getirildi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sosyal medyayı demokrasiye bir tehdit olarak tanımladığı konuşmasının ertesi günü YouTuberların gözaltına alınmış olmasının bir tesadüf olup olmadığı zihinleri kurcaladı.

Ardı ardına yaşanan bu üç durum, haber ve hegemonya arasındaki ilişkiyi yüzümüze bir kez daha çarptı. Daha da beteri haberin ölümünü ve haber ile ölü bir bedene yapılan linci gözler önüne serdi.

* * *

Ida B. Wells Amerikan ırkçılığının en kudurgan döneminde Memphis’te gazetelerde yazıları yayımlanan bir öğretmendi. Irk ayrımcılığını olduğu kadar siyahların gündelik hayatına ilişkin sorunları da başarıyla işleyen bu kanaat önderinin hayatı, arkadaşı Thomas Moss’un 1892 martında linç edilmesiyle değişti.

Moss ve iki ortağının açtıkları bakkal dükkanının, beyaz bir rakibinin müşterisini azaltmasıyla başlayan problem, silahların karıştığı bir çatışmaya dönüştü. Devamında Moss ve arkadaşları tutuklu bulundukları hapishaneyi basan beyaz serserilerce işkenceyle öldürüldü. Lincin ardından ırkçı basın, Moss’un kendi halindeki bakkal dükkanını, hırsız ve uğursuzların içip kumar oynadığı bir batakhane olarak tanımlayıp katilleri masum ve haklı göstermek istedi.

1880-1890’lar ABD’sinde kamu görevlilerinin de rol aldığı, ırkçıların ailece izlemeye gittikleri linçler sahnelenmekteydi. Cinayetlerin ezici çoğunluğu siyah erkeğin beyaz kadına tecavüz ettiği iftirası ile basında yer bulmaktaydı. Wells, arkadaşının ölümünden sonra ABD’nin güney eyaletlerinde birbiri ardına siyahların katledildiği olayları incelemeye başladı. 728 linç olayı üzerinden yazdığı ilk kitabını 1892 ekiminde yayımladı. Araştırmacı gazeteciliğin sonradan yaygınlaşacak olan tekniklerini kullanarak ırkçı terörü gözler önüne serdiği gazete yazıları ve üç kitabıyla, linç vahşetinin asıl nedenlerinin gün ışığına çıkmasında kritik bir rol oynadı.

Linç takımı gazetesini bastı, ofisini kırdı-döktü. Uzunca bir süre ülkesi içinde sürgünde yaşamak zorunda kalıp bedel ödedi. Ölümünden yıllar sonra 2019 yılında Chicago şehrinde adı bir caddeye verildi. 2020 yılında Pulitzer Ödülü’ne layık görüldü.     

* * *

Haber ile ölüm, haber ile zulüm arasındaki açının daraldığı dönemler, fail, suç ortağı ve kurban kimliklerinin açıkça tanımlanmasını kolaylaştırıyor. Teşhir ve doğru bilgilendirme için ise gerçek gazeteciliğe olan ihtiyaç artıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa