19 Aralık 2021 04:44

Faşizm ve devrim sineması (2)

Fotoğraf: Flickr | UT Connewitz Photo Crew / CC BY-ND 2.0

PAZAR
Paylaş

“Faşizmin, karşı devrimci niteliği ona, bilmece gibi bir başka özellik daha kazandırmıştır. Karşı-devrimci olmayı başarması için kitle seferberliği konusunda becerikli olması gerekir. Sokaklarda sükunet arayan burjuva demokratlarının aksine faşistler, sokaklarda devlet-polis-ordu destekli güç gösterilerinden, kavgalardan, kalabalık kabadayılıklardan güç alır. Fakat bunu her zaman karşı-devrimci söylemleri en önde tutarak yapmaz. Faşizm, kitleleri seferber etmek üzere eylemli bir örgütlülük önerir ve bu pratiğini devrimci bazı görüşleri aşırıp aşındırarak yapar.”(*)

DİMİTROV’UN FAŞİZM TANIMI

Komünist Enternasyonalin VII. Kongresine sunduğu raporda Dimitrov’un faşizm ve emperyalizm arasındaki bağa dair yazdıkları sonraki yıllarda da kabul görür. Dimitrov, tekelci sermayenin en gerici emperyalist kesimlerinin, bunalımın bütün yükünü emekçilerin omuzlarına yüklemek ve dünyanın yeniden paylaşımıyla pazarlar sorununu savaş yoluyla çözmek amacına sahip olduklarını ve bu yüzden faşizme gereksinme duyduklarını belirtmiştir. Dimitrov’a göre, onlar, aynı zamanda, ‘İşçilerin ve köylülerin devrimci hareketini dağıtarak ve dünya proletaryasının kalesi Sovyetler Birliği’ne askeri baskın yaparak devrimci güçlerin gelişmesinin önüne geçmek’ girişimindeydiler. Dimitrov böylece faşizmin işlevini belirliyor ve Yeni Çağın sınıf çatışmalarında, özellikle kapitalizmin genel bir bunalıma düştüğü koşullarda nasıl bir rol oynadığını tanıtlıyordu. (...) Ve uluslararası güçler dengesi izin verdiği sürece, sosyalizmi dünyadan silmeye ya da son derece zayıflatmaya çalışır. Bu durumda, faşizm mali sermayenin en gerici güçlerini emperyalizmi tarihsel savunma durumundan kurtarmak tarihin çarkını geri döndürmek üzere başvurdukları saldırgan bir girişimdir. Faşizm her şeyden önce doruk noktasına varmış bir milliyetçiliktir. Kutsallaştırılmış millet, en yüce değerdir.

Faşizm, emperyalizm çağında, kapitalizmin derinleşen bir yapısal bunalımı sürecinde, proleter bir devrimin burjuva demokratik yollardan engellenemediği koşullarda egemen güçlerin ve aygıtlarının yetersiz kaldığı bir politik zemininde ortaya çıkar.

SİNEMA VE İDEOLOJİK KULLANIM

Bütün dallarıyla sanat, insan kalabilmenin biricik aracı olarak sürdürür varlığını. Sanat hayattır ve insanları buluşturur, birleştirir, bilinçlendirir, farkındalıkları çoğaltır. Hayatı halkların, insanların kardeşlik bahçesine dönüştürür. Sanat, hayatın gerçekliğinden etkilendiği gibi onu etkileyerek sürdürür varlığını ve toplumsal dönüşüme katkısını. Bu nedenle de iktidarların, devletlerin hedefindedir.

Başlangıcında bilimsel bir buluş olarak icat edilen sinema sanat olduğu kadar en yaygın, geniş yığınları sarmalayıp etkileyebilen, sosyalleştiren bir kitle iletişim aracıdır da aynı zamanda.

En yaygın ve etkili kitle iletişim aracı olarak sinema, yayılmacı devletlerin de ülke iktidarlarının da kitleleri doğrudan ya da dolaylı olarak etkilemek, yönlendirmek için kullandıkları bir araç da olabilmektedir. Bu açıktan olabildiği gibi dolaylı ve izleyicinin bilinçaltını hedefleyerek mesajların iletilmesiyle de olabilmektedir.

Yaşanan toplumsal süreçleri ve sinemaya yansımasını:

  • Ekonomik Değişimler,
  • Siyasal Değişimler,
  • Toplumsal Değişimler,
  • Bireysel Değişimler başlıkları altında tanımlayabiliriz.

Sinemanın bu özellikleri iktidarlar, egemen ideolojiler tarafından kendi iktidarlarını yeniden üretmede ve sürdürmede bir araç olarak kullanılmıştır. Örneğin, II. Dünya Savaşı sırasında İtalya’nın ve Almanya’nın faşist hükümetleri de faşizm propagandasını yapmak ve halkı faşizmin amaçları doğrultusunda yönlendirebilmek için sinemayı kullanmışlardır. Yine Ekim Devrimi’nden sonra Sovyetler Birliği’nde sinema devletleştirilmiş ve devrimi geniş halk yığınlarına yaymada yararlanılmıştır. Günümüzde de Hollywood’un sinemasında Amerikan siyasal yaşamının, egemen ideolojisinin etkisini, etkilemesini görürüz. Sinemanın önemini, gücünü ilk fark eden ülke-devlet devrim sonrası Sovyetler Birliği’dir.

DEVRİM SİNEMASI

Dünyanın o günkü koşullarında yaşanan sınıfsal çatışmaların derinleşmesi ve yükselen güçlü bir dalgayla Avrupa’da olması öngörülen uzak bir düş, bir ütopya gibi görülen ‘sosyalist devrim’ Ekim Ayaklanması sonrası Rusya’da gerçekleşir. “Büyük Ekim Sosyalist Devrimi” olarak tarihe geçen devrimle Petrograd’daki geçici hükümet devrilir, iktidar Lenin önderliğindeki Bolşeviklere geçer ve Sovyetler Birliği kurulur.

Ekim Devrimi, yalnızca insanlığın “başka ve daha güzel bir dünya” düşünün ve yeni devrimlerin yolunu açmakla kalmaz, kültür-sanat alanında da büyük atılımların, yeniliklerin önünü açar.

Sanat alanında büyük bir birikime, önemli bir kültürel mirasa sahip olan Rusya’da devrim sonrası sinema alanında büyük bir atılım yaşanır. Devrim sinema tarihinin akışını değiştiren, sinema tarihine görkemli filmler ve kuramlar ekleyen Eisenstein, Pudovkin, Dovjenko, Kuleşov, Vertov, Yutkoviç gibi ustalar kazandırmıştır.

Devrimin Önderi Lenin sinemanın halk kitleleri üzerindeki etkisinin, öneminin farkındadır. Lenin, 27 Ağustos 1919’da özel film ve fotoğrafçılık girişimlerini ulusallaştıran/devletleştiren “Fotografik Ticaret ve Sanayinin Halk Eğitim Komiserliğine Devri Hakkında” Halk Komiserleri Konseyi Kararnamesini imzalayarak Sovyet sinemasının doğumunu da sağlar.

1919’da Vladimir Gardin tarafından dünyanın ilk sinema okulu olarak kabul edilen Sovyetler Birliği Devlet Sinematografi Enstitüsü (VGIK) kurulur. Devrimin yarattığı yeni bir dünya ve yeni insan oluşturma coşkusu ve devrimin sunduğu olanaklar çok sayıda genç insanın sinema yapmasını sağlar.

Devrimin ilk günlerinde sinema etkinlikleri “gerçekliğe bağlılık eğilimi” ve ham film kıtlığının da etkisiyle montaj çalışmaları yoluyla sürdürülüyordu. Moskova Film Komitesinde “Yeniden Kurgulama Bölümü” de kurulur. Sovyet sinemasının ilk montaj teorisyenlerinden kabul edilen Vladimir Gardin’in bu bölümde verdiği konferansın Lev Kuleşov üzerinde de büyük etkisi olur, sonrasında Gardin’in düşüncelerini geliştirdiği söylenir.

(*) Sinema ve Faşizm başlıklı dizi yazıların kaynakçasını yazıların bitiminde vereceğim

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa