Galatasaray’ın krizi

17 maçta sadece 6 galibiyet alabilen Galatasaray, Süper Lig tarihindeki en büyük krizlerinden birini yaşıyor. İçinde debelendikçe daha da derine çeken bir bataklığa dönüşen krizin farklı boyutları var. Saha içiyle başlayalım.

Yönetim ve Fatih Terim, “3 yıllık planlama” söylemini başarısız sonuçlara karşı bir kalkan gibi öne sürüyor. Oysa transferde yıllık maliyeti düşük, gelecek vadeden futbolculara yönelmek ve transferi kâr edilen bir modele dönüştürmek Türkiye’deki tüm takımlar için bir zorunluluk. Kadroyu “dünya yıldızı” adı altında emekli tatil sitesine çevirme meraklıları için kabullenmesi zor geliyor ama Galatasaray 3 yıllık değil ömürlük planlamasını böyle yapmak zorunda. Bu, Elmas yönetiminin şu ana kadarki nadir ancak kulübün geleceği adına temel doğrularından biri. Gün geçtikçe daha korkunç hale gelen TL’nin değersizleşme hızı da düşünüldüğünde, kısa vadeli başarısızlık nedeniyle bu plandan sapılmasının çok daha ağır sonuçları olur. Fakat transfere dayalı bu model yeterli değil. Galatasaray’ın ciddi bir altyapı yatırımına, kadrosunu düzenli olarak buradan takviye etmeye, yetiştirdiği oyuncuları kulüpte tutmaya ihtiyacı var. Bunun yanında pilot kulüp olarak yatırım yapılan ancak 2. Lig’den düşmesi yüksek ihtimal olan Niğde Anadolu FK seçiminin ne kadar doğru tercih olduğu tartışmalı. Elmas yönetiminin bazı icraatları “-mış gibi yapma” örnekleri olarak şüphe uyandırıyor, bu da onlardan biri.

***

Galatasaray’ın Avrupa’da başarılı olan ve zor bir gruptan namağlup lider çıkmasını sağlayan futbolu ligde işlemiyor. Çünkü sarı-kırmızılılar ligde bekleyen değil baskı altına alan, gafil avlayan değil kuşatan, topun arkasına dizilen değil oyununu rakibine kabul ettirmesi gereken taraf. xG istatistiklerinden haberim var ama benim gördüğüm kadarıyla Galatasaray’ın bu oyunu oldukça zayıf. Bir “Bitirememe” ve “Kolay gol yeme” lanetinden ziyade hangi oyunu, hangi oyuncularla, hangi kalıplarla oynayacağına karar verememe sorunu var. Bu bakımdan Sivasspor maçı sonrası Selçuk İnan’ın “İstediğimiz oyunu oynadık ama pozisyona giremedik” minvalindeki açıklaması akıl almazdı. Açıkçası ben, GS’nin ne oynamak istediğini merak eder oldum. Terim’in bahsettiği “Topa sahip olan”, “Set oyununu iyi oynayan” takım ortada yok, Avrupa’da başarılı olan takım ise bambaşka bir şey oynuyor. Avrupa’daki maçlarda şov yapan Terim’in ligdeki tüm maçlarda hatalı kadro/rotasyon/oyuncu değişikliklerine imza atması, Marcao-Nelsson tandemi ve Kerem dışında hiçbir pozisyonu/rolü netleştirememiş olması da bu oyunsuzluğun sonuçlarından biri.

***

Stat sponsorluğu meselesi ve son günlerde yaşananların da gösterdiği üzere Burak Elmas Yönetimi başkanlığa öyle iddia ettikleri kadar hazır bir şekilde gelmemiş. Bu işin bir tarafı. İşin diğer yanında ise Fenerbahçe maçının sonunda yapılan açıklamalarla başlayan, her hafta kötüye giden, gelinen noktada inandırıcılığını, yaptırım gücünü, ciddiyetini kaybeden bir yönetim profili var. TFF ile ciddi bir kavgaya girilecekse, sezon başında Oğulcan Çağlayan meselesinde o büyük laflar haklı olarak edilirken girilecekti. Elmas Yönetimi, Türk futbolunun idaresine dair siyasetle iç içe geçmiş tüm marazları bünyesinde toplayan o skandalın daha yaygın bir tartışma konusu haline getirilmesinden imtina ettiği anda tüm otoritesini yitirdi. Elmas’ın sürekli kurusıkı attığını, kendi camiasını dahi ikna edemediğini gören TFF de daha önce Fenerbahçe’ye yaptığı gibi Galatasaray’ı “ibretlik” hale getirdi. Artık Elmas’ın her söylediğine göbeğini tuta tuta gülen bir TFF yönetimi var. Cezalardaki standartsızlıktan kimi atamalara, iş artık basiretsiz yönetimle dalga geçme noktasına geldi. Krizi yönetemeyen, yanlış anlarda yanlış üslupla konuşan, arkasını dolduramayacağı tehditler savuran Burak Elmas Yönetimi ise dağılmanın eşiğinde.

Nasıl bir acil önlem planı var bilmiyorum ama bildiğim şey şu: Galatasaray yönetimi kendisini şamar oğlanı pozisyonuna indirgeyen altı boş dayılanmalardan uzak durmalı, TFF düzenini bir camianın değil ülke futbolunun sorunu olarak tartıştırmalı, uzun vadeli yapılanma modelinden vazgeçmemeli, teknik heyeti değiştirmeli ya da zenginleştirmeli ve teknik heyet, nasıl bir futbol vizyonunu hayata geçirmeyi hedeflediği konusunda kamuoyunu bilgilendirmeli.

Evrensel'i Takip Et