“Anırsalar da anırmasalar da…”
Tuncay Özilhan | Fotoğraf: DHA
Doları ve silme dövizi tutabilene aşk olsun!
Geçtiğimiz hafta başında dolar 14 küsur TL olmuş, “vay… amma yükseldi” denmişti. Hafta sonu gelmeden 3 TL birden aldı ve 17 TL’yi geçti. İngiliz sterlini 20 TL’yi aştı.
Merkez Bankası’nın Tayyip Bey talimatlı faiz indirimlerinin ardından, döviz, her şeyi ateş pahası kılarak bunca yükseliyor. Tayyip Bey ise ısrarlı. Hem “ekonomist” hem de Müslüman. Neden faizi tümden kaldırıp sıfırlamıyor sorusu yanıtsız kalıyor, ama eleştirenlere, “Benden başka bir şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm bu” diyor.
Kemal Bey, halka yönelik, onu da yapacağım, bunu da yapacağım diyor, ama aradığı TÜSİAD. Söylediği, “TÜSİAD Başkanı'nı aradım. Ülke yangın yeri. Aklî melekelerini kaybetmiş bir şahsın ülkeyi intihara sürüklemesini mi seyredeceğiz? Herkes konuşmalı artık.” Herkes “ana muhalefet” ve “Millet İttifakı”nın kurucu ve yönlendiricisi olarak ondan bir tavır bekliyor, o ise TÜSİAD’tan. Arayıp TÜSİAD’a çağrı yapıyor. Halka çağrı yapıp katiyen onun gücüne baş vurmuyor.
Büyük patronların kulübü TÜSİAD “gereğini” yapıyor. Gereği, internet sitesinden bir açıklama. Sert sayılır, ancak hepsi hepsi bir internet açıklaması. “Denenmekte olan ekonomi programıyla amaçlanan sonuçlara erişilemeyeceği netleşmiştir” saptamasının ardından, TÜSİAD, “serbest piyasa” vurgusuyla, Tayyip Beyi “genel kabul görmüş iktisat bilimi kurallarına hızla dönülmesi”ne çağırıyor. Tayyip Beyi çağırıyor!
Çağrı yapan yapana. Ancak çağrılar hep ekabir zevat arasında gidip geliyor. Halka çağrı çıkaran yok! Hoş, halka çağrı yapılsa, halk olumlu yanıt verip o yoldan yürür mü –ayrı mesele. Halk örneğin TÜSİAD’in peşine niye takılsın? Koyun can, kasap et derdinde! Yani? TÜSİAD’la emeğiyle geçinme uğraşındaki halkın ne dertleri ne de talepleri aynı! Tayyip Beyi sevmez olan halk TÜSİAD’ neden sevsin, ortak yanı ne ki?!
Tayyip Bey bu, öyle kendisine edilen lafları yutar mı –yutmuyor. “Tarihteki kudret budalaları”ndan ve sonlarının “hüsran olduğundan” söz ediyor. “Kifayetsiz muhterisleri kimse hatırlamıyor” diyor. “Günümüzün zalimlerinin de sonu farklı olmayacak” diyor, ama nokta koymuyor. “Faiz zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar” diyerek sürdürüyor: “Anırsalar da anırmasalar da elhamdülillah biz doğru yoldayız.”
Faizin bir zenginlik aracı olduğu yanlış değil. Ancak dış borçların, faiz indirimleriyle pula döndürülüp değersizleşmiş TL ile misliyle ödeneceği ve Türkiye halkının bu kararlarla iyice fakirleşeceği de kesin.
Ancak Tayyip Beyle izlediği ekonomi politikasını ve içinde faiz kararları da olan bu politikanın doğruluğuyla yanlışlığını tartışacak değiliz. Böyle bir tartışma her önüne gelence yeterince yapılıyor. Doğruydu, doğru değildi, top zıplatılıp duruluyor. Yok o modeldi, yok bu modeldi, tartışma, gerçeklerin açığa çıkarılıp görünür kılınması bir yana, artık gerçeği karartıcı oluyor. Kuyuya atılan taş misali. Biri atıyor, kırk kişi çıkarmaya uğraşıyor!
Sorun tartışmayı çoktan aşmış, olup bitenler tartışmayı gereksiz hale getirmiştir. İşçi ve emekçiler yaşayarak ilikleriyle kemiklerinde sınıyorlar ki, mahvolmadıysalar bile mahvolmalarına bir adım kalmıştır. Artık çoktan tutum alınması gereken zamanlardayız.
Bırakın analizi. Artık kafa karıştırıyorsunuz. Öyle bir noktaya varıldı ki, ne Tayyip Bey ne de burjuva muhalefeti işin içinden çıkabilir! İpin ucu da şirazesi de kaçmıştır. Baksanıza, anırma-anırmama noktasındayız! Lafın bittiği yerde yani. Derler ya “zurnanın zırt dediği yer” diye, laf etmekle yetinilemeyecek, tavır alınması gereken yerdeyiz. Sorun ne yapılacağı sorunudur.
Tabii ki daha konuşulacak çok şey var. Ama anırma-anırmama ya da kem küm mealinde değil. “Günümüzün zalimlerinin sonu farklı olmayacak”, ama nasıl? Nasıl kurtulacağız zorbalıktan?
Bunca yaşanandan ve “ülke yangın yeri. İntihara sürüklenmesini mi seyredeceğiz” dedikten sonra, hala “durun seçimi bekleyelim” diyeni, kimse ne bekler ne de takar! Seçimi tabii ki reddetmeden, ama her şeyi de seçime endekslemeden, “yeter artık, söz halkın” demenin ve sokakları doldurmanın zamanı gelmiş geçmektedir!
- Gündem ve saptırma... 14 Ocak 2025 04:53
- Öcalan görüşmeleri ve CHP 07 Ocak 2025 05:17
- 2. çözüm süreci mi? 31 Aralık 2024 06:30
- İçeride ve dışarıda kriz... 24 Aralık 2024 05:36
- Milli güvenlik, Türkiye ve İsrail siyonizmi... 17 Aralık 2024 05:56
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50