22 Aralık 2021 03:20

Yoksulluk önlenebilir halk sağlığı sorunudur

Tepkili pazarcılar ürünleri yere saçtı, yoksul yurttaşlar topladı

Fotoğraf: Eda Aktaş/Evrensel

Paylaş

Yoksulsanız içtiğiniz su güvenli olmayabilir. Sahi kaç şehir ya da beldede şebeke suyu güvenle içilebiliyor? Ya da siz hiç bir basın açıklaması ya da TV programında sürahiden yani çeşme suyu içen bakan, başbakan ya da belediye başkanı gördünüz mü? Ben nicedir görmedim.

Yoksulsanız payınıza gecekondu düşer, daha da yoksulsanız en rutubetlisi, güneş görmeyeni...

Yoksulsanız temizlik bir özleme döner: Deterjan, sabun, sıcak su fiyatları son dönemde el yakıyor.

Yoksulsanız okul bir rüya sizin için: Ulaşım benzine, benzin dolara bağlı. Hasılı yoksulluk eğitimsizlik, eğitimsizlikse çocuk yaşta vasıfsız işçilik demek. “Türkiye’de son verilere göre 720 bin çocuk işçi var.” Bunların ekseriyetinin eğitime erişimi olmayıp yasa dışı ve güvencesiz çalıştırılıyor.

2021’i ‘Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi Uluslararası Yılı’ ilan etmişti Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO). Kovid-19 pandemisinin yarattığı kriz ile öncesinde kırılgan olan nüfusların yoksulluk yükü daha da artırmıştı ki şimdi buna Türkiye’de dolar krizi eklendi. Çocuklara dair koruyucu-onarıcı hiçbir düzenleme yok ne yazık ki!

Yoksulluk ve sağlık: Kim güvencesiz çalışıyor? Kimin evi sağlık kurumlarına daha uzak, ulaşım maliyeti ve zaman kaybı daha yüksek? Güvencesizlik GSS (Genel Sağlık Sigortası) prim borcu yani sağlık hizmetinden mahrumiyet demek. 

Kan eksikliği yani anemi, beslenme eksikliği ve sağlık hizmetlerinden mahrumiyet ile ilintili. Peki kim daha fazla üşür? Kimin evi daha soğuk?

Hangi çocuklar hangi gebeler daha fazla ölüyor? Ya yaşlılar?

Yoksulluk ekonomik yoksunlukla sınırlı kalmaz hiçbir zaman. Sosyal, siyasal katılımdan eğitime, sağlıktan insan haklarına ve doğası gereği yaşam hakkına kadar hayatın her alanına nüfuz eder.

Son döviz endeksli kriz ile insanlar bir ayda gelirlerinin yarısını bir daha kaybettiler. Bunun adı iki kere yoksulluk, muhtemel açlık. Ani olan her şey kalbi olduğu kadar beyni de daha hazırlıksız yakalar. Sonuç; yüksek tansiyon, kalp krizi, artan ruhsal hastalıklar, şeker dengesinin bozulması...

Dünya Sağlık Örgütü’nün 2006 Yılında yayımlanmış, Avrupa’daki sağlık eşitsizliklerini inceleyen rapora göre düşük sosyo-ekonomik düzeyde olma ruhsal hastalık sıklığını artırmakta. Yapılan birçok bilimsel araştırma “yoksulluk sınırı altında yaşayanlarda depresyon oranının, yoksulluk sınırının üzerinde yaşayanlara göre en az iki kat daha fazla olduğunu gösteriyor.”

Üstelik ruhsal sorunları olanlar görece daha yoksullarımız. Şimdi onlar bir kez daha yoksullaşacak. Hele bir de kadın, çocuk ya da yaşlı iseniz vay halimize!

Yoksulluğa sebep olmak serbest, TTB’nin de vurguladığı üzere “Sağlıksızlığa yol açan yoksullukla mücadele etmek” ise adeta suç. Hatırlayacak olursak geçmiş dönem TTB Başkanlarından ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Kurucular Kurulu Üyesi Dr. Selim Ölçer bu bağlamda ceza tehdidi altında. Gerekçe 'Yoksullukla ilgili araştırmalar yapma ve yoksullukla mücadele, dayanışma amacıyla kurulan Sarmaşık Derneğinde faaliyette bulunmaktı.'

Yoksulluk kader değildir. Yoksulluk bir tercih de değildir. Yoksulluk bir insanlık hali, yoksul bırakılmak ise yaşam hakkı bağlamında bir insanlık suçu.

Yoksulluk önlenebilir bir halk sağlığı sorunudur, aynen savaşlar gibi. Farklılıklarımızla biz olabilirsek başarabiliriz, bertaraf edebiliriz.

 Sağlıcakla kalın.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa