OHAL ilan sebebi ve ihraçlar
![](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/142031.jpg)
Arşiv | Fotoğraf: Evrensel
15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişiminin birkaç saat içerinde bastırılmasının ardından, 20 Temmuz tarihinde Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, o tarihte yürürlükte bulunan Anayasa’nın 120 maddesine dayanarak tüm Türkiye’de 21 Temmuz 2016 perşembe günü saat 01.00’den itibaren 90 gün süreyle olağanüstü hal ilan etmişti. Bakanlar Kurulunun 2016/ 9064 sayılı kararı Resmi Gazete’nin 21 Temmuz 2016 tarihli sayısında yayımlanmıştı.
Süreç, TBMM’nin devre dışı kalması ve yasama faaliyetini de bir süre idarenin yani Bakanlar Kurulunun üstlenmesine dönüştü. OHAL, yürütme gücünün hazırladığı ve yürürlüğe koyduğu ilk KHK olan 667 sayılı KHK’nin birinci bölümünün görüşülmesi hariç aylarca TBMM önüne gelip görüşülmeyecekti. Oysa kural şöyleydi: Anayasa’nın 121. maddesine göre, "Kararnameler, Resmi Gazete’de yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur; bunların Meclisce onaylanmasına ilişkin süre ve usul, iç tüzükte belirlenir. “
TBMM İç Tüzüğü'nün 128. maddesinde ise, komisyonlarda en geç 20 gün içinde görüşülmesi tamamlanmayan kararnamelerin Meclis Başkanlığınca Genel Kurul gündemine alınacağı, ivedilikle otuz gün içerisinde görüşüleceği hüküm altına alınmıştır.
Yayımlanan 32 OHAL kararnamesinin sadece birinde komisyon toplanmış. 31 OHAL kararnamesi ise görüşülmediği için doğrudan Genel Kurula gönderilmiştir. 2016 yılında çıkarılan 12 KHK’nin 5’i (667, 668, 669, 671, 674) Resmî Gazetede yayımlandıktan 3 ay sonra 2016 yılı içinde, diğer 7 KHK (670, 672, 673, 675, 676, 677, 678) Resmî Gazete’de yayımlandıktan 14-16 ay sonra 2018 yılı içinde, 2017 yılında çıkarılan 18 KHK (679 – 696), Resmî Gazete’de yayımlandıktan 13 ay sonra 2018 yılı içinde TBMM Genel Kurulunda görüşülmüş ve kanunlaşmıştır.
Toplamda bu kararnameler ile OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonunun 28 Ekim 2021 tarihinde verdiği bilgiye göre toplamda 125 bin 678 kamu görevlisi ihraç edilmiştir. 3 bin 123 rütbe geri alınmış, 270 burslu öğrencinin öğrencilikle ilişkisi kesilmiş, 2 bin 761 kurum/kuruluş kapatılmıştır.
667 sayılı ilk KHK ile hakimlerin nasıl görevden alınacağına dair düzenleme yapılmıştır. Oysa 2935 sayılı OHAL Kanunu hakimlerin görevden alınmasına dair bir hukuksal düzenleme öngörmemiştir. KHK bu haliyle Kanun’a aykırıdır. Sadece hakimler de değil, 2935 sayılı OHAL Kanunu’nda diğer kamu görevlilerinin de tasfiyesine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Tüzel kişilerin (dernek, vakıf, sendika) temelli olarak kapatılması/tasfiyesi de 2935 sayılı Yasa’da yer almamaktadır. Yasanın 11. maddesinde, dernek faaliyetlerini üç ayı geçmemek şartıyla durdurmaktan bahsedilmektedir.
667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 3. ve 4. maddeleri, hakimlerin ve diğer kamu görevlilerinin, ilgili yargı organlarının veya idare kurumlarının kararlarıyla görevden çıkarılmasını öngörmektedir. 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. maddesinde, görevden çıkarılacak kamu görevlilerinin bir listesi ve KHK ile kapatılacak olan basın kuruluşları listesi yer alıyor. Bu listede yere alanlara ait olan tüm mal varlıkları kalıcı olarak ve bedelsiz olarak devlet hazinesine geçmektedir. Yukarıda yer alan kalıp halindeki düzenlemeler tüm ihraç kararnamelerinde, taşınır ve taşınmaz mallarla ilgili hükümlerde aynen tekrarlanmaktadır. Tüm bu tedbirler kalıcıdır. İhraçlar kalıcıdır. Ruhsatların geri alınması kalıcıdır. Taşınır ve taşınmaz mallara bedelsiz el konulması kalıcıdır. 667 sayılı KHK’nin 10/1. maddesine göre de KHK kapsamında alınan kararlara ve yapılan işlemlere dair açılan davalarda yürütmenin durdurulması kararı da verilemeyecektir.
Örnek olsun diye bir KHK listesinde yer alan kamudaki görevlileri çıkardım. Daha pek çoğu sayılabilir.
Hiçbirinde silah yok. Hiçbiri, hiçbir silahlı güce emir komuta etmiyor. Hiçbiri askeri, güvenlik/emniyet, istihbarat birimlerinde sorumlu, yetkili, görevli değil. Hiçbiri milli güvenliğe ve hükümete yönelik bir silahlı, silahsız eylemde, tehditte bulunmamış. Ne zaman, hangi eylemleri nedeniyle hangi yasaya göre suçlanıp ihraç ediliyorlar, bilinmiyor. Suçlama/itham ferdileştirilmiyor. Delillendirilmiyor. ”Mensubiyet, irtibat, iltisak “ deyip geçiliyor. Adları, kimlikleri, sicilleri yazılıyor. Damgalanıyorlar. Yaftalanıyorlar.
Bir gecede 10 binden fazla kamu görevlisi, sorgusuz sualsiz ihraç ediliyor. Bazılarının kamudaki görevleri şöyle:
Garson, sıvacı, memur, yasama uzmanı, teknisyen, koruma memuru, ilave yardımcı personel, zabıt katibi, yazı işleri müdüri, denetçi, uzman denetçi, mütercim, basın müşaviri, redaktör, bankacılık uzmanı, imam hatip, müezzin, cezaevi vaizi, şoför, hazine uzmanı, mühendis, mimar, işçi, adli tıp uzmanı, aşçı, avukat, bekçi, bilgisayar işletmeni, biyolog, diyetisyen, hizmetli, icra müdürü, idare memuru, infaz ve koruma memuru, kaloriferci, kimyager, mübaşir, öğretmen, sosyolog, şef, şoför, tekniker, baş araştırmacı, şehir plancısı, hemşire, ambar memuru, muayene memuru, istatistikçi, heykeltıraş, müze müdürü, memur, uzman tabip, ebe, sağlık memuru…
Eklemek mümkün: Üniversite öğretim elemanları, akademisyenler, hakimler, savcılar…
Arındırmanın kanunu yok!
Evrensel'i Takip Et