‘Kısır döngü’ sadakati!..
Fotoğraf: Eren Bozkurt/AA
Lafa gelince herkes, gençlerin ve altyapıdan yetişen oyuncuların ağırlıkta olduğu kadroyla mücadele edip başarılı olan çeşitli Avrupa kulüplerini örnek gösteriyor ama nedense hiç kimse böylesi bir modeli hayata geçirmeye çalışmıyor... Bizde işler her durumda dönüp dolaşıp transfere bağlanıyor, saha içinde yaşanan her türlü sorun transfer(ler)le çözülmeye çalışılıyor. Takımın performansını yükseltmenin öncelikli hatta tek yolunun yeni transfer(ler) yapmak olduğuna inanılıyor.
Örneğin Galatasaray, Avrupa Ligi’nde güçlü takımların yer aldığı grubunu yenilgisiz lider tamamlayıp son 16’ya kalma başarısı göstermesine karşın Süper Lig’de son 7 haftada galibiyet alamayınca, yardımcı teknik direktörlerden Selçuk İnan, “Çalışarak gelişemiyorsak, değişerek gelişebiliriz” diyerek devre arasında transfere yöneleceklerinin sinyalini verdi. Sezon başındaki onca transfer yetmemiş anlaşılan…
Bir teknik direktörün sürekli olarak yeni transfer(ler) talep etmesi, elindeki oyuncuları ve dolayısıyla oyunu geliştirebilecek yeterliliğe sahip olmadığını itiraf etmesi anlamına gelmiyor mu?
Selçuk İnan ayrıca, genç oyuncuların tecrübesizliğinden yakındı. İyi de Galatasaray’ın gençleri aynı zamanda Milli Takım oyuncusu. Bu gençler Avrupa Kupası maçlarında da iyi performans sergilediler. Gerek Milli Takım’la, gerekse Galatasaray’la pek çok uluslararası karşılaşmada forma giymiş oyuncuların tecrübesiz olduğu iddia edilebilir mi? Genç teknik direktör, neyse ki bu kez hakemleri diline dolamadı ve sorunu, bazı oyuncuların yetersizliği, bazı oyuncuların ise tecrübesizliğiyle ilişkilendirdi. Ne var ki, teşhisi de çözüm önerisi de “transfer-başarısızlık-daha fazla transfer-başarısızlık” kısır döngüsüne sadık kalma yönünde!..
Galatasaraylı oyuncuların uluslararası karşılaşmalara göre Süper Lig’deki maçlarda fazlasıyla gergin olduğu gözlemleniyor. Bunda yöneticilerin ve Fatih Terim’in her fırsatta hakemler hakkında ipe sapa gelmez iddiaları gündeme taşımasının payı büyük şüphesiz. Yaptıkları açıklamalarla, paranoya ve ön yargılarla besledikleri gerginliklerini oyunculara aktarıyorlar. Süper Lig’deki maçlarda bir karara itiraz ederken, neredeyse bütün oyuncuların bir anda hakemin başında toplaşması bu gerginliğin göstergesi…
Başarısız gidişatın sorumluluğu yönetim ve Fatih Terim tarafından hakemler üzerinden dış faktörlere yüklendikçe takımdaki eksikleri, yanlışları saptamak ve bunları gidermek mümkün olmuyor. Sorumluluktan sıyrılmaya çalışan bahaneci yaklaşım, öz eleştiri kanallarını tıkıyor. Öz eleştiriden yoksunluk ise takımın -en iyi ihtimalle- yerinde sayması sonucunu doğuruyor.
Buna karşılık oyuncuların Avrupa’daki maçlara, gerilimden ve ön yargıdan uzak rahat bir kafayla çıktıkları açık. Bu rahatlık oyuncuların öz güvenini tahkim ediyor ve sonuçta oyuncularla birlikte takımın performansı da yükseliyor…
Sürekli olarak transfere bel bağlamanın, her sorunun üstesinden yalnızca transferle gelinebileceğini sanmanın kulüpleri ekonomik açıdan ne hale getirdiği ortada. Hepsi borç batağında debeleniyor. Ama yine de, geçmiş tecrübelerden hiç ders almayıp bildikleri yolda yürümeye, diğer bir deyişle bindikleri dalı kesmeye devam ediyorlar. Oyuna, “kısa vadede başarı” hedefiyle bakmanın kaçınılmaz sonucu bu.
Bilginin gücüne inanmayan, bilgiyi küçümseyen ve bilginin boşluğunu parayla doldurabileceklerini sananların elinde futbol, saha dışında çapsızlığa, vizyonsuzluğa mahkum edilirken saha içindeyse tam bir itiş kakış aktivitesine dönüşmüş durumda…
- Yapı 12 Aralık 2024 04:32
- Herkesi kendi gibi sananlar 05 Aralık 2024 04:28
- Bize oyunu anlatın 28 Kasım 2024 06:10
- Tutuculuğun bedeli 21 Kasım 2024 04:37
- Buyrun cinnet ortamına... 14 Kasım 2024 04:14
- Komplodan komediye 07 Kasım 2024 04:12
- Seviyesiz saha dışı, kalitesiz saha içi 31 Ekim 2024 04:34
- Mourinho öğretiyor 24 Ekim 2024 03:33
- Milli takım kazandı çünkü... 17 Ekim 2024 04:04
- Hapishaneden milli takıma 10 Ekim 2024 04:45
- Ne kadar rezil olursak... 03 Ekim 2024 04:28
- Oyunu geriden kurma saplantısı 26 Eylül 2024 03:26