Ukrayna ve Türkiye: 'Batı' emperyalizminin Rusya kuşatmasının Karadeniz-Balkan ayağı
Erdoğan, Putin ve Biden | Fotoğraflar: DHA
MEB Şûrasında alınan kararlarla yüzleşmeyi, yaşadığımız çok büyük devalüasyonla; devalüasyonla yüzleşmeyi “garantili kapitalizm” ile unuttuk. Kaygım o ki, “dolara endeksli garantili kapitalizm/faiz” rejimiyle yüzleşmeyi de NATO genişlemesinin yarattığı çatışmalarla, daha doğrusu “Batı” emperyalizminin Karadeniz’in Kuzey yakasına ve Baltıklara yayılmacılığının yarattığı “AB-ABD Bloku ve-Rusya arasındaki sıcak savaşla harmanlanabilecek gerilimlerle unutmak zorunda kalacağız.
Yüzyıllık da denebilir, Polonya ile başlayarak 50 yıllık da denebilir, daha sıcak olarak Sovyetlerin dağılmasından bu yana Doğu Avrupa ve Balkanlar büyük oranda “Batı” emperyalizmince ele geçirilmiş, Irak, Libya ve Suriye’nin büyük kısmı doğrudan işgal edilmiş olup mevcut genişleme alanı Karadeniz’de kalanlar, Baltıklara, Balkanlara ve Asya’ya doğru hinterlandıyla Ukrayna ve Gürcistan hattıdır. Ukrayna yayılımı; Karadeniz, Kırım, Kafkasya’nın tümden NATO veya Batı sularına katılması, Rusya’nın Batı ve Güney yakasının tümden kuşatılmasıdır. NATO’nun 2007’deki Gürcistan saldırısının, Rusya’nın bu saldırıya sert yanıtının uzun süredir süren ve şu günlerde çok sıcaklaşan en önemli ayaklarından biridir.
KARADENİZ, BALKAN VE BALTIK BÖLGESİ BATI EMPERYALİZMİNİN (NATO’NUN) GÜNCEL YAYILMA ALANI
Baltık Denizi ve Bölgesi; batı yakasında İsveç ve Almanya’nın, doğu yakasında Finlandiya, Rusya, Estonya, Letonya, Litvanya’nın olduğu, güney yakasında Polonya’nın bulunduğu, Polonya ile Litvanya arasında Rusya’ya bağlı Kaliningrad’ın (Königsberg, Kant’ın şehri) ve arkalarında Beyaz Rusya’nın yer aldığı, Sovyetler ve Rusya için yaşam alanı görülen “Batı” emperyalizmi ile sınır oluşturan deniz hattını oluşturmaktadır.
Karadeniz birbiriyle coğrafi ve stratejik, hatta bütünlük içinde, Baltık ve Balkan Bölgesine hinterland oluşturmaktadır. Baltık Denizi Karadeniz’in biraz daha kuzeyindeki versiyonu, Balkanlar biraz daha batısındaki uzantısı sayılır.
Ukrayna; doğuda ve kuzeydoğuda Rusya, kuzeybatıda Belarus, batıda Polonya, Slovakya ve Macaristan, güneybatıda Romanya ve Moldova’ya komşu olarak ve çeşitli akrabalıklar ve uzantılarla Karadeniz’in, Kafkasya’nın, Balkanların ve Baltıkların parçası durumundadır.
Sovyet Blokunun ilk kopan veya koparılan parçası Polonya idi. Bunu Baltık bölgesindeki Estonya, Litvanya ve Letonya, devamında Macaristan, Çekoslovakya, Bulgaristan, Romanya izledi. Yugoslavya dağıtıldı ve çoğu NATO’ya AB’ye bağlandı. En ciddi ve güncel ayaklarından birini Ukrayna oluşturuyor. Bir önceki savaş alanı Gürcistan idi.
TÜRKİYE’NİN BAĞIMSIZLIK VE KADER SORUNU: LOZAN, MONTRÖ, KARADENİZ, BALTIK, BALKAN, KANAL İSTANBUL, SURİYE
Ukrayna sorunu Türkiye, Romanya ve Almanya’nın NATO adına ana tarafı olduğu, Almanya için kazanç, sadece Rusya için değil Türkiye için de büyük tehdit ve bedel oluşturacak bir NATO yayılma ayağıdır.
15 Temmuz darbe girişimi tüm bunlarla birlikte okunmak durumundadır.
Amirallerin açıklaması da bu süreçle birlikte dikkate alınmalıdır. Arka planında NATO’nun bulunduğu Cumhurbaşkanlığından Yargıtaya kadar bu açıklamanın gündemleştirilmesini engellemeye yönelik sert baskılama ve dava sürecini dikkate alalım, yapılmak istenen nedir, daha geniş değerlendirilebilecektir.
Sovyetlerin dağıtılması süreci ile 12 Eylül darbesi arasında, Büyük Ortadoğu Projesi (Irak, Yemen, Suriye, Libya…), Balkan, Karadeniz ve Baltık sorunu arasında, tüm bunlarla AKP dönemi arasında, Kanal İstanbul arasında, Yemen arasında, yaşanan krizler arasında nasıl bir bağ bulunmaktadır acaba?
EMPERYALİZM VE ÇATIŞMA DEĞİL RUSYA DAHİL BAĞIMSIZLIK VE BÖLGESEL BARIŞ
Bağımsızlık tüm bölge halklarının ana sorunudur. Gerek Balkanlar, Baltıklar, Karadeniz’de gerek Kafkasya ve Türki cumhuriyetlerde, gerekse Ortadoğu’da bağımsız ve birlikte barış içinde bir bölge oluşturulmasından başka sağlıklı bir ufuk gözükmüyor.
“Batı emperyalizmine” ve ‘NATO’ya” set çekilemezse bağımsızlık da bölgesel barış da ufukta gözükmüyor.
Güncel ayağı ile Ukrayna’nın bağımsız ve bölgeyle barış içinde bir ülke olması kritik önemde bulunuyor.
İktisat, iktisadi birlik yayılmacılık ve karşı savunmanın yumuşak ama uzun erimli ayağını; şiddet, terör ve savaş, sıcak ve sert ayağını oluşturmaktadır.
- İsrail ve Suriye örneğinde bilimin ve bilimsel eğitimin anlamı ve önemi üzerine 13 Aralık 2024 04:40
- MEB açık öğretim okulları istatistiklerinde bir gariplik mi var? 29 Kasım 2024 04:15
- AKP'nin eğitim ve bütçeleme anlayışı: Lime lime ayrıştırmanın, imam hatipleştirmenin, metalaştırmanın, peşkeş çekmenin binbir türü 15 Kasım 2024 04:43
- Cumhuriyetin 101. yılında rüya, yurttaşlık ve ana dillerinde eğitim meselesi 01 Kasım 2024 04:26
- Üniversite nedir? Araştırma ve bilgi nedir? Kariyer yapmaktan/ uzmanlık bilgisinden farkı nedir? 18 Ekim 2024 04:42
- Akademinin yeri ve değeri: 207 üniversite bir 'muhabir Rüya' eder mi? 11 Ekim 2024 04:43
- MEB istatistiklerinin gör dediği açlık, dayatma ve niteliksizlik 04 Ekim 2024 04:50
- Türk Psikologlar Derneğinin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline dair görüşü: Eğitim değil eğitimi ihlal modeli 27 Eylül 2024 04:42
- AKP ve MEB’in büyük mahareti: Bağnazlığı ve emek sömürüsünü sürdürmeye diplomalı çözüm 20 Eylül 2024 04:15
- Aileler çocuklarını MEB’den kurtarmaya çalışıyor: MEB eğitime, çocuklara, topluma zararlı hale mi geldi? 13 Eylül 2024 04:42
- Eğitimin sorunlarından öğretmenler ve müdür yardımcıları da mağdur 06 Eylül 2024 04:41
- Atamaların değeri değersizleştirilmesi üzerine 30 Ağustos 2024 04:44