Evrensel için yeni bir dönem
Reklamları Kapat

‘Çekirge’ meselesi

Reklamları Kapat

  Kirvem,

Şu veya bu mesele tahtında başımız sıkıştığında, özellikle de ülkemizin maddi, manevi sorunlarıyla ilgili problemlerle veya  tatsız tuzsuz olaylarla karşı karşıya kaldığımızda, evvelemirde  bunun nedenlerini, niçinlerini, aslını faslını  araştırmak için çaba sarf etmekten ziyade, hemen işin kolayına kaçıp, ardından da hepimizin gönlünü okşayan, hepimizin hoşuna giden hayli eski ama, nedense ne hikmetse bir türlü eskimeyen, sihirli bir cümleye sığınıp, nasıl mı teselli buluyoruz?..

“Türkiye büyük bir devlettir.”

Türkiye’de yaşayan, daha da doğrusu cebinde Türkiye Cumhuriyeti nüfus kağıdını taşıyan vatandaşlarımızın yanı sıra, keza ellerindeki pasaportlarla yurt dışına çıktıklarında el alemin nezdinde “saygın” bir ülkenin saygın vatandaşı diye kabul görüp bunun keyfini yaşadıklarında, bundan, bu durumdan memnun olmamaları için akıllarını şayet ekmek peynirle yememişlerse, hatta amiyane deyimiyle keçileri kaçırmamışlarsa, eh o zaman büyük bir devletin bireyi olmaktan mutlu olmamaları mümkün mü?

Aslında büyüklük kavramının sınırlarının nerede başlayıp, aynı şekilde de koordinatlarının hudutları belli olmadığı halde, herkesin, hepimizin kendi terazimize, kantarımızın topuzuna göre tartıp, biçip akabinde de yine kendi işkembemizin süzgecinden geçirdikten sonra “büyük’ veya “küçük”, diye nitelediğimiz bu sıfatların zerre kadar hükmünün olmadığını, bir bakıma bile bile lades dercesine daha düne kadar “büyük, küçük, yanlış, doğru” dediğimiz değer yargılarımızın zamanın çarkları arasında un ufak edilip değiştiğini, üstelik bu kavram karışıklığının ceremesini gerek birer “beni Adem”, gerekse toplum olarak hep birlikte ödediğimiz halde yine de kendi bildiğimiz yoldan gitmeyi nedense marifet belliyoruz…

Mesela ülkemizin en yetkili koltuğunda ya da kaptan köşkünde oturan zatı muhteremin önderliğinde yirmi yıldan beri içine balık istifi doluştuğumuz bu “sardalye kutusu” adlı takada, seksen bilmem kaç milyonu sollayan nüfusumuzla, “Dünya 5’ten büyüktür” tekerlemesi eşliğinde bir taraftan yol alırken, beri yandan  geriye dönüp baktığımızda; aldığımız yolun sonunda gele gele “halk ekmek”  büfelerinin önlerinde kuyruk oluşturan; aş, iş peşinde koşuşturmaktan yorulan; ilk fırsatta yurt dışına kapağı atmak için çırpınan diplomalı, diplomasız  işsizler ordusunun feveranları ayyuka  çıktığı halde, bütün bunları görmezlikten gelip, kulaklarını tıkayıp, ardından da hamasi nutuklarla, “Türkiye büyük devlettir” deyip işin içinden tıpkı sütten çıkmış ak kaşık misali sıyrılmanın hesaplarına yatıp, ardından da kendi sorumluluklarını resmen halı altına süpürmek için her fırsatta ellerinden gelen gayreti sarf ederken, acaba atalarımızdan miras kalan, “Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, üçüncüsünde…” deyimini günün birinde ister istemez acaba hatırlarlar mı, kim bilir Kirvem!..   

Evrensel'i Takip Et