Guguklara kışt kışt
Fotoğraf: Unsplash
“Bir durgun sudayız, konuşsak da
kuş uçmuyor içimizdeki ormandan…”
Şükrü ERBAŞ
Guguk kuşu geldi mi camın önüne, uyku da yok huzur da. Başlıyor ötmeye: “Guguk, guk, guguk, guk, guguk, guk.”
Tekdüze sese maruz kalınca, insan aklı duyduğunun temposuna uyduruyor bir süre sözlerini, kendi düşüncelerini duyamaz olduğundan belki.
Küçükken daha güzeldi dünya, “gün ay dın kalk ar tık” diye duyardım guguku sabahları, ne idüğünü bilmezdim bu kuşun, şimdi bariz küfrediyor baş ucumda.
Gugukların bazı cinsleri asalak olurmuş. Bir başka cins kuşun yuvasını gözlermiş sinsice, kuş yumurtladıktan sonra, kısacık bir süre dikkati dağıldığında gider yumurtasını bırakıverirmiş oraya. On saniyeymiş yumurtalama süresi.
Ve ne yaptığı anlaşılmasın diye yuvadaki yumurtalardan yani kuşun öz evlatlarından birini atarmış yuvadan aşağıya. İnsan şaşırıyor değil mi; kuş bile sayı sayabiliyor demek ki?
Guguk yavrusu diğer yumurtalardan önce çıkarmış kabuğundan; tüysüz, minicik bir şey. Şaşırırmış kuş erken çıkan yavruya, panikle yemek bulmaya uçarmış.
Yedirdiği yetmezmiş, guguk yavrusu bet sesiyle ortalığı öyle bir ayağa kaldırırmış ki yakın yuvalardan başka anne kuşlar da getirip solucan, tırtıl atarlarmış ağzına.
Yavru gugukun boğazına yetişeceğim diye kuş sürekli çabalaya dursun, öbür yavrular yumurtaları çatlatmaya başlayınca yemeğini bölüşmemek için guguk yavrusu onları yuvadan aşağı birer birer atarmış.
Üç hafta gibi kısa bir sürede semirirmiş, kocaman olurmuş; çok yediğinden. Yuvasına bırakıldığı kuşu geçermiş boyu posu. Yine de ne kıçını kaldırıp kendi yemek bulmaya gider ne yuvadan ayrılır, haftalarca daha, o koca haliyle artık tek yavru kaldığı yuvaya çöreklenir, ağzına yemek verilsin diye bağırır dururmuş.
Altı haftalık olduktan sonraysa ardına bakmadan, bir teşekkür bile etmeden terk edermiş orayı. Onu doyurmak için haftalardır çırpınan, evlatlarını kurban veren kuşcağızı bırakırmış geride.
Pardon, bir teşekkür bile etmeden demeyelim; gugukun teşekkürü, büyüdüğü yuvayı terk ederken dağıtıp atması, yok etmesi.
Guguk sesinde yazmaya çalışmak zor ama deniyorum, o sesi bastırmalı.
“Er do ğan ko nuş tu, do la rı dü şür dü” diyor guguk kuşu.
Hayır, kamu yararı gözetmesi gereken Merkez Bankası ve kamu bankaları tam o konuşmaya denk getirerek bir operasyon çekti.
“Do lar düş tü, bo zul dun” diyor guguk kuşu
Dolar düşmedi, dolar yirmi yılda arşa vardı. Dolar 10’a da düşse çok, 7’ye de. Paramız hâlâ değersiz, her şey hâlâ çok pahalı.
Halkı kandırdılar elinde avcunda ne varsa dolara yatırmaya mecbur bırakıp, ceplerindeki paranın yarısını aldılar.
“Er do ğan mu ha le fe ti ton ga ya dü şür dü” diyor
En iyi bildiği şeyi yaptı, kriz yaratıp sonra gizli özneleri suçlayıp ülkeye para kaybettirip sorunu çözmüş rolü yaptı. Hep aynı…
Bir anda Erdoğan erken seçime mi gidecek diye sorulmaya başlandı.
Bir ay önce muhalefetin sert çıkışlarına binaen soruluyordu bu soru.
Bir yerlerde beş kişi satırla dolar kesti, otuz adam göbek attı, bu görüntüler de sosyal medyaya düştü diye bu halktan umudu kesiverdi bir kesim.
Sokakta, işte, otobüste konuşurken herkes kendini yoklasın derim, guguk kuşu mu beynimizde umutsuzluk tohumları eken yoksa kendi gerçekliğimiz mi?
Biz bu işi yapacağız, ölüyoruz, yoksuluz, köleleştik, kurtuluşa inanmak ve başarmak zorundayız.
Memleketin bağımsızlığı da gidiyor elden.
Muhalefet onu yapamadı, bunu edemedi değil, yaptıracağız o zaman.
Biz neyiz? Muhalif değil mi?
Hepimize ve muhalefete düşen her yerde kendi gündemimizi dayatmak: Yoksul köleler olmak istemiyoruz. Bu düzen yekten hatalı.
Kurmuşlar bir düzenek, Meclis koltuklarında ihale komisyoncuları, kabinede patronlar, hepsi profesyonel siyasetçi, dertleri cukkaları, dillerinde altı bomboş bir vatan edebiyatı.
Daha çok yemek istedikçe bağırıyorlar. Yuvadan atıyorlar, öldürülüyoruz, sürülüyoruz, semirdikçe semiriyorlar, yuva dağılıyor. Kuş yumurta sayıyor da biz ütüldüğümüz tutarın hesabını tutamıyoruz.
Kaybederlerse uçup uzak ülkelere göçebileceklerini sanıyorlar. Öyle de kolay olmamalı.
Ülke hiç bu kadar uçurumun kıyısına gelmemişti, herkes çıldırasıya bir şeyler değişsin istiyor ama bu çılgınlık hali evde kendi saçını başını yolmaktan ibaret oldukça bir sonuç mümkün değil.
Şarampole doğru uçarken takılı kalmış koca bir araçta gibiyiz. Otobüsün ardına ağırlık verip yola çekmek ya da önüne bakarken yuvarlanmak olası.
İşte bu durumdayken birileri arabanın kaç kilometrede olduğunu, birileri kilometre başına kaç yaktığını, birileri yanındakine bakıp “Zaten bununla yola çıkılmazdı”yı tartışıyor, kimisi de oturmuş “Bir kaset tak da neşemizi bulalım” havasında.
Acilen, dört koldan, eksiksiz aracın arkasına yüklenmemiz lazım. Otobüsü kurtarıp yola çekebilmeyi başarırsak hayatta kalırız. Şoför zaten batırmış, ne yapacaksın artık ehliyeti kimden nasıl aldığını, son kullanma süresini sorgulamayı. Ne değişir? Onlar, biz hayatta kalırsak adli soruşturmanın kapsamı.
Guguk kuşlarını değil, dolapların tıngırtısını, karnımızın gurultusunu dinleyerek hareket etmeli derim. Kapılmamalı o ötüşlerin temposuna.
Yuvasına bir kez guguk yumurtası bırakılan her kuş, bir daha bu yumurtayı gördüğünde, hemen atıyormuş aşağı, çatlamasını beklemeden.
Kuş bile öğreniyor. Bu kaçıncıya aynı terane? Aynı hataları tekrarlayacak mıyız?
Yuvarlanırken aşağı, son söz olarak belirtir artık kırmızı çizgilerini böyleleri, iyi bir son söz olarak geçer tarihe, ibretlik.
Şükrü Erbaş’ın şiirinde geçen “ormanımızdaki kuşlar”ı başka okuyorum artık.
Guguksa, onları yollamadan bu ormanda bize huzur yok, lokma yok, hayat yok.
Durgun sular kıştlamıyor Guguku, bize bizim sesimiz gerek.
KIŞT KIŞT sokakta…
KIŞT KIŞT fabrikalarda…
KIŞT KIŞT üniversitelerde…
KIŞT KIŞT meydanlarda…
Bir öterse bin, bin öterse on bin, o durmadan öterse biz inadına hiç uyumadan, daha duyulur ve seslerini bastırır şekilde, her ağızdan…
Sesi yüksek çıkan kalıyor akılda, ortam öyle hengame.
Halk olsun sesi yüksek çıkan, siyasiler değil.
KIŞT KIŞT…
- Var mıyız yok muyuz? 18 Ocak 2025 04:08
- Uykusuzluk üzerine 11 Ocak 2025 05:00
- Merhaba yeni sene, mutluluk hangi seneye? 04 Ocak 2025 06:30
- Öngörü, strateji ve bir film üzerine 28 Aralık 2024 04:50
- Uyanık tutan sorular 21 Aralık 2024 05:15
- Kara kış 14 Aralık 2024 04:45
- Karar üzerine tartışma 07 Aralık 2024 06:25
- İçimdeki taziye çadırı 30 Kasım 2024 06:10
- Had aşımı 23 Kasım 2024 05:04
- Kitap-defter açık sınav 16 Kasım 2024 04:47
- Soru 09 Kasım 2024 04:19
- Bi'şey 02 Kasım 2024 04:47