27 Aralık 2021 04:50

Omikron da kapıya dayandı: İktidarın aklında sürü bağışıklığına oynamak mı var?

Kovid-19 test merkezinde PCR testi yaptıran bir kadın

ABD'deki bir Kovid-19 test merkezinde PCR testi yaptıran kadın | Fotoğraf: Tayfun Coşkun/AA

Paylaş

Kovid-19’un son varyantı “Omikron” dünyayı kasıp kavuruyor.

İngiltere, Almanya, ABD, İsveç, Norveç, İsviçre, Hollanda, Fransa, Çin, İran… aşıya ulaşma sorunu bile olmayan başlıca ülkeler, aşının bulunması öncesi aylardaki önlemlere döndüler. Kimi ülkeler sınırlarını kapatıyor, kimisi OHAL ilan ediyor, kimisi “tam kapanma”yı yeniden devreye sokuyor.

Pek çok ülkede Noel ve yeni yıl kutlamaları yasaklandı. Birçok ülke sınırlarını kapatıp uçak seferlerini iptal etti. Ocak ayı sonunda yapılması beklenen Davos 2022 Zirvesi bile iptal edildi.

Aylardır vaka sayısı 20 binin altına düşmedi. Kovide bağlı ölüm sayısı 4-5 gün öncesine kadar aylardır 200’ün üstünde seyrediyordu. Bunun üstüne bir de Omikron kapıya dayanmamış gibi hiçbir önlem almıyorlar; almak niyetinde olduklarına dair bir işaret de yok.

Nitekim önceki gün, Sağlık Bakanı Koca, cuma günü, yeni vakaların yüzde 10’dan fazlasının “Omikron varyantı” kaynaklı olduğunu açıkladı. Ama herhangi bir önlemden söz etmedi!

TÜRKİYE OMİKRON İÇİN SERBEST YAYILMA ALANI

Omikron’un önümüzdeki birkaç hafta içinde dünyada olduğu gibi ülkemizde de başat varyant olacağını TTB sözcüleri ve bilim insanları, günlerdir söylüyorlar.

Bu nedenlerle yukarıda sözünü ettiğimiz ülkeler başta olmak üzere pek çok ülkede yeni sıkı önlemlere başvurulmaktadır. Ama bizim ülkemizde Omikron’a karşı yeni önlemler almak bir yana, genel olarak virüse karşı mücadelenin hemen bütün önlemleri fiiliyatta ortadan kalkmış bulunuyor.

Nitekim bugün kovid-19’a karşı mücadele önlemleri içinde tek uygulanan yasak, “Gece 24.00’ten sonra müzik yasağı”; tek yaygın önlem ise “maske-mesafe-hijyen”den ibarettir. Ki, müzik yasağının aslında kovide karşı bir önlemden çok iktidarın, “nas” konusu saydığı hayat tarzına karşı bir tutumun ifadesi olduğu herkesin bildiği sırlardandır!

“Maske-mesafe-hijyen” uygulamasına gelince, AVM’ler ve hassasiyet göstermeye devam eden nadir işyerleri dışında virüse karşı bir önlem olma özelliğini tümüyle yitirmiş bulunmaktadır.

Omikron tehdidinin kapıya dayanmasına karşı ise hiçbir “eski” önlem yenilemesi yapılmadığı gibi yeni önlemlere başvurulduğuna dair de bir işaret yoktur. Tersine önceki dalgalarda olduğu gibi tek adam yönetimi Omikron için Türkiye’yi serbest yayılma alanına dönüştüren bir tutum sergilemektedir.

TURKOVAC BÜTÜN ÖNLEMLERİN YERİNE GEÇEBİLİR Mİ?

Dünya böyle telaşla önlemler alırken tek adam yönetimi ve onun etkili ve yetkili makamlarında bulunanların Omikron karşısında da aymazlığa varan soğukkanlılığı, son iki yıldaki gizli ajandalarındaki “sürü bağışıklığı”na doğru bir adım daha atmak istediklerini gösteriyor. Çünkü, gerek 2021’in son yarısından beri önlemleri tümüyle askıya almış olmasının gerekse şimdi Omikron varyantının yayılması karşısındaki umursamazlığının başka bir anlamı yok.

Belki umursamazlığın arkasında, “Herkes eski usul yasaklarla önlem almaya çalışsın, bizim TURKOVAC’ımız var” denecektir ama Çin’in SINOVAC’ı gibi “inaktif” bir aşı olan TURKOVAC’ın Omikron karşısında etkisinin ne olacağı tartışmalı olsa da; bilim insanları ondan da önce önemli sorunları olduğunu belirtiyor.

Bilim insanları, TURKOVAC’ın gerekli faz çalışmalarının yapıldığına dair verilerin açıklanmamış olmasına dikkat çektikleri gibi “acil kullanım onayı” ile uygulamaya sokulmasını da eleştiriyorlar. TTB de Sağlık Bakanlığına çağrı yaparak bilimsel verilerin açıklanmasını istedi.

Kovid-19’a karşı mücadelede çalışkanlığı ve cesur eleştirileriyle tanıdığımız Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol gazetemize (25 Aralık günü sayısında yayımlanan) yaptığı açıklamada TURKOVAC’la ilgili olarak bilim dünyasına sunulan çalışmaların yetersizliğine dikkat çekip “acil kullanım onayı” ile uygulamaya sokulmasına karşı çıkarak “Bir aşı yerli ve milli diye bilimin gerçekliğinin dışına çıkılması kabul edilemez” diyor. 

Ancak bilim dünyasında konunun uzmanı hekimlerden gelen uyarılara Sağlık Bakanlığı yetkililerinin kulakları kapalı. Çalışmanın en yukarıya “arz edilmiş” olması ve ondan onay alınmış olması kendilerine yetiyor.

VİRÜSE KARŞI MÜCADELE TOPYEKÛN MÜCADELE OLMALI

Elbette ki gelinen yerde virüse karşı mücadele önlemlerinden söz ederken “sokağa çıkma yasağı”, “okulları kapatma”, “işletmeleri kapatma”… gibi önlemlerden söz edilmiyor. Tersine bilim insanları;

  • Maske-mesafe-hijyen”le ilgili önemlerin gerektiği gibi uygulanmasının sağlanmasından,
  • Kış koşullarının dikkate alınarak kapalı alanların ve okul, fabrika, hizmet binaları, toplu taşıma araçları… gibi kalabalıkların bulunduğu alanların havalandırılması ve nüfus seyreltilmesi için gerekli önlemlerin alınmasından,
  • Aşı karşıtlarının sırtlarının sıvazlanmasından vazgeçilip engellenmeleri için gerekli önlemlerin alınmasından,
  • Virüse karşı mücadelenin en etkin ve en önemli silahı olan aşılamanın hızlandırılması için gereken önlemlerin alınmasından,
  • Virüse karşı mücadelenin verilerinin saklanmayarak verilerin kamuoyu ve bilim dünyasına açılmasından, TTB ve bilimin her dalından bilim insanlarının eleştiri ve önerilerinin dikkate alınmasından,
  • Virüse karşı mücadelenin faturasının halka çıkarılmamasından,
  • TTB’yi, sağlık örgütlerini, uzmanlık örgütlerini, muhalif yerel yönetimleri, sendikaları, emek örgütlerini… dışlayan, “Biz ne diyorsak gerçek odur” tutumundan vazgeçmesinden söz ediyorlar.

Çünkü virüse karşı mücadele ancak kolektif, toplumun güç ve imkanları seferber edilebildiği ölçüde başarılacak bir mücadeledir.

İki yıldır, hem içeride hem de uluslararası alanda yaşananlar bunu açıkça gösterdi! 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa