Açlık çoğunluktadır
Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş/Evrensel
Açlık, yoksulluk siyasetin olduğu kadar, edebiyatın da başat konuları arasında yer aldı. Hatta edebiyat alanından, açlığı bir oy malzemesine indirgeyen siyasi eğilimlerin güçlü eleştirileri yapıldı.
Nâzım Hikmet’in ‘Açlık Ordusu Yürüyor’ başlıklı şiiri şöyle başlar:
“Açlık ordusu yürüyor/ yürüyor ekmeğe doymak için/ ete doymak için/ kitaba doymak için/ hürriyete doymak için.”
Attilâ İlhan’ın ‘Aynanın İçindekiler’ serisinin 2. Dünya Savaşı yıllarını anlatan ‘O Karanlıkta Biz’ adlı romanında, toplumcu gerçekçi edebiyatın Nazım Hikmet rüzgarı etrafında toplandığı dönemde Orhan Veli’nin ve Garip akımının edebiyata yaklaşımı bakımından küçümsendiğini görürüz. Edebiyat akımları arasındaki tartışma, pek çok kitabın ve derginin konusu oldu, oluyor.
Orhan Veli’nin Kitabe-i Seng-i Mezar şiirindeki “Hiçbir şeyden çekmedi dünyada/ Nasırdan çektiği kadar” dizeleri ve “Yazık oldu Süleyman Efendiye” vurgusu onun sıradan insan hallerini yansıtma özgünlüğünü ortaya koyar.
“Hayatından daha büyük manevi ıstırapları olmayan bir insan için nasırın mühim olduğunu telakki ediyorum.” diyen Orhan Veli, yoksulluk ve baskı üreten sisteme karşı şöyle seslenir: “Camekanlar bedava;/ Peynir ekmek değil ama acı su bedava;/ Kelle fiyatına hürriyet,/ Esirlik bedava;/ Bedava yaşıyoruz, bedava”. Dolayısıyla toplumcu gerçekçi isimlerin bir kavga aracı olarak edebiyatı kullanmalarından farklı olarak Orhan Veli de, yoksulların dünyası içinden bakmış ve yazmıştır.
Birlikte çalışmaktan gurur duyduğum, işçi direnişlerinde okuduğu şiirlere tanıklık ettiğim Sennur Sezer, “İnsan yaşadığı çağdan sorumludur/ Ve tanık olduğu bütün savaşlardan,/kırımlardan/ yokluklardan, baskılardan sanıktır” derken bugün işçi direnişlerinde bir talep olarak dile getirilen şu vurguyu bağlamıştır: “Hayır…Hayır…Hayır…/ İnsan insanca yaşamalıdır!”
Gülten Akın, 13 Aralık 1980'de idam edilen Erdal Eren’in anısına yazdığı şiirde şöyle sesleniyordu: “Büyü de baban sana/ Büyü de/ Acılar alacak/ Büyüde baban sana/ Büyü de/ yokluklar alacak/ Büyü de baban sana büyü de/ Bitmez işsizlikler açlıklar alacak/ Büyü de/Büyü de baban sana/ Baskılar işkenceler alacak/ Kelepçeler gözaltılar zındanlar alacak/ Büyü de/ Büyüyüp on yedine geldiğinde/ Büyü de baban sana/ İdamlar alacak.”
İkinci Yeni’nin Gezi eylemleri döneminde en çok alıntılanan şairi Turgut Uyar’ın “Açlık Çoğunluktadır” başlıklı şiiri ise açlığın güncel siyasetin oy denklemiyle sınırlı ele almasına güçlü bir eleştiridir ve şöyle başlar:
“Gülü çiğdemi filan bırak/ Sardunyayı karidesi filan bırak/ Acıyı ve ölümleri bırak/ Oy pusulalarını ve seçimleri bırak/Evet/ Seçimleri özellikle bırak/ Çünkü açlık çoğunluktadır.”
Turgut Uyar, açlığı bir dünya ve sistem meselesi olarak ele alırken, eleştirdiği sisteme karşı değişim inancını dile getirir: “İşte o zaman diyorum ki -/ Gelişin şen olsun senin/ Her şey esirgesin seni/ Çünkü açlık çoğunluktadır/ Ve ezecektir gücüyle dünyayı/ - İkimize bir aşk elbette yetmez/ Türlü şeylerin savunulduğu -/ Diriliğe eşitliğe tokluğa/ Artık ayıp olan tokluğa/ Çünkü açlık çoğunluktadır/ Açlık.”Türkiye yeni bir yıla seçim tartışmaları ile girerken, açlık ve yoksulluk, dalgalanan kurlar, kamuoyu araştırmalarının, haberlerin temel gündemi. Muhalefet, her gün biraz daha yoksullaşan ve siyasette yolunu arayanlar için umut olmayı başarabilecek mi? İktidar çeşitli manipülasyonlarla ve popülist manevralarla ömrünü uzatmayı becerebilecek mi?
Yukarıdaki dizeler bütün bu soruların üzerine çıkarak gerçek bir değişim için, açların, yoksulların politik bir özne olabilmelerinin önemine vurgu yapıyor. Yani güncel siyasetin ötesine bakıyor ve oradan sesleniyor.
Sandıkla gelenin kayyum atanarak iradesinin gasp edildiği bir ülkede, hem seçimlere dair hem de mücadelenin sürekliliği bakımından kendisine sorumluluklar yüklenen üçüncü bir odak ihtiyacı yine buradan doğuyor. Belirli adımlar atılsa da bu yöndeki çabaların henüz zaman alacağı görülüyor. Bu diziler bu görüşmeleri yürütenler için de bağlayıcı, zorlayıcı olsun.
Yeni bir yıla girerken bize bu dizeleri bırakanlara bir kez daha selam olsun!..
- 'Zalim iyimserlik' 13 Ocak 2025 04:59
- Çok aktörlü bölgesel inşa ve ortasında bir “süreç” 06 Ocak 2025 05:00
- Enternasyonalizm bayrağı, daha daha yukarı! 30 Aralık 2024 06:30
- Diyarbakır notları: Seçim öncesi gelip ‘Ser sera, ser çava’ demeyin 16 Aralık 2024 04:52
- Kürt meselesinde bir ihtimal daha olmalı 13 Aralık 2024 04:57
- Sınırımızdaki yeni Afganistan ve kaostan rant devşirmek 09 Aralık 2024 07:00
- Geniş atılan ağda çıkışı aramak... 02 Aralık 2024 06:55
- Türkiye zor bir değişimin ağır sancılarını yaşıyor 25 Kasım 2024 06:35
- Ebedi barış mümkün mü? 18 Kasım 2024 04:23
- İki güncel rapor eşliğinde Kürt meselesini tartışmaya devam 11 Kasım 2024 04:47
- 'Çöle çevirdikleri yere barış geldiğini söylüyorlar' 06 Kasım 2024 05:33
- Bir siyaset olarak 'terörle mücadele' 04 Kasım 2024 07:07