30 Aralık 2021 04:55

2022'ye girerken!

Fotoğraf: Unsplash

Paylaş

Dünya-toplumsal yaşamını olağanüstü güçte altüst oluşlara sürükleyecek bir değişimin birkaç gün içinde gerçekleşmesi beklenmeyeceğine göre, bütün kapitalist ülkeler, yaşanmakta olan sorunlarıyla 2022’ye girecekler demektir. İstisnalar kaideyi bozmaz diye bir söz vardır. Kimi ülkelerdeki durumların bir başkalarından farklılık göstermesi anlaşılır olmalıdır. Rekabete dayalı ve eşitsiz gelişme yasasıyla bağlı kapitalizm gerçekliği, toplumsal sınıflar arası ilişkiler ve bunun devlet-hükümet yönetimleriyle bağı üzerinde etkili olduğu gibi, uluslararası ilişkiler kapsamında ülke ve devletlerin rolü ve konumunu da belirleyici rol oynuyor.

Pazar ve etki alanları üzerine hegemonya kavgasındaki emperyalist devletler ve birbirleriyle rekabet içindeki uluslararası tekellerin ekonomi politikalarıyla (bu kapitalist üretim ve ilişkiler sisteminde kaçınılamaz bir durumdur) dünya kaynaklarını yağmalamakla kalmayıp yaşanabilir doğa koşullarını da hızla tahrip ettikleri artık daha çok insan sayısınca görülür hale gelmiştir. 2020’de çok sayıdaki ülkede aylarca söndürülemeyen yangınlar çıktı. Rekabette üstün konumunu sürdürmek için ve gerçekte dünya insan soyuna karşı imha politikalarıyla bağlanan “savunma bütçesi”ne 778 milyar dolar ayıran ABD yönetimi, California’daki yangını aylarca söndüremedi. Sibirya’da yangın büyük alanları etkiledi. Türkiye’de onlarca yerde ormanlar yandı. Konuyla ilgili bilim insanları son kırk yılın son 1400 yılın en sıcak dönemi olduğunu; son 300 yılda canlı tür zenginliğinin %30 azaldığını ve 2000’li yıllarda 20 bin canlı türünün yok olma riskiyle yüz yüze geldiğini söylüyorlar. Kuzey Kutbu buzullarının erimeye başladığı, sıcaklık artışının yeni felaketleri beslediği, topraklardan sonra suyun, havanın, oksijen ve karbonun metalaştırılmasıyla insan ve canlı yaşamının tekelci kâr ve yağma için giderek artan oranda tehdit edilir hale geldiği artık gizlenemiyor.

Kapitalizm ve kapitalistlerle burjuva devletleri dünyayı yıkıma sürükleyen sistem ve gücü oluşturuyor. İnsani, refahı ve huzuru içeren ve inşa eden, şimdi değilse bile kaynakların ve zenginliğin gelecekte eşitlikçi bir dağılımı ve dağıtımını içeren kapitalizm ve burjuva düzeni söylemi büyük bir yalandan ibarettir. Tekelci tiranlığın kalelerini oluşturup tahtlarına kurulan diktatör, oligark, kral ve soytarıları, nüfusun küçük bir bölümünün çıkarlarını temsille on milyonları her bir ülkede yıkım içinde, günü ve geleceğinin kaygısıyla umutsuzluğa sürükleyip boyunduruk altında kalmayı kabullenecek bir “kader” sarmalında tutmayı başlıca amaç edinmişlerdir. Bu genel durum daha sert ya da nispeten daha liberal -“reformist” saldırı politikasıyla kapitalist tüm ülkelerde belirgindir. Ekonomik rahatlama beklentilerinin karşılık bulmasını zorlaştıran etkenler artan şekilde birikmekte, bu da gerici güçler arası rekabete ve sosyal sınıfların ilişkisine yansımaktadır. Türkiye’nin bu genel kapsamlı birikmiş ve birikmeye devam eden sorunlarla da yüklü olarak, ancak Erdoğan yönetiminin politikalarıyla daha özgün ve güncel gerilimlere gebe olduğu ise, muhalif sermaye politikacılarıyla akılcı burjuva iktisatçıları tarafından dahi kabul edilip dile getiriliyor.

Ekonomik, sosyal politik ve askeri alandaki gelişmelerden hareketle söylenirse, önümüzdeki dönemde her bir kapitalist ülkede ve bizde işçi-emekçi kitleleri daha kapsamlı kapitalist ekonomi politikalarla, daha aktif ve saldırgan politikalarla yüz yüze geleceklerdir. Bu durumda, sömürülen ve ezilenler için gerekli olan, amaca yönelik faaliyette (bu amaç saldırıları püskürtmek ve bu mücadeleyi sömürü koşullarına son verme hedefiyle birleştirme bilinciyle hareketi içerir) yoğunlaşmaktır. Var olduğu kadarıyla örgütlü güçlerin daha etkin bir çalışma içine girmesi, düşünsel yaratıcılıkta yetenek göstermesi, bilgi ve aklın gücüyle kaynakları ve araçları zenginleştirerek kullanmayı başarması gerekir. Yaratıcı, geliştirici ve genişletici olan, sahip olduğu araç ve olanakları kullanarak değiştirici güç olmasının farkına vardıkça daha da güçlenen bir kararlılıkla zorlukları aşmaya çalışmak, insan soyunun muazzam büyüklükte olmakla birlikte henüz uyanmamış yığınlarını, mevcut kapitalist barbarlığa karşı öz savunma ve hak alma kavgasına yönelmeye teşvik etme gibi bir işleve de sahiptir.

2022 bu bakımdan farklılık gösterirse, bizde ve diğer ülkelerde sermaye diktasına karşı daha ileri mevzilere yürümenin dayanakları takviye edilmiş olunacak.

Yeni yıllarda daha bilenmiş bir kararlılık, direnç ve biriktirilmiş umutlar olsun!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa