1 Ocak 2022

Roman kahramanları

Fotoğraf: Dariusz Sankowski/Pixabay

Sakarya’da Cemil Meriç Lisesi öğrencileri 21 Aralık Roman Kahramanları Günü’nü takip eden hafta içinde düzenledikleri etkinlikler kapsamında kostümlü bir yürüyüş yaptılar. Öğretmenleri Ercan Yılmaz’ın rehberliğinde paneller, söyleşiler yaparak romanları yeniden yorumlayan gençlerin etkinliğinden çekilmiş görüntülerde Raskolnikov ile Dorian Gray, Anna Karenina ile Goriot Baba, Hababam Sınıfı’nın Adile Naşit’i; Charles Dickens, Orhan Pamuk, Reşat Nuri Güntekin, Yusuf Atılgan’ın kahramanları bir aradaydılar.

Sonra her güzel şeyin başına gelen, bu etkinliğe de geldi ve birisi Milli Eğitim Bakanlığına şikayet etti. MHP’nin MYK üyesi Ferhat Çakıroğlu’nun sosyal medyada yaptığı paylaşım şikayete cesaret vermiş olabilir. Şöyle yazmıştı çünkü: “Şehir Sakarya; okul Cemil Meriç Sosyal Bilimler Lisesi, ders taklitçilik, eziklik, Batı ortaçağ kompleksi: Cemil Meriç’in kavgası içte derinleşirken bile Olimpos dağı çocuklarıylaydı. Türk gençlerini onlara benzetme kavgası değildi…”

Romanın başlangıcı kapitalizmin şafağının söktüğü bir zamana tarihlenir. İnsanın en önemli meziyetinin kulluk olduğu çağların geride kaldığı, muktedirlerin sorgulanmaya başlandığı zamandır bu. Roman da bu sorgulamalardan beslenir. Ama bu tarzın en yetkin ürünleri devrimler yüzyılında, yani 19. yüzyılda ortaya çıktı. Gelmekte olanın farkında olan Charles Dickens, devrimin aynası Tolstoy, değişen ekonomik ve sosyal ilişkileri olanca gerçeklik içinde yansıtan Balzac, Gogol, Turgenyev… hepsi okuruna bir bakış açısı, görme biçimi kazandırdı. Bunları sonraki yazarlar takip etti. İnsana ait olan hiçbir şeyin okura yabancı olmadığı bir mekan oldu roman.

Roman, çağa ayna tutar ve okurunu başkalarının hayat hikayeleriyle güçlendirir. Tefecinin, asalağın, sömürgecinin ve sömürücünün ipliğini pazara çıkardığı yerde onu iyiliğe teşvik eder. Bu, gerçeği yansıtan edebiyatın evrensel dilidir ama her ulusal edebiyatın roman karakterleri ve kahramanlarının fener alayına kattığı zenginlik özel olarak kıymetlidir. Cemil Meriç Lisesi öğrencileri de, görüldüğü kadarıyla böyle bir bakış açısıyla yola çıktılar. Bu etkinlikte ‘Batı Orta Çağ kompleksi, ezikliği, taklitçiliği’ görmek edebiyatla hiç haşır neşir olmamış olanların hamlığına delil olur ancak.

Ama sadece kişinin sorunu değil bu. Ne yazık ki bu türden tanımlama ve çamur atmaların özel bir cüret gerektirmediği dönemde yaşıyoruz. İnsanın boş hamasetten kaçınacağı bağlayıcı koşullar yok. Bu üslup 20 yıldır iktidarın halkla tek iletişim biçimi haline geldi. Dört bir yanı içeriden ve dışarıdan düşmanla kuşatılmış ülke söylemi ile ajite edilen rol modeller, yazılmamış romanların kahramanları üretiliyor. Çarpıtılmış bir tarihten işlevi iktidarı tahkim etmek olan dizi kahramanları çıkıyor. Siyaset, hukuk, bürokrasinin toplam mekanizması kendi kahramanlık figürünün hatlarını belirleyip topluma saldı.

Bu sürecin sonunda işlediği cinayet yanına kâr kalıp elini kolunu sallayarak sokakta dolaşanlar geridekileri teşvik etmeye başladı. Pervasızlık tecavüz ettiği genç kızın intiharına sebep olan Musa Orhan’ın serbest bırakılmasından yüz buluyor. Deniz Poyraz davasında avukatlara “Sanık neden bu kadar rahat” diye sorduracak kadar da göze batıyor. Fakat herkes biliyor ki bu tiplerin yolu Hrant Dink’in katilinin bayrak fonlu fotoğrafının servis edildiği gün açıldı.

Ama devletin tepesinde üretilen rol modeller olmasa bu figürler türemezdi. Kendilerini gençliğin kahramanı olarak konumlandırmaya çalışanlar onlar. Kaçakçılar, dolandırıcılar, uyuşturucu baronları, arazi çökücüleri, mafya uzantıları, darbecilerle çekilmiş fotoğraflarından basının albüm yaptığı bakanlar; kendi bakanlığını dolandıranlar; yetkisiz etkisiz tapınmalar yüzünden içi kıpır kıpır, mala mal kattığı için gözleri ışıl ışıl olanlar… Bu insan tipi durmadan kendi suretindeki gençleri üretiyor; bunlar da pudra şekeriyle yakalanıp, lüks otomobilleriyle caka satanlar. Elde silah poz verenler veya baltasıyla eylemci kovalayanlar… Diğerleri mesela, KPSS yazılısında en yüksek puanları aldıkları halde mülakatta elenmekteler.

Shakespeare, Balzac ve diğerleri kâr ve rant için, kendi zenginliği için her kötülüğü yapan sömürücüleri, toplum asalaklarını romanlarında anlattılar. Bu türlerin toplumun huzuru için nasıl bir engel teşkil ettiğine işaret ettiler. Ama yazarları yazmadan önce onları hayat yazmıştı zaten. Romanlar işte bu, hayatın yazdıklarını anlamayı, dünyayı kavramayı ve neyin neyle değiştirileceğini görmeyi sağlıyorlar. Bu yüzden Olimpos hamasetiyle ne bu durumun ne de gençliğe yapılan kötülüklerin üstünü örtmek kolay değildir. Kimse gölge etmesin, roman kahramanları yürüsün.

Kendi bencil çıkarları için başkalarının sırtına basanların değil hep, bir orman gibi kardeşçesine yaşamak için didinenlerin kazandığı türden güzel romanlar düşsün önünüze. Yeni yılınız kutlu olsun.  

Evrensel'i Takip Et