Yeni yıl falı
Fotoğraf: Pixabay
Yeni yıl, diğer günlerden hiçbir farkı olmadan yeni bir günde, 1 Ocak günü başlayan, diğerlerinden hiçbir farkı olmayan, bir gündür. Ama nedense, insanlar bir umuda kapılırlar ve yeni dönemden çok şey beklerler. Bu yazının okuyucularına kavuştuğu ilk gününü idrak ettiğimiz 2022 yılında, ben önemli değişiklik olacağını düşünüyorum. Çünkü işler çok sıkıştı ve her gün sadece günlük kararlarla, yarını görmeden ilerliyoruz. Oysa devlet işleyişi böyle olmaz, devlet işleri basit tüccar mantığı ile götürülemez. Eğer bu ifade yanlış olsaydı, devlet denen bir mekanizmaya gereksinim kalmaz, herkes kendi kısa dönemli çıkarı doğrultusunda işleri götürürdü.
2021 yılının özelliği 19 yıllık siyasi iktidarın bilançosunun toplum gözünde netleşmesidir. 2021 yılının son ayında, hatta son günlerinde yaşananlar, on dokuz yılın çok net özetidir. Ne oldu son günlerde, faiz baskılandı, kur aniden yükseldi, fiyatlar yükseldi, bazı önlemlerle kur geriledi, fakat ne çeşitli işlemlerde uygulanan faiz haddi ne de fiyatlarda bir gerileme oldu, fiyatlar da faiz haddi de çıktıkları yerde yapışkanlık göstererek, kaldılar.
Bu durum bize şunu göstermektedir; piyasa siyasi emirlere uymamakta, direnmektedir, çünkü piyasa organik yapıdadır. Bu yapısıyla piyasa, bizlere uygulanan siyasetin makul ve uygulanabilir olup olmadığı hakkında bir fikir vermektedir. Bu açıdan, halkımızın siyasi söylemlere değil, piyasa verilerine bakmaları ve siyasi kararlarını ona göre vermeleri önemlidir.
Peki, o halde piyasa verileri bize ne söylemektedir? Birincisi, 19 yıllık iktidarın ilk yarısının olumlu olup, ikinci yarısının ise olumsuz olduğu düşüncesinin yanlış olduğunu; ikincisi ise, bugünkü cefanın, birinci dönemdeki balon sefanın ertelenemez faturası olduğunu göstermektedir.
Bu konularda anlaşmamız zor oldu ise, şu en son yaşadığımız keskin manevraya bir bakalım. Dolar yükseldi, sonra geriletildi ve şimdilerde yine yavaş yavaş yükseliyor. Öyle gözüküyor ki, ocak ortalarından itibaren hafif yükselme ile seyrine devam edecektir. İşte, ilk dönemlerin faturası toplumu yoksullaştırarak tedricen ödenmektedir.
Biz bu faturayı bugün ödüyoruz da, fatura içindeki hizmetleri alırken bizim irademiz var mıydı? Malı alırken bilgimiz yok idi ise, bugünkü faturadan biz niçin sorumlu oluyoruz ki! Çünkü başkanlık sistemi diye, milleti bir tarafa iten ve hemen her konuda tek başına karar alan bir kişinin yönetimine tabiyiz de ondan! Güzel de, biz ebleh ya da akıldan yoksun muyuz ki, tüm yönetim yetkisini bir kişiye vermiş bulunuyoruz?
Diyelim ki, bir kişiye büyük yetkiler verdik ve tüm uygulamalar bu bir kişinin çıkardığı kararnamelerle ya da hakimiyeti altındaki Meclisten çıkan yasalarla yürütülüyor ise, biz niçin adına milletvekili denen, aslında parti başkanları vekili gibi çalışan bu kadar kalabalık insan gurubuna müthiş paralar veriyoruz ve sonsuz haklar sağlıyoruz ki!
On dokuz yıl içinde belki on binlerce insan boş yere mahkemelere sürüklendi, kimisinin davası düştü, kimisi hâlâ sürüncemede bekliyor, kimisi son aşamalarda “ifade özgürlüğü” ya da başka gerekçelerle beraat etti. Barış imzacıları Anayasa Mahkemesi kararı ile “ifade özgürlüğü” gerekçesine dayandırılarak beraat etmiş olmalarına rağmen, KHK ile üniversiteden uzaklaştırılmış meslektaşlarımızdan imzacı olanlar göreve iade edilmemeleri doğrultusundaki bir idari organının kararı, yasama organının hükmünü zımnen reddetmesi anlamına gelmektedir. Doğal olarak sorgulanması gereken bir durum: Hangisi başattır, yasal organın içtihat niteliğindeki hüküm mü, yoksa bir idari komisyonun kararı mı? Bu tür çelişkili ifade ve uygulamalar, ister istemez insanın aklına hukuk-devleti ile yasa-devleti, hatta hukuk devleti-kararname devleti karmaşasını getirmektedir.
O zaman, yeni yıl ve gelecek tüm dönemler için talebimiz ve duamız, evrensel hukuk kurallarına saygılı, insan haklarının güvenceye alınmış olduğu, doğaya saygılı üretim yapan ve üretimi toplumda hakça paylaşan bir topluma kavuşma dileği şeklinde olsun.
Bu düşüncemle, tüm okuyucularıma, tüm insanlığa sağlıklı ve barış içinde mutlu bir yaşam diliyorum. Umarım yurtta sulh, cihanda sulh söyleminin tüm yerkürede başat olduğu, sulh içinde yaşanan bir dünyaya doğru yol alırız.
- Sistemin sis perdesi: Bütçe tartışmaları 23 Kasım 2024 05:00
- Akılcılığa yöneliş 16 Kasım 2024 04:51
- TÜYAP konuşmaları 09 Kasım 2024 04:25
- Cumhuriyet halk rejimidir, fakat… 02 Kasım 2024 05:08
- Kaos 26 Ekim 2024 03:57
- Kevork Ağabey, müjde, oğlun Nobel aldı! 19 Ekim 2024 04:46
- Siyasi yalan 12 Ekim 2024 05:00
- İktidarın anayasa histerisine şiddetle karşı çıkılmalıdır! 05 Ekim 2024 04:33
- Boğaziçililer günü 28 Eylül 2024 05:07
- Cinayetin siyasallaştırılarak, perdelenmesi 21 Eylül 2024 04:40
- AKP’nin özü netleşiyor 14 Eylül 2024 04:45
- AKP, politikalarını düzeltebilir mi? 07 Eylül 2024 04:56