Avukatlara vurulan kelepçenin anlamı

ÇHD Genel Başkanı, Avukat Selçuk Kozağaçlı, Avukat Barkın Timtik ve onların yakın çalışma arkadaşları olan ÇHD/Halkın Hukuk Bürosundan avukatlara karşı açılmış olan dava/ların duruşmaları, Silivri kampüsünde devam ediyor.

Hapishane sınırları dahilindeki binalarda sürüyor duruşmalar.

1980 12 Eylül askeri/faşist darbe döneminde askeri birliklerin sınırları dahilinde yargılamaların yapılması gibi…

Mesela Mamak’ta, 4. Kolordu Komutanlığı askeri kışlası içinde savcılıklar, cezaevleri ve mahkeme binaları, duruşma salonları vardı. Duruşmalar oralarda yapılırdı.

Silivri’de de öyle, askeri kışla gibi bir yer. Gelmesi ayrı, gitmesi ayrı dert. Gözlerden ırak.

Ankara Sincan’da da benzer mimari yapıdaki mekanlar var. Hapishane, adliye, askeri kışla, jandarma, infaz koruma ve benzeri birimler iç içe geçmiş durumda.

Avukat Selçuk Kozağaçlı ve arkadaşları -ÇHD’liler ve Halkın Hukuk Bürosu avukatları- ne yapmış?

Son derece yalın olan bu sorunun cevabı da o ölçüde yalın: Hakları ve özgürlükleri savunmuşlar. Adil yargılanma talebinde bulunmuşlar. Müvekkillerinin, her koşulda özgürlüklerinin iadesini talep etmişler. Özgürlüklerinden yoksun bırakılanlara özgürlüklerinin iadesini talep etmişler. Hep itiraz etmişler, haksızlıklara, usulsüzlüklere… Müvekkilleriyle özdeşleştirilmişler. Onlara atılı suç ne ise, avukatlara da aynı suçlama yöneltilmiş.

Dikkatinize sunmak isterim: Aralık ayında, 10 Aralık İnsan Hakları Günü vesilesiyle “Tutuklu Avukatlar Girişimi” bir rapor yayımladı. Buna göre, 2016-2021 yıllarında 1600 avukat gözaltına alınmış ve bu avukatlardan en az 615 avukat da tutuklanmış. 474 avukata, toplam 2 bin 966 yıl hapis cezası verilmiş (https://arrestedlawyers.org/). Bizim memlekette olmuş bu, sevgili okuyucular. Türkiye’de…

Rapordaki bilgilere göre, bu 474 avukat, Adana, Adıyaman, Afyon, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Batman, Bilecik, Bolu, Bursa, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Düzce, Erzincan, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Gümüşhane/Bayburt, Hakkari, Giresun, Isparta, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kırıkkale, Kırşehir, Kocaeli, Konya, Karaman, Kütahya, Malatya, Manisa, Mardin, Mersin, Muş, Muğla, Niğde, Ordu, Sakarya, Samsun, Siirt, Sivas, Şanlıurfa, Şırnak, Tokat, Trabzon, Tunceli, Uşak barolarına üye avukatlardı. Toplam 50 barodan avukat…

Raporda Avrupa Konseyi insan hakları komiserinin bir değerlendirmesine de yer veriliyor:” Rapora göre, avukatlar özellikle müvekkillerinin kimlikleri veya akrabalıkları nedeniyle hedef alınıyor. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, OHCHR’nin, terör suçlarıyla itham edilen kişileri temsil eden avukatların, mesleki görevlerini yerine getirirken müvekkillerinin gerçek veya atfedilen siyasi görüşleriyle ilişkilendirilmesinde endişe verici bir örüntü gözlemlediğini bildirmektedir (…)”

Türkiye’de çok sık karşılaşılan bir durum. Müvekkilleriyle özdeşleştiriliyor avukatlar. Hangi davalara giriyorlarsa, söz konusu olan bir yasa dışı silahlı örgüt de olabilir, silahlı eylemler de olabilir, avukatlar o örgüte üye olmakla, o örgütler adına eylemlerde bulunmakla suçlanan müvekkilleri gibi suçlanıyorlar.

Avukatlara vurulan kelepçe, onların gözaltına alınması, tutuklanması, insan hakları savunucularına vurulan kelepçedir. İnsan haklarına, insan hak ve özgürlüklerine vurulan kelepçe… Bu kelepçe sadece direkt muhatap olan avukatlara vurulmuyor. Bütün bir topluma vuruluyor.

Avukatın susturulması, savunmanın, itiraz ve hak talebinin susturulmasıdır.

Kelepçelere sığmaz Avukat Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtik.

Tüm avukatlara özgürlük, tüm hak savunucularına özgürlük…