İntihar değil cinayet
Enes Kara
Bugün günlerden intihar. Mutsuz insanlar ülkesi neresi demeye cesaretimiz var mı? Bir genç, tıp fakültesi 2. sınıf öğrencisi daha yaşamına son verdi: Enes Kara.
Bir anda olmadı üstelik. Önce bir çığlık attı, duyan olmadı. Yayımladığı videoda “cemaat yurdundaki baskılar ve gelecek kaygısını” anlatıyordu. Tam da hekim meslek örgütü TTB’nin ‘Hekimler arasında tükenmişlik durumu ve ilişkili faktörler raporu’nu web sayfasında yayımladığı gün, durumu yaşamı pahasına özetledi.
Hekimler, sağlıkçılar, gençler bu coğrafyanın yakın/uzak tarihinde hiç olmadığı kadar intihar ediyorlar. Genç hekimler tarihte görülmemiş oranda ülkeyi terk ediyorlar. Bu zamanda ve bu koşullarda ya hayattan ya coğrafyadan göç eyliyorlar. Neden diye sormayacağım, hepimiz biliyoruz.
Tükenmişlik duygusu, umutsuzluk: Sosyal, siyasal olarak sorumlularını daha ne kadar örtebilir giderek yozlaşan bu sistem?
Anayasasızlığın kural kılındığı, gençliğin işsizliğe, çocukların sınavlara hapsedildiği, seçilmiş milletvekillerinin tutuklandığı, yüze yakın seçilmiş belediye başkanlığına kayyum atanıp, atanmışlığın kural haline getirildiği, KHK ile soruşturma dahi açmadan binlerce çalışanın işten atıldığı, adalet mekanizmasında keyfiyetin öne çıktığı, kural tanımaz işten çıkarmaların yaşandığı, ekonomik krizin derinleştirildiği, öğrencilerin barınma hakkına ulaşamadığı günlerde, yıllarda insan olarak yaşamlarımızla sınanıyoruz her birimiz.
Kamusal alanda “kuralsızlık, öngörülemezlik, bitmeyen belirsizlik, toplumsal çöküş” artan intihar oranlarının başat nedeni olarak nicedir psikiyatri camiasınca medyada da dillendirilmekte.
Daha birkaç ay önceydi. Üniversite öğrencileri ne yurt ne ev bulabiliyordu. Barınamıyoruz dediklerinde çözüm üretmek yerine yaka paça gözaltına alınanlar oldu, Ankara’ya sokulmadılar. Ve bugün ‘Barınamıyoruz Hareketi’ Twitter hesabından Enes’in intiharı sonrası haklı olarak “Bizi tarikat yurtlarına mahkum ettiniz, bizi öldürüyorsunuz, yeter!” demekte.
Önlenebilir her ölüm cinayettir. Enes’in intiharı önlenebilir bir ölümdü. Buna intihar demek sorumluluktan kaçmaktır. Bu bir cinayettir. Aynen iş cinayetlerinde olduğu gibi. Orada da sorumluluktan kaçmak için iş kazası denmiyor muydu? Madem bu cinayet sorumluları topluma ve hukuka karşı hesap vermelidir.
TTB- TÖK’nin (TTB Tıp Öğrenci Kolu) bugün sosyal medyada yayılan açıklaması yürek burkuyor: “İntiharın sorumlusu, bizlere baskıdan, mobbingden, gelecek kaygısından, yoksulluktan, güvencesiz ve kölece çalışma koşullarından başka verecek bir şeyi kalmayan bu düzendir.”
Tıp öğrencileri diyorlar ki “Artık bizler geleceksizleştirilmek istemiyoruz, ölmek istemiyoruz, yaşamak ve yaşatmak istiyoruz.”
İntihar bireysel bir tercih değil önemli bir halk sağlığı sorunudur. Aynen sağlığın bireysel bir çıktı olmayıp sosyal ve siyasal iyilik halinin ayrılmaz bir parçası olması gibi.
İntihar psikolojik, sosyal ve kültürel risk faktörleri ile beslenir. Enes’in ölümünde tüm bunları açık bir şekilde kamusal alanda daha net tartışmalı, çözümler üretebilmeliyiz. Bu çocuklar, bu gençler, bu ülke, bu yaşam bizim...
Sağlıcakla kalın.
- Barış kokusu: Ege denizi 09 Aralık 2024 04:53
- İnsandan inşaata demir eksikliği 02 Aralık 2024 04:48
- Bir davayı seyretmek: Başka bir sağlık sistemi mümkün 25 Kasım 2024 04:43
- Kırmızı kurdele: AIDS ve çocuk 18 Kasım 2024 04:04
- Hekim grevleri tüm dünyada tarihsel bir eşikte 11 Kasım 2024 04:50
- Özelleştirme yolunda aile hekimliği ya da sağlık hakkımız 04 Kasım 2024 04:11
- 2025 ya da sağlık: Yeni sağlık bütçesinin ipuçları 28 Ekim 2024 04:35
- Sağlıkta kayıp kuşak: 0-23 yaş arası ve AKP'li yıllar 21 Ekim 2024 04:53
- Hangi antidepresan bize eşitlik, özgürlük, adalet getirebilir ki! 14 Ekim 2024 04:00
- Koruyucu sağlık hizmetleri: Önlenebilir her ölüm cinayettir 07 Ekim 2024 04:55
- Koku ve hafıza 30 Eylül 2024 04:26
- Yapay zeka insan haklarından neden korkar? (1) 23 Eylül 2024 04:29