Sinemada şans ve şanssızlık (2)
"Arabesk" filminden bir sahne
Geçen hafta kaldığımız yerden devam edelim:
Yaşanan her şey şans ve kadere bağlıdır. İyi de kötü de Allah’tandır, alın yazısıdır, kaderdir. Allah’ın sevgili kulu olmak için boyun eğer, itaat eder isteneni yaparsanız şansınız, şanssızlığınız değişir, mutlu sona kavuşursunuz. Yeşilçam melodramlarında kaderine boyun eğen aciz”, sürekli merhamet dileyen, sık sık ibadet eden, dua eden ve Tanrı’ya yalvararak çözüm dileyen insanları görürüz.
Şansınızı, kaderinizi, alın yazınızı değiştirmek için Sadece Allah’a itaat-ibadet etmek de yetmez, evde ailenin reisine, okulda öğretmene, işte, memuriyette, askerde vb. üstünüze de itaat edecek halinize şükredeceksiniz.
“Bu bağlamda Türkiye’deki birey de modernleşmenin trajedisi ile baş edebilmek için Yeşilçam melodramlarına sığınmaktadır. Bülent Oran’ın ifadesiyle seyircinin hem kendini bulduğu hem kendini unuttuğu bir sığınak olan melodram, Yeşilçam sinemasının kimliği haline gelmiştir. Otuz yıldan uzun bir süre Türkiye’nin sineması, melodramatik niteliklerin egemenliğinde işleyen bir sinema olmuştur.
Yeşilçam dönemi olarak tanımlayabileceğimiz 1948 ve 1979 tarih aralığında üretilen ve adında kader geçen filmler listelenmiş, melodram olarak nitelenen örnekler belirlenmiştir. Bunlar arasından kader temasını içeren ve türün tipik özelliklerini taşıyan filmler seçilmiştir. 1948-1979 aralığında adında kader geçen 61 adet filme ulaşılmıştır. Bunlardan melodram olarak nitelenenlerin sayıları: 1953-60 yılları arasında 6, 1960-1969 yılları arasında 14, 1970-1979 yılları arasında 15 tanedir. (Türk Sinema Araştırmaları, 2021)” (1)
FİLMLERDEN ÖRNEKLEMELER
Bu açıklamaları örnekleyen birkaç filmle sürdürelim yazıyı. Yararlandığım ve alıntılar yaptığım Akademisyen Tülay Çelik, Sosyal Bilimler dergisinde yer alan “Yeşilçam Sinemasında Kökensel Bir Nitelik Olarak Kader Teması: Modernleşme Kaygılarından Melodramın Şefkatli Kollarına” başlıklı yazısında örneklediği filmlerden Hülya Koçyiğit, Yusuf Sezgin’in oynadığı Kaderde Birleşenler (1966) filmiyle ilgili şunları yazar:
“Filmin dünyası, iyi-kötü arasında kurulmuş olan çatışmaya dayanır. Nuran, Yusuf, teyze ve küçük kız, iyi karakterler; boyacının annesi ve patron tamamen kötü karakterlerdir. Kötü karakterlerin iyilere kurdukları tuzaklar filmin gidişatını belirler gibi gözükür. Açgözlü, para hırsı içindeki sonradan görme müteahhit patron hem teyzenin ölümüne neden olur hem de Nuran’a tecavüz etmeye çalışır. Ayrıca kötü malzemelerle inşaat yapmasına müsaade etmeyen ahlaklı ve yardımsever babayla çatışır. Filmde kötülüklerin sebebinin her zaman aynı kişi olması aslında ironik bir göstergedir. Melodramlarda derinliği olmayan karakterler, kalıp tipler olarak sunulur. Anlatı açısından kötülüğü temsil etmeleri yeterlidir.
Nuran, başına ne gelirse gelsin uyum sağlar. Teyzenin üst sınıftan alt sınıfa geçişi, Yusuf’un alt sınıftan üst sınıfa geçişi ya da Nuran’ın film boyunca önce üst sınıfa, sonra alt sınıfa sonra tekrar üst sınıfa geçmesi şans ve şanssızlık temaları aracılığıyla kurgulanır.” (a.g.y.)
Bir başka örnek Berkant, Hülya Darcan’ın yer aldığı “Kaderin Ağları” (1970) Bir gazinoda şarkıcı olarak çalışan Murat’ın, anlayışlı bir karısı ve bir erkek çocuğu vardır. Bir gece ücretini istemek için patronunun evine gider. Murat’ın ücretini vermeyen patron o gece öldürülür. Patronun karısı ve hizmetçisinin yalancı tanıklıkları nedeniyle cinayet, Murat’ın üstüne kalır. On sekiz yıl ceza alan Murat hapishanedeyken oğluna araba çarpar. Çocuğun gözleri kör olur. Gözlerinin tekrar görebilmesi için altı bin lira gereklidir. Selma para kazanabilmek için genelevde çalışmaya başlar. Fakat genelev patroniçesinin imzalattığı senetler nedeniyle büyük bir borcun altına girer. Artık namuslu bir kadın olmadığını düşündüğü için tüm bunlardan -kaza da dahil- haberi olmayan Murat’a kendini ölmüş olarak gösterir. Bütün bu yaşananlar filmde kader olarak verilir.
“Çocuk: ‘Neden böyle oldu anne?’ diye sorduğunda Kadın: ‘Allah baba böyle istedi.’ diyerek yanıt verir. Çocuğun ‘Hani o hep iyilik yapardı’ diye sorması üzerine, kadının verdiği cevap yine kadere teslim oluşun tek çıkar yol olduğunu hatırlatır: ‘Böylesi daha hayırlıymış demek ki yavrum. Başa gelenler Allah’ın takdiridir. İnsanlar bunları değiştiremez sadece onları yaşarlar.”
Bütün bunlar onların şanssızlığı, kaderidir. Şans-şanssızlık (bahtsızlık) kadere bağlı olarak Türkiye sinemasında, Yeşilçam melodramlarında sıklıkla işlenir.
ARABESK
Yönetmen Ertem Eğilmez, Gani Müjde’nin senaryosuyla 1989’da yönettiği bir Yeşilçam parodisi olan “Arabesk” filmiyle, melodramları tiye alan Yeşilçam klişeleriyle doğal bir gülmece oluşturan, bir yanıyla “dalga geçen”, eğlenen unutulmaz bir filme imza atar. Filmde Yeşilçam sinemasında çokça işlenen şans, şanssızlık, kader temaları mizahi göndermelerle ele alınır.
PARDON
Mert Baykal’ın Ferhan Şensoy senaryosuyla 2005’de yönettiği film şans ve şanssızlığın “kaliteli mizah”la ele alındığı başarılı bir filmdir. Başlıca rollerinde Ferhan Şensoy, Rasim Öztekin, Ali Çatalbaş, Erol Günaydın, Bülent Kayabaş, Zeki Alasya gibi önemli oyuncuların yer aldığı filmde İbrahim üniforma fobisi nedeniyle nerede bir resmi kıyafet görse hemen oradan kaçar olmuştur. Sadece masum bir korku gibi gözüken bu fobisi yüzünden sevdiği arkadaşları ve kendisinin başına gelmeyen kalmaz. Arkadaşlarıyla beraber kendini mahkeme salonlarından, hapishaneye kadar uzanan bir yolculukta bulur. Şanssızlık bir türlü yakalarını bırakmaz….
AŞK TESADÜFLERİ SEVER
Yönetmenliğini Ömer Faruk Sorak’ın yaptığı “Aşk Tesadüfleri Sever” çocuklukları ve gençliklerinde yolları Ankara’da kesişen, 2010 yılında da İstanbul’da şans eseri tekrar karşılaşan Özgür ve Deniz’in, kendilerini engellerle dolu bir aşk macerası içinde buldukları hayatlarının anlatıldığı filmin başlıca oyuncuları, Mehmet Günsür, Belçim Bilgin, Altan Erkekli Ayda Aksel…
(1) Tülay Çelik, Yeşilçam Sinemasında Kökensel Bir Nitelik Olarak Kader Teması: Modernleşme Kaygılarından Melodramın Şefkatli Kollarına. Sosyal Bilimler dergisi, cilt 6 sayı 1 | yaz 2021
- Düşen yapraklar (1) 27 Mart 2024 04:15
- Nihat Ziyalan: Yılmaz Güney’in kan kardeşi, filmlerin kötü, gönlümüzün ve edebiyatın iyi insanı (2) 13 Mart 2024 04:20
- Nihat Ziyalan: Yılmaz Güney’in kan kardeşi, filmlerin kötü, gönlümüzün ve edebiyatın iyi insanı (1) 06 Mart 2024 04:15
- Bilal İnci: Zalim, gaddar, acımasız kötü adam 28 Şubat 2024 04:20
- Geleneksel Türk tiyatrosunun son temsilcisi: İsmail Dümbüllü 21 Şubat 2024 04:00
- Atatürk, ‘Ben Bir İnkılap Çocuğuyum’ filmi ve Münir Hayri Egeli (3) 14 Şubat 2024 04:15
- Atatürk, “Ben Bir İnkılap Çocuğuyum” filmi ve Münir Hayri Egeli (2) 09 Şubat 2024 04:20
- Atatürk, ‘Ben Bir İnkılap Çocuğuyum’ filmi ve Münir Hayri Egeli (1) 04 Şubat 2024 04:35
- Jönlükten kötü adamlığa bir sinema sevdalısı: Hüseyin Peyda 28 Ocak 2024 04:33
- Şerafettin Kaya: Ben İyi Biri Olmadan Önce 21 Ocak 2024 05:10
- Yeşilçam’ın Çınarları (6): Vedat Örfi Bengü: ‘Mısır’da sinemayı kuran Türk’ 14 Ocak 2024 04:43
- Yeşilçam’ın Çınarları (4): Aziz Basmacı, Vahi Öz 07 Ocak 2024 04:04