Kazakistan’da yok sayılan; halkın isyan hakkı!
Fotoğraf: AA
‘Yeni yıl’a gerçekten de yeni bir haberle girdik. Hayır, yılbaşı gecesi yapılan fahiş zamlardan bahsetmiyoruz. Yeni sayılmaz çünkü o. Alışkanlık yapsın diye olacak, gün aşırı dozlarda yazılmış reçetelerdeki gibi, hayatımızın rutini zamlar... Yeni haber Kazakistan’dan geldi. Orada da yeni yıla LPG’ye yapılan zamla girilmişti de ortalık karıştı. LPG zamlarını protesto için başlayan gösteriler siyasal iktidara karşı bir isyana dönüştü. 30 yıllık despotik iktidar neye uğradığını şaşırdı. ‘Dış güçlerin işi’ diye kara propagandaya sarıldı ama dış güçlerden yardım istedi. Rusya özel kuvvetler gönderdi. Sıkıyönetim ilan edildi. Yüzlerce insan öldürüldü. Binlercesi tutuklandı. Zorla, şiddetle bastırıldı halkın isyanı.
Kazakistan’da gerçekte neler olup bittiğini öğrenmek (konuya dair içerden ve ama iktidar dışı kaynaktan bir özet için) de herkes için pek mümkün olamadı tabi ki. Kazak halkının isyanı karşısında şaşıran sadece Nazarbayev diktası değildi çünkü. Dünyanın neredeyse bütün egemenleri halkın isyanı karşısında saf tuttu sonuçta. Sınırlı sayıdaki bağımsız haber kaynağı dışında Kazakistan haberleri Kazakistan’ın resmi devlet enformasyonundan ibaret kaldı. Nazarbayev/Tokayev iktidarının kara propagandasının ana argümanları (dış güçler-teröristler) esas alındı. Gerisini herkes kendisine göre süsledi! Neler dendi neler. Asker gönderen Rusya’da “Batı destekli ‘Turuncu’ hareket” de denildi, ‘IŞİD parmağı’ da... Zan altında bırakılan(!) ‘Batı’dan ise “Rusya’nın müdahalesine zemin sunan bir hareket” imaları yapıldı çokça. ‘Dış güç’ vurguları ihmal edilmedi ve ama istisnasız bütün ‘dış güçler’ (Amerika, Avrupa, Rusya, Çin, vs.) Kazakistan rejiminin yanında yer aldılar.
Türkiye’deki yansıması ise tahmin edilemez değildi tabi. İktidar ve mahiyetindeki medya için zaten hazırdı şablonlar: Dış güçler, teröristler, darbe, vs... “15 Temmuz denemesi” dediler, “FETÖ okullarından mezun Kazaklar”dan bahsettiler, “Türkiye’nin Kazakistan’da artan etkisine karşı bir komplo” diyerek üfürüp uçtular... Arada PKK’yi de yazdılar mı acaba, bilemiyoruz.
Sadece iktidar değil, bütün bir düzen muhalefeti de aynı refleksle yaklaştı Kazakistan halk isyanına. Bazı muhalif kanallarda “Soros’çu eğitimden geçmiş gençlere, foncu vakıflara” bağlandı iş. Çatışma ve yanan bina görüntülerinden hareketle, hareketin saptırıldığına, ‘masum ve sivil’ olmaktan çıktığına kanaat getirildi!
Nihayet, iktidarıyla muhalefetiyle bütün partiler, hep birlikte Kazakistan’ın Ankara Büyükelçisiyle görüşüp, “20 bin terörist geldi, karıştırdı ülkeyi...” yalanını bir de ondan dinleyip ortak açıklama yaptılar ve son noktayı koydular. ‘Yenikapı Ruhu’ sonrası şimdi de ‘Nur Sultan Ruhu’yla bütünleşilmiş, tek ses-tek nefes olunmuştu: Kazakistan’da da olsa Patagonya’da da olsa halkın isyanına geçit yok!
***
Evet, öyle bir halk profili isteniyor ki uslu çocuklar gibi haddini bilsin hep. Rica etsin, mırıldansın, en fazla biraz yürüsün de ‘tamam hadi evinize’ denildiğinde çekilsin, sandığı, seçimi beklesin... Tokayev sıkıyönetim ilan etmiş, vur emri vermiş, yüzlerce insan öldürülmüş, bu vandalizm olmuyor da, efendim, zam protestosu için yürüyüp valilik binasını işgal etmek vandalizmmiş, provokasyonmuş! Kitle hareketinin diyalektiği, iç örgüsü böyleymiş, en son damla bütün birikimi, ana fayları harekete geçirirmiş, ne gam!
Yok, Nazarbayev’in heykelleri neden yıkılmış? Ya ne yapacaklardı! Protesto haklarını kullanıyorken kurşunlanan insanlardan çelenk koymalarını mı bekliyordunuz? Ki onu da yaptılar yıllarca. Bir hayrını görememişler demek.
Vay efendim devlet binalarına saldırmışlar. Sana ne?! Kazak rejiminin yediemini misin sen?! Halkı o noktaya getiren birikim ve süreci anlamak gerek miyor mu öncelikle? Dert başka ama. Halkı bir siyasal dinamik olmaktan çıkarma refleksi bu. Sovyet sisteminin çöküşü sonrası giderek hegemonik duruma gelen bir tarih, siyaset ve gündem okumasının yansıması... Şunun işi, bunun işi denilerek iç dinamik buharlaştırılıyor. Harekete geçmiş halk, ‘dış güçlerin piyonu’ olarak mimleniyor. Bu, siyaset denkleminde seçimler dışında halkın rolünün sıfırlanması oluyor. İsyan etmiş halkın aslında siyaset yaptığı gerçeği çarpıtılarak bambaşka algıların konusu yapılıyor.
***
Ülkede milyonlar ayağa kalkmış, dertleri var, bir şey söylüyorlar; ama birileri kim kazandı kim kaybetti sorularıyla iştigal ediyor: Rusya mı Batı mı Çin mi yoksa? Yorumlarda kendisi için isyan eden halk yok! Büyük güçlerin pazar rekabetinde bir piyon o!
Evet, artık siyasal okumalar böyle oluyor. Olup bitenin egemen güçler arasındaki denklemlerde nereye oturacağına yoğunlaşılıyor. Dış dinamikler esas alınıyor. Hem de komplocu yaklaşımlarla. Ayaklanmalarda çok daha böyle oluyor. Halkı odak alıp ona yoğunlaşan, isyan eden halkı merkezine alan okumalar tasvip edilmiyor. Siyaset halkın işi değil çünkü! Kazakistan isyanının en temel nedeninin halkın, emekçi ve yoksulların ekonomik talepleri, demokrasi ve özgürlük isteği olduğu gerçeği de bu yüzden görülmüyor. Sonucu şöyle bağlıyorlar: Olup biten bir iktidar dalaşıdır sadece. Halk da masum bir talepten sonra provokasyona getirilmiş, bu dalaşta malzeme olarak kullanılmıştır! Açık söyleyelim, tam da halk düşmanı bir yaklaşımdır bu. Halkı iktidar çekişmelerinde bir piyon olarak gören, gösteren, siyasal dinamik saymayan ve sonuçta isyan edip sokaklara çıktığı için onu töhmet’ altında bırakan, beş paralık değeri olmayan halk düşmanı bir yaklaşım!
Ne yani, dünyanın bütün ‘dış güçler’i her şeye maydanoz ve müdahil oluyor da halk “noluyor lan!” diyemez mi?
- 1 Mayıs, 10 Not 05 Mayıs 2024 04:46
- İstanbul seçimi, sazan sarmalı ve Zana’nın trajedisi! 29 Mart 2024 19:51
- Solun ayarını seçimler mi bozuyor, yoksa ayarlar bozuk mu zaten? 09 Temmuz 2023 04:40
- Sosyalistlerin muaf olma hali ya da kaybeden sadece "Burjuva muhalefeti" mi?! 25 Haziran 2023 01:55
- Yenilmek de direnerek olsun, teslim olarak değil! 21 Mayıs 2023 04:40
- 1 Mayıs notları ve 14 Mayıs imkânı 07 Mayıs 2023 02:19
- Tarihi seçimler ve solda sekterlik halleri 30 Nisan 2023 04:17
- ‘Ayşe Teyze’ler, Mahirler varken, seccade konsolidasyonu yeter mi? 09 Nisan 2023 04:56
- Ayhan Bilgen’in ‘yapıcı muhalifliği’ ve bir tür ‘itirafçılık’ hali! 02 Nisan 2023 04:48
- Şapkadan çıkan Erbakan ile ‘bize pusu kurdular’ diyen pusucu nereye koşuyor? 26 Mart 2023 04:40
- 20 Mart’a denk düşen ‘tesadüfler’ ve bir zorunluluk 22 Mart 2023 04:49
- Değişim enerjisi, kuyudaki Akşener ve ‘kazanacak aday’a ilişmek! 12 Mart 2023 10:16