17 Ocak 2022 04:00

Elmas-Terim el ele…

Fatih Terim

Fotoğraf: Ali Atmaca / AA

Paylaş

1 ay önce yazdığım yazı “Galatasaray, Süper Lig tarihindeki en büyük krizlerinden birini yaşıyor” diye başlıyordu. Fatih Terim’le yolların ayrıldığı 1 aylık süreçte bu kriz, “Süper Lig” boyutunu aştı. Şu anda sarı-kırmızılılar, Güneşspor ayrılığının damga vurduğu 1932-1949 ve 14 sezon lig şampiyonluğu kazanılamayan 1973-1987 süreçlerinden sonra 3. Fetret Devri’ne girme riskini yaşıyor. Elbette on yılların birikiminden bahsediyoruz ama problemlerin vardığı aşamanın iki sorumlusu var: Burak Elmas ve Fatih Terim.

Bugün görüyoruz ki hiçbir başkan adayı Terim’le çalışmak istemiyorken Elmas’ın Terim’i seçim kozu haline getirmesi onun içi boş ama ambalajı cilalı kampanyasının bir özetiymiş. Başkan adaylarının Terim’le çalışmak istememesinin basit bir nedeni vardı: “Fatih Terim yalnız çalışır.” Terim’in olduğu yerde Florya, onun imparatorluğudur. Seçilmiş yönetim kurulları buraya müdahale edemez. Projeniz mi var? Terim’in izin verdiği kadar. Öneriniz mi var? Hiç zahmet etmeyin! Başkan olarak yapabileceğiniz tek şey, Terim’i görevden almak. Sıkıyorsa!

Adaylar arasında Elmas bunu en iyi bilen kişiydi. Ama koltuk için o an gereken “proje” Terim’di. Ha bir de 25 milyon dolarlık yatırım yapılan ve fikir olarak belki de yönetimin tek doğrusu olan bir “proje” daha vardı. Elmas için de Terim için de bu “proje” mevcut başarısızlığın, tembelliğin, sallapati kurulan ekiplerin, sorumsuzluğun meşrulaştırıcısı olarak görüldü. Terim bu projeyle “Kariyerini riske attığını” iddia etti. Oysa gençleşme, transferi kâr aracına dönüştürme, altyapıya yatırım yapma sadece Galatasaray değil Türkiye’deki bütün kulüpler için olmazsa olmazdır. Terim’in son dönemi boyunca yapılan maaşı ve yaşı yüksek transferler mi “risk”, maliyetini şimdiden çıkaran gençlerin kadroya katılması mı? Altyapıdan gelen gençleri geliştirmemek, gelişenlerin durumundan bihaber olmak mı “risk”, onların yerine kadroyu transferlerle doldurmak mı? Demir yumrukla yönettiğiniz Florya’da yardımcı antrenör olarak size ve oyuncularınıza hiçbir şey katmayacak isimleri seçmek… Neyse bu bir “risk” bile değil, Fatih Terim klasiğiydi ve 6 ayda meyvesini “Çalışarak gelişemiyorsak değişerek gelişiriz” vecizesiyle verdi.

UEFA Avrupa Ligi’ndeki başarı, Galatasaray’ın ligde tekrar edemeyeceği bir futbol tarzının neticesiyle elde edilmişti. İçeride Giresun’un büyüklere yaptığını, Galatasaray Marsilya’ya, Lazio’ya yapmıştı ama bunun ligde bir karşılığı yoktu. Galatasaray’ın uzun vadeli projesinin temeli olacak bir oyun sistemi, felsefesi inşa edilmiyordu. Kadrodaki yerlerini her an kaybetme endişesine bürünen oyuncular öz güvenlerini yitiriyor, genç transferler gelişmiyordu. Terim sahadaki sorunların varlığını kabul etmiyor, hakem hatalarına, oyuncuların bireysel yetersizliklerine sığınıyordu.

Yardımcı antrenör aradığı iddia edilen Elmas, Terim’in böylesi bir şeyi kabul etmeyeceğini biliyordu. Ancak yola Terim’le devam etmeyeceklerini söyleyecek cesarete sahip değildi. Bazı personel değişiklikleriyle, Terim’in duyacağını bile bile yapılan görüşmelerle Terim’in istifasının beklendiği mesajı verildi. Terim ise hamlesini bu görüşmeleri medyaya sızdırarak ve yönetimde kendisini hedef alan “zayıf halka”ları yakın olduğu muhabirlere hedef göstererek yaptı. Terim, artık teknik direktörlükte olmasa da siyasette ne kadar mahir olduğunu gösteren sert bir strateji izledi. Bu strateji şimdilik Işıtan Gün, Selim Sefada gibi kimi figürleri rezil rüsva ederken Elmas’ın yönetim zafiyetini de afişe etti. Gelinen aşamada Galatasaray taraftarı bölündü. Elmas inandırıcılığını ve yönetme kabiliyetini yitirdi. Florya’daki zaten sıkıntılı yapı darmadağın oldu. Kulüp, oyuncularına maaş bile ödeyemiyor. Bu şartlarda sağlıklı iş yapmasına imkan olmayan yeni teknik heyetin saha içinden çok sezon sonu alacağı tazminata odaklanması sürpriz olmaz. Dahiyane bir planlamanın ürünü olarak kalecisiz kalan takımın küme düşmesi, ilk dördü zorlamasından daha yüksek ihtimal.

Bu karanlık tabloda kavganın tarafları birbirini suçluyor. Oysa sarı-kırmızılılar tarihinin üçüncü Fetret Devri’ne doğru ilerlerken Elmas’ın da Terim’in de buna yaptığı katkıyı görmezden gelmek harcadıkları emeğe haksızlık olur. Umarız sisteme değil bireye, altyapıya değil transfere, kurumsallığa değil şapkadan tavşan çıkarmaya bel bağlayan camia yaşananlardan gereken dersi çıkarabilir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa