EMEP Bildirgesi: Bağımsız, demokratik bir ülke ve insanca yaşam için…

EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, açıkladığı “Ülkemizin ve halkımızın içine itildiği yıkımdan çıkış için ilk elden atılması gereken adımlar” doğrultusunda Türkiye işçi sınıfını ve emekçi halkı güçlerini birleştirmeye ve mücadeleye çağırdı.

Akdeniz, önce, “Biz sosyalist bir partiyiz” dedi ve “İşçilerin, emekçilerin yaşam ve çalışma koşullarında köklü ve kalıcı bir iyileşmenin sağlanması, ülkenin tüm kaynaklarının halkın yararına kullanılması, memleketin yeni yıkımlar ve felaketlere sürüklenmemesi[nin] .. temel koşulları ..halkın tam egemenliğinin sağlanması ve halk iktidarının kurulması, bağımlılık ilişkilerinin sona erdirilmesi, emperyalist ve iş birlikçi tekellerin egemenliğinin yıkılması ve yeni bir toplumsal düzenin inşa edilmesidir” vurgusuyla EMEP asgari programına atıfta bulundu. Ancak asıl olarak, bugün halkı birleştirip mücadelesinin ilerlemesine zemin olacak “İlk elden atılması gereken adımları” sıraladı.

Akdeniz işçi sınıfı ve emekçi halka birlik ve mücadele çağrısı yapmakla yetinmedi. Halkın mücadele birliğinin sağlanmasını kolaylaştırmak üzere “Bütün emek ve demokrasi güçlerini, Cumhur İttifakını yıkacak, Millet İttifakı karşısında sömürülen ve ezilen halk kitlelerinin haklarını kararlıkla savunacak gerçek bir halk ittifakı seçeneğini oluşturmak üzere birlikte hareket etmeye çağırdı. Bu, yalnızca bir “seçim ittifakı” çağrısı değildi. Elbette seçimin de bir parçası olacağı önümüzdeki süreçte “İşçi ve emekçilerin ekonomik ve politik hakları elde etmek için birleşme, dayanışma ve mücadele”sinin ilerletilmesi için bir birlik çağrısı yapmaktaydı EMEP. Şüphesiz “Atılması gereken adımlar” bir dayatma değil.

Mehveş Evin arkadaşımız tarafından iki kez aynı soru soruldu. Özellikle açılmasını istiyor olmalıydı. EMEP, Yürütmenin yargıya müdahalesi son bulmalı, yargı her düzeyde bağımsız olmalıdır. Ülke ve bölge düzeyindeki yargı organları ve yargıçlar halk tarafından seçilmelidir. Yargı sistemi halkın bilgi ve denetimine açık olmalı ve halka yargıçları görevden alma hakkı tanınmalıdır” diyor. Soru, bazı bölgelerde AKP-MHP etkinliği olduğu belirtilerek, oralarda bu eğilimde yargıçların seçileceği ihtimali üzerinde durularak, sorulmaktaydı.

İyi soru kuşkusuz ve iki burjuva ittifakla oluşma sürecindeki halk ittifakının devlete bakış farkını belirten içeriğiyle de önemli.

Her şeyden önce, tüm burjuva devletlerde devlet işlerini yürüten tüm bürokratlar gibi, yargıçlar da atanıyor. Yani, seçilenler değil atanmışlar yönetiyor. Halk, kaderini tekellerin kaderiyle birleştiren ve daima tekellerin çıkarına kararlar alan bürokratları seçmeyeceği, ama tekellerin onlara ihtiyacı olduğu için ancak atanarak yönetici olabiliyorlar.

Tek adam yönetimi altında bugünkü durum ne? AKP-MHP bloku yargıçlar dahil tüm bürokrasiye yandaşlarını atıyor. Yarın etkili oldukları bölgelerde atamayacaklar, bugün zaten atıyorlar. Bugünden kötüsü olanaksız.

Millet İttifakı atamayla devlet yönetmeye karşı değil. Onlar da atama yapacak. Karşı çıktıkları, “liyakatsiz” atamalar. Eğilimine bakmadan, işinin ehli, yani halkı “iyi” yönetecek bürokrat atayacaklarını söylüyorlar. Ama halkı atadıklarıyla yönetecekler.

Halk iktidarı ise, halkın yönetilmemesi ama yönetmesi, en üstün iradenin “Atamaları yapanlar” değil, bizzat halk olması demek. Her şeye halk karar verecek. Ne atama ne de bürokrasi olacak. Bir çırpıda bütün bürokrasiyi kaldırmak olanaksız, ama bu yola girilecek. Öyleyse burjuva atama ilkesinin yerini demokratik seçim ilkesi almalı.

Burjuvaların seçimden anladığı, sadece 4-5 yılda bir ortaya sandık konarak, halktan olmayan ama tepesinde boza pişiren bürokratları atayıp devlet olanaklarını halk aleyhine kullanacak olanların belirlenmesi. Allem kulem bir kez halkın oyunu alan, 5 sene istediğini atayıp her şeye karar veriyor.

Hayır! Demokrasi halkın egemenliğidir deniyorsa, yargıçlar dahil, herkes seçilmeli. Halk yarın AKP’li bir yargıcı seçecekse, henüz kendisini kandırabilen bir burjuva mihrakın peşinden gidiyor ve kendi çıkarlarını savunup uygulamak üzere iktidar olamamış, iktidar mücadelesi sürüyor demektir.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et