23 Ocak 2022

Göçer Dünya Yavana: Dünya olmuş göçer dünya!

Engin Günay'ın Göçer Dünya kitabının kapağı

Göç sorunu bugün yaşadığımız dünyanın en büyük, en öncelikli sorununa dönüştü. Daha 22 Aralık 2021'de Libya açıklarında iki teknenin batması sonucu 163 mülteci hayatını kaybetti. Akdeniz’de batan teknelerde boğularak hayatını kaybeden mültecilerin sayısı yılbaşından bu yana 1508’e çıktı.” Yine aynı gün, Yunanistan sahil güvenliği, Bolukendire Adası’nın güneyinde mültecilerin bulunduğu teknenin battığını, 12 kişinin kurtarıldığını, onlarca kişinin kayıp olduğunu açıkladı. Ocak ayının başında da (02 Ocak 2022) iki çocuğuyla İran’dan Türkiye’ye geçmeye çalışan Afgan mülteci kadının donarak öldüğü haberi yer aldı medyada.

Dünyanın gözü ve sessizliği önünde yaşanan bu acılar ilk değildi, ne yazık ki son da olmayacak. Kıyıya cansız bedeni vuran Aylan bebek ve başka bebekler, çocuklar, oyuncaklar hepimizin belleğinde…

Engin Günay geçtiğimiz aylarda yayımlanan son kitabı “Göçer Dünya-Yavana” romanında göçgöçerlik sorununu yaşanmışlıklara, tanıklıklara, gözlemlerine dayanarak roman formatında ele alıyor.

“Engin Günay, Göçer Dünya-Yavana adlı üçüncü romanında kapitalizmle birlikte insanlığın gündemine giren ve gelecekte de giderek artacak olan yeni göç dalgaları üzerinden distopik bir dünyayı kurguluyor. Çağın en büyük trajedilerinden biri olan göç sorununa ekolojik boyutunu da katarak, Avrupa’nın hümanizma iddiasından vazgeçen yaklaşımını da mercek altına alıyor. Göçer Dünya, yaşadığımız distopyanın adeta uydu görüntülerini çekiyor atmosferden ancak içinde güçlü bir ütopyayı da barındırıyor. İnsanlık, Afrika’dan, Akdeniz ve Ege üzerinden Avrupa’ya ulaşan göç rotalarıyla medeniyet yerine ölümün kıyılarına sürüklenirken, bu “göçer dünya” Engin Günay’ın güçlü karakterleri ve kurgusuyla son yılların en etkileyici romanlarından birine dönüşüyor.” (Arka Kapaktan)

Engin Günay son kitabı “Göçer Dünya”nın girişine ithaf olarak şu notu düşmüş: “Adada karşıma çıkarak bu romanın yazılmasına esin kaynağı olan ama onu hiçbir zaman okuma imkanına sahip olamayacak Yavana ile diğer tüm isimsizlere ve onlara yardımcı olmak için canını dişine takarak çalışan sınır tanımayan gönüllülere adanmıştır.”

Engin Günay 1956 İstanbul doğumluydu. Uzun süre Alan ve Belge yayınlarında çalışan Engin Günay, “Türkiye Sorunları” ve “Demokrat” dergilerinin sorumlu yazı İşleri müdürlüğünü üstlendi. Hakkında açılan basın davalarından dolayı 1993 yılında yurt dışına çıkmak zorunda kaldı ve İsviçre’ye Zürih’e yerleşti. Zürih’te sosyal danışmanlık öğrenimi gördü, sosyal hizmetlerin çeşitli alanlarında çalıştı. Özellikle göçmenler ve göçmen gençliğin sorunları üzerine yoğunlaştı.

YAZARLIK SERÜVENİ

Daha önce “Kartalimeni” adlı kitabı üzerine yazdığım yazıda şöyle demiştim “Engin Günay ilk kitabı ‘Sürgün’ün Seyir Defteri. ‘Göçmenliğin Halleri’ alt başlığıyla şubat 2012 yılında Belge Yayınları’ndan çıkan anı-anlatı diyebileceğim ilk kitabıyla devamını getirecek, bize yeni kitaplar hediye edecek iyi bir yazarın müjdesini veriyordu. Devamı geldi de. Günay’ın 2014 kasımında yayımlanan romanı Parkta Gölgeler’i (Belge Yayınları) duyunca hemen aldım ve bir solukta okudum. Yanılmamıştım, gerçekten de çok iyi bir yazar, çok başarılı bir kitap vardı karşımızda. Filmi de yapılabilecek sinemasal, ince çalışılmış bir romandı.”

Ardından 2017 yılında, NotaBene Yayınları’ndan “Kartalimeni-Bir Balıkçı Köyüne Dair Hikâyat” adlı kitabı yayımlandı. Engin Günay “Kartalimeni”de benim de yakından tanıklık ettiğim bir dönemi, o döneme ait anıları, gözlemlerini, bilgilerini fantastik ögeler de katarak kurguladığı romanına aktarıyor. Roman boyunca anlatıcı-yazar roman kahramanı anılarının izini sürüyordu. Tabii o günleri yaşamış olan okurlar, biz Kartallılar da… Kartalimeni’ye yansıyan anılar, anımsamalar arasında o yıllarda yaşanan toplumsal olaylardan işçilerin büyük ayaklanması 15-16 Haziran direnişi de kanlı 1977 1 Mayıs’ı da Cevizli Tekel işçilerinin direnişleri de Maltepe’de bir evde kuşatılan, evin kızı Sibel’i rehin almak zorunda kalan Mahir Çayan ve Hüseyin Cevahir’in direnişi de yer alıyordu.

Kartalimeni’ye bir dönemi, birçok yaşanmışlığı, anıyı sığdırmayı başaran Engin Günay kendi geçmişiyle, ülkenin bir dönemiyle, yaşanmışlıklarla da yüzleşiyordu. Bir kısmına benim de tanıklık ettiğim yaşanmışlıklardan, anılardan yola çıkarak oluşturduğu kurgu anlatıyla yarattığı romanda, Kartalimeni’de yaşananları, yaşayanları ölümsüz kılmayı başarıyordu.

Engin Günay’ın çok başarılı, iyi bir yazar olduğunu, bir betimleme ustası olduğunu söylemeliyim. “Parkta Gölgeler”, “Kartalimeni” romanlarında olduğu “Göçer Dünya-Yavana” romanında bunu bir kez daha gösteriyor. 

Betimleyici anlatımı tanımlarken söylendiğiyazıldığı gibi “İnsanları, ortamı tanımlarken bütün ayrıntılarıyla sözcüklerle varlıkların ve durumların resmini yaparak yerlerin ve nesnelerin görüntülerini, zihninde canlandırmayı başarıyla gerçekleştiriyor.  

Betimlemelerinde roman karakterlerinin ilgi çekici özelliklerini, görsel özelliklerini fotoğraf çeker gibi görüntüye alarak aktarıyor...

GÖÇER DÜNYA

Engin Günay kısa bir aradan sonra bu kez “Göçer Dünya-Yavana” adlı üçüncü romanıyla ulaştı bizlere… Roman iki bölüm ve farklı alt başlıkları olan 4 kısımdan oluşuyor. Birinci bölümde 1. Kısım’ın başlığı “Ana Kara.”

Daha romanın başlarında yazarın kurguladığı distopik bir dünyanın içinde buluyorsunuz kendinizi. Distopyayla, ütopyanın birlikte yer aldığı romanda yazar ‘Sait Faik ustalığında ustaca yaptığı betimlemeler, benzetmeler, imgeler zenginliğiyle oluşturduğu kendine özgü akıcı diliyle yarattığı distopik dünyaya alıyor sizi.

1. Kısım’da roman kahramanının “Uygar Dünya”dan kopup bir süre “Arşipel” kıyılarında dolaştıktan sonra Malene sahillerinin yerleşimin daha az olduğu bir kumsalında karar kılıp yerleşmesiyle başlayan yolculuğuna, insan kaçakçılarının göçmenleri karşı kıyıya kaçırmalarını görmesiyle tanıştığı göç sorunuyla süren yolculuğuna tanıklık ediyoruz.

Yazarın burada ve sonraki sayfalarda söz ettiği “Uygar Dünya”nın, “Arşipel”in, “Malene Sahili”nin, Orta Dünya”nın, “Tampon Bölge”nin, “Birlik”in, “Birleşik Kıta”nın, “Transit Bölge”nin, “Neo Sultaniyet Diktası”, “Stanpolis”, “Megalopolis” vd. günümüzdeki karşılıklarını bulmak zor değil.

Not: Haftaya kaldığımız yerden sürdüreceğiz yazımızı

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüzsüzlük seferberliği

Yüzsüzlük seferberliği

“Vergide adalet” sözünü ağzından düşürmeyen Maliye Bakanı Şimşek’in başlattığı seferberlikten yine sermayeye kıyak çıktı. Bütçede sermayeden alınacak 2.2 trilyon TL vergi gelirinden vazgeçen iktidar, trilyonlarca liralık gelir elde eden 100 şirketin, 62.5 milyar liralık vergisini erteledi. Yüksek enflasyon nedeniyle Türkiye’nin en zenginleri listesinde yer alan patronların ödeyeceği vergi kuşa dönecek.

Borsa İstanbul’da işlem gören ve 2024 yılında 3.6 trilyon TL gelir elde eden 100 büyük şirketten 62.5 milyar TL tutarında vergi tahsil edilmedi.

Türkiye’nin en zengin 10 ismine ait sadece 8 şirketin toplam 18 milyar TL’lik vergi borcu ertelendi.

Çevre Bakanı Kurum’un Emlak Konut Genel Müdürlüğü döneminde özelleştirilen Emlak Konut’tan tahsil edilmesi gereken 6.9 milyar TL tutarında vergi alacağı ertelendi.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
MEB’in tarikatlardan sonra Ülkü Ocaklarıyla protokol imzalamasının ardından Ülkü Ocaklarının okullarda düzenlediği etkinliklerin propaganda ve eleman kazanmaya dönüştüğü iddiaları gündeme geldi

Evrensel'i Takip Et