24 Ocak 2022 04:30

Süper Lig: 3 başlık, 3 yorum

Fenerbahçe-Sivasspor maçı

Fotoğraf: AA

Paylaş

Haftanın notu: “Üç büyükler” 3.5 aydır Anadolu’da maç kazanamıyor

Anadolu’nun, -Anadolu jargonuyla konuşursak- “üç büyütülmüşler” için cehenneme dönmesi kuşkusuz bu sezonun hikayelerinden biri. Beşiktaş 18 Eylül, Fenerbahçe 26 Eylül, Galatasaray 3 Ekim’den beri Anadolu’da maç kazanamıyor. Sezon başından beri çıktıkları toplam 25 Anadolu deplasmanında 6 kez kazanıp 11 kez kaybeden bu kulüplerin sahip oldukları maddi-manevi ayrıcalıkları hesaba katınca başarısızlığın yükü daha da ağırlaşıyor. Abdullah Avcı, İlhan Palut, Vincenzo Montella, Ömer Erdoğan, Rıza Çalımbay, Hikmet Karaman, Erol Bulut, Bülent Korkmaz/Francesco Farioli, Nestor el Maestro… Anadolu’nun edindiği yenilmezlik payesinde imzası olan hocalar, bu maçların çoğunda rakip teknik heyeti mat ederek başarıya ulaştı. (Hakan Keleş’in İstanbul deplasmanlarındaki şovlarını da unutmuyoruz.) Bu da Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın aylardır yaşadığı, personel değişikliklerine rağmen çözemediği teknik heyet zafiyetinin ve bunun temel sorumlusu olarak “yönetim krizi”nin açık bir ifadesi.

Haftanın ezberi: Galatasaray küme düşmez

Galatasaray, yönetimin koyduğu primlere rağmen kazanamadıkça ve küme düşme hattına doğru battıkça kulübü takip eden muhabir ve yorumcular tarafından böyle bir ön kabul dile getirilmeye başlandı. İddiaya göre sahaya Galatasaray’ın formasını koysan sarı-kırmızılılar bir şekilde maçları kazanacak. Bununla kasıt “büyük kulübün yıldızlarıyla bazı maçları çözeceği” beklentisiyse Galatasaray’ın böyle yıldızları yok. “Süper yıldız” maaşı ödenen oyuncuları (Feghouli, Babel, -Muslera sakat-) takımın belki de en verimsiz isimleri. Bunların dışındaki maç kazandırması beklenen oyuncular ise ya çok tecrübesiz ya çok formsuz/özgüvensiz ya da yalnızca işleyen bir makinenin parçasıyken iş yapabilecek isimler. Bireysel form, özgüven ve takım oyunu konularında Fatih Terim’den bir enkaz devralan yeni teknik heyet, bilmedikleri bir ligde, yanlarında yerli bir yardımcı olmadan, camiadan hiçbir destek almadan, “sudan çıkmış balık” misali çırpınıyor ama bunun sonuçları değiştirmesi zor. Netice itibarıyla ligin en zehirli iç atmosferine sahip kulübü olarak Galatasaray, küme düşmenin ciddi bir adayı ve bu tehlike yokmuş gibi davranmak sadece kulübün birkaç hafta içinde yaşaması muhtemel yeni altüst oluşları (Torrent’in de gönderilmesi, kongre kararı alınması vs.) hızlandırmaya yarar.

Haftanın kuruntusu: Trabzonspor’un yine eli ayağına dolaşacak, şampiyonluğu verecek

Özellikle Beşiktaş ve Fenerbahçe çevrelerinde dile gelen bu hüsnükuruntunun kaynağını tespit etmek güç. Trabzonspor’un son şampiyon olduğu 1984’ten bu yana hakim pozisyonda olup kaybettiği sezonlar 1995/96 ve 2010/11. Başkaca tartışmaları bir kenara bırakırsak her iki sezonda da Fenerbahçe çok güçlü bir rakipti ve şu an Abdullah Avcı’nın öğrencilerini kadrosu, oyunu, camiasıyla bu kadar tedirgin edecek bir takım yok. Bu hüsnükuruntunun Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin gündeminde olması ayrıca enteresan. Çünkü Trabzon’da bir düşüş yaşanırsa bundan Konya, ADS, Alanya hatta Başakşehir’in faydalanması BJK ve FB’den daha olası. Trabzon son dört haftada üç beraberlik almış olsa da (Bu yazı yazıldığında GS maçı henüz oynanmamıştı) ortada panik havası estirilecek bir durum yok. Takım, çok sayıda eksiğine rağmen ligin en oturaklı ekibi olmayı sürdürüyor, kadrosundaki zaafları transferle giderme konusunda ne kadar hazırlıklı oldukları da ortada. Kısacası Trabzon tökezlese dahi bu İstanbul’un gündemi olmayacak. Bu aşamada onların esas düşünmesi gereken “Karadeniz fırtınası”nın bu hakimiyetinin, 2-3 yıl daha sürecek bir hanedanlığa dönüşmesini nasıl engelleyecekleri olmalı.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa