İnsan Hakları Derneğine saldırının düzeyi

Görsel: Pixabay
İHD yine hedef tahtası. 1930’lu yıllar gibi kibarca deyişle sağ popülizm küresel yükselişte.
Rusya’nın Putin Başkan’ı İnsan Hakları örgütünü kapattı sonunda, epedir devam eden baskılardan sonra.
Başkan Putin bunu yapar da çırakları geri kalır mı!
Macar Başkan Orban hatta öncülük yaptı diyebiliriz, insan hakları örgütlerini hedef tahtasına koymakta.
Bu arada Macar filozofu Lukacs’ın heykelini kaldırttı. Onun yolunda yürüyen akademisyenlere saldırdı.
Zaten Amerikan Kongresini bastıran Trump’ın idollerinden biri değil mi Başkan Orban. Epey trampet çaldı, övgüler düzerken ona.
Polonya Başkanı Andrzej Duda da insan hakları örgütlerine yönelik Haçlı Seferinin öncülerinden.
Ve her iki ülke de, kılı kıpırdamayan AB üyesi.
Onlar Haçlı Seferine başlarsa, birilerinin de İnsan Hakları Derneklerine Cihad ilan etmesine şaşırmamak lazım.
Ama bir Tunus’ta yükselen insan hakları ihlallerine karşı insan hakları örgütlerini çalışmalarını sürdürebilmekte.
Tunus yükselen Siyasal İslam dalgasına dur diyebilen ülkelerden biri. Siyasal İslam hareketine karşı Ekim ayında protestolar yapılabildi.
Tunus’un 23 yıl Başkanlığını yapan Zine al-Abidine Ben Ali 2011 yılında protestolardan sonra ülke dışına kaçmıştı. Siyasal İslam siyasi boşluktan yararlanıp, siyasal erki ele geçirse de terk etmek zorunda kaldı.
Aynı yıl, aynı şey Mısır Başkanı Hüsnü Mübarek’in de başına gelmişti. Erki yoğun protestolar sonucu terk etmek zorunda kaldı. Yine siyasal boşluktan Siyasal İslam yararlandı. Yeni Başkan Morsi’nin beceriksiz yönetimi de protestolara yol açtı. Maalesef Tunus’daki demokratik dönüşüm Mısır’da yaşanmadı. Ve klasik bir militarist müdahele ile General Sisi iktidara el koydu. Bu yıl olağanüstü duruma son vermekten söz etse de hala bir gelişme yok.
Uzun süren otoriter rejimlerin Orta Doğu’da yol açtığı bir açmaz bu maalesef. Toplumsal muhalefetin sosyal yapılanması zayıf kalınca ortalık Cami’de siyaset üretenlere kalıyor.
İran Devriminde de aynı açmaz yaşanmadı mı? Humeyni rejimine muhalefet hemen yükseldi. Ama Irak Başkanı Saddam’ın İran’a saldırması, rejimin savaş halinden yararlanıp kendini oturtmasına olanak sağladı.
Özbekistan’da insan hakları savunucusu Miraziz Bazarov, saldırıya uğradı geçen yıl. Ama evine baskın yapılan ve bilgisayarına el konan o oldu geçen yıl.
Başkanlık rejimi altındaki Kazakistan’da da insan hakları örgütleri baskı altına alınmasa olmazdı!
Başkanlık rejiminin en tipik örneklerinden biri olan Azebaycan’da da birçok insan hakları savunucusu ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.
Filipinlerin popülist Başkanı Rodrigo Duarte’nin yönetimi altında geçen yıl 9 insan hakları savunucusu öldürüldü. Onlara yönelik suçlama ilginç bir benzerlikte: “terör örgütü ile bağlantılı olmak!”
1986 yılında kurulan İHD, 28 Şubat döneminde zor günler yaşadı. Akın Birdal silahlı bir saldırıdan kıl payı sağ kaldı. Daha iyileşmeden hapse konuldu. İHD genel merkezi basıldı. İstanbul Şubesine yönelik silahlı saldırı girişiminde bulunuldu.
Özal’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde, İHD Çankaya’ya davet edilen, görüşü alınan bir sivil toplum örgütü idi. Demirel’in başbakanlığı sırasında da doğrudan temas vardı. Ve yasaklı oldukları dönemde, Demirel ve Ecevit’in, siyasal haklarını savunmuştu İHD.
28 Şubat günlerinde Müslüman Kadınların üniversiteye gitme hakkını savunmuştu.
Ve şimdi Akil İnsanlar Heyetinde yer alan İHD Genel Başkanı hakkında “terör örgütü” üyeliği suçlaması ile dava açılıyor. Hakkında açılan birçok dava yetmemiş anlaşılan! Duarte Filipinleri gibi.
Genel Başkan Yardımcısı Eren Keskin hakkında sayısız mahkumiyet kararı var.
Ve TC Avrupa Konseyinin kurucu ülkelerinden biri!
İLGİLİ HABERLER

Evrensel'i Takip Et