İnsan hakları savuncuları baskı altında
![](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/200178.jpg)
İnsan Hakları Derneği Dersim Şubesi'nin açıklaması | Fotoğraf: Evrensel
İnsan hakları savunucuları, insan haklarını korumak ve geliştirmek için, bireysel olarak ya da başkalarıyla birlikte çalışan kişilerdir. Türkiye’de hak savunuculuğu yapmak zor iş. Başınız beladan kurtulamıyor. Sebebi de devletin eleştiriye tahammülsüzlüğüdür. Devlet derken siyasi iktidarları ve kamu bürokrasisini kastediyoruz. Silahlı bürokrasi akla geliyor ilk olarak. Askeri bürokrasi, emniyet/güvenlik bürokrasisi gibi… Ama bununla sınırlı değil mesele.
Hak savunucuları son dönemlerde yeni baskı uygulamaları ile karşı karşıya. En son İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan’a karşı peş peşe açılan üç davaya tanık olduk. Soykırımı tanıma, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya hakaret ve silahlı örgüt üyeliği suçlamaları yöneltildi. İlk ikisi tüzel kişiliğin açıklaması ama Öztürk Türkdoğan’a açıldı dava. Türkdoğan hedef alınıyor. Silahlı örgüte üyelik suçlaması 19 Ağır Ceza Mahkemesinde 22 Şubat tarihinde yapılacak duruşmada görüşülecek. Hale bakın, ülkenin İçişleri Bakanı, Türkiye’nin en eski şube ve üye sayısı bakımından en büyük insan hakları örgütü hakkında “canı çıkasıca” nitelemesinde bulunabilmiştir.
Daha öncesi de var elbette. Akın Birdal’ın hedef alınması/gösterilmesi ve yaşam hakkına yönelik çok ağır bir silahlı saldırıya maruz kalması unutulmadı. Son yıllarda Eş Başkan Eren Keskin’e açılan çok sayıda dava, şimdiden verilen cezaların 26 yılı bulmuş olması da kayıtlardadır. Son beş yılda sadece İHD yöneticileri hakkında açılan dava sayısı 222’dir. Yalnızca 2016-2018 OHAL döneminde, 18 şubeden 45 yönetici hakkında soruşturmalar yapılmış ve 43’ü gözaltı muamelesine maruz bırakılmıştır.
İHD hakkındaki baskı politikaları ve uygulamaları bununla sınırlı değil. Türkiye’de hak savunucuları bir bütün olarak saldırı altında.
Yakın tarihlerde olanları hatırlayınız lütfen. Temmuz 2017 tarihinde, insan hakları savunucuları Büyükada’da yaptıkları eğitim toplantısı sırasında gözaltına alındılar, günlerce gözaltında tutuldular ve bazıları tutuklandı, yargılandılar.
11 Ocak 2016 tarihinde “Bu suça ortak olmayacağız” diyen ve barış hakkını savunan barış akademisyenlerinin gözaltına alınmalarını, tutuklanmalarını, yargılanmalarını ve ihraçlarını hatırlayın lütfen.
Ya ocak 2018 tarihinde “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” diyen ve gözaltına alınan, yargılanan ve haklarında hapis cezası verilen Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyelerinin maruz kaldığı muamele unutulur mu?
Birkaç gün önce TİHV, “Türkiye’de insan hakları savunucularının karşılaştığı baskı engel ve zorluklar (1 Eylül 2021-31 Aralık 2021” başlıklı bir rapor yayımladı. TİHV raporunda, 833 insan hakları savunucusunun yargısal tacize uğradığını, 519 insan hakları savunucusuna karşı ceza kovuşturması yapıldığını, yani dava açıldığını, 314 insan hakları savunucusu hakkında ceza soruşturması yapıldığını, 21 hak savunucusu hakkında mahkumiyet kararı verildiğini, 353 insan hakları savunusunun idari tacize uğradığını, 343 barış akademisyenin OHAL başvurusunun reddedildiğini, 8 hak savunucusunun kamu görevinden çıkarıldığını açıkladı.
TİHV daha önce de 1 Mart-31 Ağustos 2021 dönemine ilişkin rapor açıklamıştı. Buna göre, 1098 hak savunucusu gözaltına alınmış, 107 hak savunucusu adli kontrole tabi tutulmuş, 33 hak savunucusu tutuklanmış, 20’den fazla avukat, 87 kadın ve LGBTi+ hakları savunucusu ve 7 çevre aktivisti dahil olmak üzere 338 kişi yargılanmıştır. İzmir ve Diyarbakır Barosu yönetimleri hakkında LGBTİ+ haklarına dair yaptıkları basın açıklamaları nedeniyle soruşturma açılmıştır.
Baskılar sonuç verir mi?
Kesinlikle hayır!
Bu coğrafyada ve dünyanın her yerinde, insan haklarının tanınması, uygulanması, korunması ve geliştirilmesi mücadelesi sürüyor ve sürecek.
Haklar ve özgürlükler kazanacak.
Evrensel'i Takip Et