Ukrayna ve emperyalist dalaş
Ukrayna askerleri, Ukrayna'nın Stanytsia Luhanska bölgesi yakınındaki cephe hattında görüntülendi | Fotoğraf: Wolfgang Schwan/AA
B. Johnson yönetimi, “Büyük Biritanya İmparatorluğu”nun sömürge politikasını 21. yüzyıl dünyası koşullarına uyarlama güç ve olanağını tarihsel olarak yitirmiş olsa da emperyalist güçler arası rekabet ve çıkar dalaşında hala ön sıralarda olan bir devletin tutumuyla, agresif-provokatif ve saldırgan politikalara imza atıyor. Pazar ve etki alanları üzerine uluslararası rekabetin büyük güçler başta olmak üzere emperyalist-kapitalist yönetimler arası gerginlikleri artırdığı, söz dalaşını aşan askeri güç gösterileriyle `göz yıldırıcı ataklar` desteğinde tehdit boyutları büyümüş çatışma unsurlarına yenilerinin eklendiği bir dönemde, İngiliz politikası, uluslararası provokasyon işleviyle daha fazla yüklenmiş durumda. Bu rol, en açık haliyle, bir dönemler SSCB`nin etkisi altında kalmış olan Mısır, Irak, Suriye ve Libya`ya yönelik İngiliz devlet politikasında görünür oldu. Aktüel örnek ise Ukrayna: Irak`a Amerikan ve NATO saldırısı ve işgalini provoke etmek üzere yalan üretme makinesi rolüyle Blair`in oynadığı rolü, şimdi İngiliz savunma bakanıyla Boris Johnson üstlenmiş bulunuyor. ABD ve Batılı diğer emperyalistlerin Rusya`yı kuşatma ve etkinlik alanlarını sınırlama, mümkün olursa eğer doğalgaz ve petrol kaynaklarının denetimini ele geçirme, Ortadoğu-Orta Asya- Kafkasya bölgesinde etkili olma politikalarına Putin yönetiminin itiraz ve direncini kırma hedefinde birleşmekle birlikte, İngilizler, AB`nin Alman Fransız güçlerini geride bırakma çabalarıyla da bağlı olarak açık askeri politikayı öne çıkardılar.
Rusya-Ukrayna sınırındaki yoğun askeri güç birikimi ve giderek artan çatışma potansiyeline karşın, bir savaşın patlak verip vermeyeceği henüz belirsizliğini koruyor, Ancak İngiliz, Amerikan ve AB üyesi emperyalistlerle ABD`nin Avrupa payandası güçleri savaş ve işgal üzerine yoğun propagandanın yanı sıra, Ukrayna`yı kafeslemeye yönelik askeri yığınak eylemlerini de sürdürüyorlar. Doğu Avrupa ülkelerinin sınırlarına yığılı ağır silah ve askeri mühimmat artırıldı. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, saldırgan provokatif bir politika izliyor. Yeni savaş gemileri ve uçaklarının gönderileceği açıklandı.
Ukrayna, uluslararası `büyük güç çatışması`nın bir süreden beri yoğunlaşma bölgelerinden biri durumunda. AB`ye üyelik aracıyla zengin kaynaklarının Batılı emperyalistlerin çıkarlarına adapte edilmesi, Rusya ile tarihsel, sosyal ve iktisadi ilişkilerinin kesilmesi, etki alanları kavgasında Rusya’yı artan şekilde zayıf düşürecek. Putin yönetimi buna direnerek karşı askeri politikalara baş vurarak Bölgesinde, nükleer güç sahibi olmasının da güvencesiyle etki alanını genişletmeye çalışıyor. Çin ile ittifakının güçlü sağlam temellere oturup oturmadığından-emperyalistler arası ittifakların rekabete bağlı açmaz karı bulunur- bağımsız olarak kendiyle kıyaslanmaz rakip emperyalist güçlerin ambargo ve ataklarıyla karşı karşıya. Burjuva Rus politikasının bu gibi durumlarda manevra kabiliyetini kanıtladığı göz önünde tutulursa, bir işgal ve savaşın Rusya tarafından göze alınmayacağı söylenebilir. Buna rağmen, çatışma olasılığı ve potansiyeli güçlüdür ve işbirlikçilerini harekete geçirmek için yapacakları dışta tutulursa, NATO’cu büyük güçlerin, ABD, Almanya ve Fransa`nın Rusya`ya karşı savaşmaları için koşullar henüz oluşmuş değildir.
Ancak bu ülkelerin işçi ve emekçileriyle birlikte tüm ülkelerin emekçi yığınları, dur bakalım gelişmeler neyi gösterecek anlayışıyla hareket edemez, rehavet içinde olamazlar. Bir savaşın patlak vermesi durumunda işin nereye varacağı baştan öngörülemese de, böylesi bir savaşın tüm halkların aleyhine olacağı çok nettir. Bundandır ki, her bir ülkede işçi ve emekçiler gerici emperyal politikalara, askeri güç ve silah sanayine kaynak aktarılmasına, ülkelerin işgaline ve “iç işlerine karışma“ emperyalist politikasına karşı mücadeleyi geliştirmelidirler. Sorun hangi emperyalist güç ya da güçlerin “haklı“- veya haksız olduğu değil, emperyalistlerle işbirlikçilerinin halkların düşmanları olmasıdır.
- Değişim; nasıl ve hangi yönde? 28 Kasım 2024 06:45
- Kürtçe eğitim Türkiye’yi böler mi? 14 Kasım 2024 04:52
- Bahçeli’nin çağrısı Kürt gerçeğinin neresinde? 07 Kasım 2024 05:41
- Sorun yoksa, telaş niye? 31 Ekim 2024 06:54
- Çürümenin toplumsallığı ve çürüyeni yönetme politikası 24 Ekim 2024 12:47
- İktidarın ekonomi kriterleri 26 Eylül 2024 05:56
- Vicdansızlık! 19 Eylül 2024 05:15
- Derin ve lağımlı bataklık! 12 Eylül 2024 05:58
- Sağın gücü ve işçilerin ‘kör noktası’ 05 Eylül 2024 05:28
- Malazgirt, Bahçeli, HÜDA PAR vs. 29 Ağustos 2024 05:40
- Kararlı saldırı, mızmız muhalefet! 22 Ağustos 2024 04:51
- Çark dönerken preste ezilmek, ateşte erimek! 15 Ağustos 2024 05:18