Şahane bir şey yaşamak
Fotoğraf: Ali Atmaca/AA
Geçtiğimiz günlerde ülke gündeminde, dört yıl önce söylenmiş, piyasaya sunulmuş bir şarkı vardı. Önce birileri, şarkıdaki bir cümleden ‘Kutsalına saldırı ve aşağılama’ anlamı çıkardı; ardından şarkı sahibi Sezen Aksu hakkında “Dini değerlere hakaret ve tahrik veya aşağılama” suçunun işlendiği iddiasıyla Ankara’da suç duyurusunda bulunuldu; devamında Kanlıca Meydanı’nda bir protesto metni okundu…
‘Tartışmaya’(!) Cumhurbaşkanı Erdoğan da katıldı ve geçtiğimiz hafta cuma namazı sonrasında mihrapta yaptığı konuşmada; “Hakaretlerin bini bir para. Bütün bunların karşısında dimdik duracak olanlar sizlersiniz. Hz. Adem efendimize kimsenin dili uzanamaz. O uzanan dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimizdir. Havva validemize kimsenin dili uzanamaz” dedi.
Devamında, müzik yayını yapan kanalların, bu şarkının yayımlanmaması konusunda RTÜK tarafından uyarıldığı iddia edildi. ‘15 Temmuz Şehitler ve Gaziler Platformu’ üyeleri olduğunu iddia eden bir grup, basın açıklamasıyla ikinci bir suç duyurusu yaptığını ilan etti.
Erdoğan, günler sonra konuya ilişkin bir soruyu “Oradaki hitabımın muhatabı Sezen Aksu değildir” sözleriyle yanıtladı.
* * *
Ted Tuleja’nın 1997 yılında yayımlanan ‘Kullanılabilir Geçmişler’ (Usable Pasts) başlıklı derleme kitabında, geçmişin güncele anlam ödünç verme pratikleri ve bunlar üzerinden sosyal bağların oluşturulup, güçlendirilmesi inceleniyor.
Tuleja’dan neredeyse çeyrek yüzyıl önce bu kavramsal çerçeveyi kullanan Henry Steele Commager, ‘Kullanılabilir geçmiş’ kavramını ABD örneğinden yola çıkarak geliştiriyor. Commager’e göre, geç bir devlet deneyimi olarak sıkça ‘tarihsiz bir ülke’ olarak tanımlanan ABD’de bu eksiklik, efsaneler, simgeler, tablolar, heykeller, mabetler, kutsal günler, şarkılar, kahramanlar ve hatta suçlular üzerinden kapatılmıştı. ‘Elverişli’ ve güncel ihtiyaca cevap veren bir tarih, bu alternatif kaynaklar üzerinden üretilmiş, ortak tarihsel geçmiş oluşturulmuştu.
* * *
2017’de üretilmiş olan bir şarkının sözleri üzerinden kopartılan bu fırtınada sanatçının arkasında durup, dayanışma gösterenler oldu. Havva ve Adem figürlerinin bu ülkede kadın ve erkeği tanımlamak için yaygın olarak kullanıldığı gerçeği üzerinden savunular yapıldı. Sezen Aksu’nun manevi değer içeren sözler için yaptığı bestelere ve dizelerinde yer alan dini kavramlara değinilerek; ‘Ne şiş yansın ne kebap’ kulvarını boş bırakmayanlar da vardı.
Siyasal düzlemde yapılan yorumlar ise iki noktada ortaklaşıyordu: Bu manevra ekonomik kriz ortamında sahneye konulmuş bir gündem değiştirme çabasıdır ve benzeri başka örneklerde görüldüğü gibi, siyasal desteği azalan Erdoğan’ın çekirdek tabanına dönüşünü perçinleme gayretidir.
Oysa tıpkı Yargıtay açılış töreninde olduğu gibi siyasal tarihe kalıcı bir fotoğraf armağan eden bu adım, yazılanlardan öte bir boyut taşımaktadır. Erdoğan’ın popüler bir şarkı sözünü “Dil koparma” tehditi ile karşıladığı açıklaması bir camide yapıldı. Hedef farklı mahallelerde seveni olan bir sanatçı ve onun hiç de politik olmayan bir şarkısıydı.
Tarihsel öneme sahip bu siyasal manevra, dindar oturma odalarında yapılan akşam sohbetlerinin içerik ve niteliğini ‘Kullanılabilir geçmiş’ dağarcığına eklemeler yaparak dönüştürmek niyetini taşımaktaydı. Hafta boyunca yapılan tartışmalarda ‘hazret’ unvanını ‘Havva ve Adem’ için kullanan ve kullanmayanlar arasındaki ayrımın altı çizildi, bu figürlerin toplumun geniş kesimlerini içeren kapsayıcılığı yeni bir kutuplaştırıcı sınır çizgisi ile sınırlandırılmak istenildi. Kurulan dil, dindar kesimin ilgi odağını ‘ibretlik dini ve tasavvufi kıssalar’ın iyimser ve yapıcı temalarından, ‘kafir, müşrik ve münafık’lara ve onlara karşı sürdürülen, o hiç bitmeyen savaşa kaydırmayı arzu etmekteydi. ‘Kullanılabilir geçmiş’ en yetkili ağızdan çıkan sözlerle tazelenirken, bu yönelim yalnızca mücadele tonunu sertleştirmekle kalmayıp, ‘sık’laştırılma ihtimali giderek yükselen ‘saf’ları da bir kez daha tarif etmekteydi.
İçinde ‘sokak’ geçen cümlelerden duydukları endişeyi sergilemekten sakınmayan ‘restorasyoncu muhalefet’ liderleri, ayrımcı uygulamaları ‘gündelik hayat alanı’na taşıran ve el yükselten bu hamleye karşı da sessiz kalmayı tercih etti. Bu tutum, yaklaşan seçimlerde sosyalist bir şemsiye ve üçüncü ittifak arayışının ne kadar yerinde olduğunu bir defa daha doğruladı.
Safları sıklaştırırken, ‘Şahane Bir Şey Yaşamak’ şarkısını Havva ve Adem’li kısmını asla atlamadan, şarkının ‘Önümüz uçurum ardımız dağ. . . Dibe vurmak dimdik durmak’ sözlerini hiç unutmadan topluca ve alanlarda söylemenin, ‘Avcı’ şiirinin ilk fırsatta bestelenmesi beklentisini dile getirmenin tam zamanı olsa gerek.
* Tuleja, Tad. (1997). Usable Pasts: Traditions and Group Expressions in North America. Logan, Utah: Utah State University Press.
* Commager, Henry Steele. (1967). The Search for a Usable Past and Other Essays in Historiography. New York: Knopf.
- Ahmet Özer'in tutuklanması ve Kolombiya barış sürecinden dersler 03 Kasım 2024 04:32
- Fethullah Gülen'den sonra... 27 Ekim 2024 04:02
- ‘Çözüm’ü küçük çıkarlar için heder etmek 20 Ekim 2024 04:47
- ‘İç cephe’ çağrılarını 10 Ekim 2015’te yitirdiklerimizin fotoğraflarına bakarak düşünmek 13 Ekim 2024 04:47
- İsrail devleti terörü neleri örtüyor? 06 Ekim 2024 04:32
- Sağda birlik arayışları ve Kürtler 29 Eylül 2024 04:45
- Günay Kubilay'dan "Bir Kumpas Davasının Anatomisi" 22 Eylül 2024 04:00
- Narin… 15 Eylül 2024 04:51
- Reşit Kibar "Ne" için öldürüldü? 08 Eylül 2024 04:04
- ‘Barış’ emekçinin hayatına nasıl dokunur? 01 Eylül 2024 04:10
- ‘Kolektif Şiddet Siyaseti’ 25 Ağustos 2024 05:07
- Filistin kimin ‘dava’sı? Filistin kimin ‘dava’sı olmalı? 18 Ağustos 2024 04:50