30 Ocak 2022 05:38

Bunun adı gazetecilikse…

Fotoğraf:: Unsplash

Paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sezen Aksu’nun bir şarkı sözü üzerine “O uzanan dilleri yer geldiğinde koparmak bizim görevimizdir” tehdidinde bulundu. Geçen Çarşamba NTV-Star TV ortak yayınında “Benim oradaki hitabımın muhatabı Sezen Aksu değildir” diyerek geri adım attı. Ertesi gün Hürriyet gazetesinin kaptanı köşesinde "Geri adımların en güzelidir bu” başlıklı bir yazı yazdı. Kaç geri adım gördü, kaç geri adım attı, bu kıyaslamayı yapacak neler yaşadı bilemiyoruz, gerçi bir kısmını biliyoruz. Lakin tam da o akşam, RTÜK tarafından yine Erdoğan eliyle 2021 Yunus Emre ve Türkçe Yılı Anısına “Söyleşi” ödülü verilmesi ilginç bir tesadüf. İşin daha ironik kısmı, törende Erdoğan’ın yaptığı konuşmayı alıntılayarak tweet atan İletişim Başkanlığı’nın dilbilgisi hatası yapmış olması. Sosyal medyada o kadar çok uyarıya rağmen, silip, özür dileyip, düzeltmediler de, bazı geri adımlar o kadar güzel değil  belki.

Törenden çıkamıyorum, her şey o kadar sürreel ki… Mesela RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin de bir konuşma yapıyor. Artık prompter’dan mı okudu, doğrudan Erdoğan’ın gözlerinin içine bakarak mı konuştu, orada olmadığımız, hatta orada iktidar medyası dışında kimse olmadığı için, bilemiyoruz. Konuşmasını şöyle bağlıyor:

"Gösterdiğiniz candan ve samimi destekler için huzurlarınızda şahsım, kurumum ve yayıncı dostlarımız [demek RTÜK Başkanı’nın yayıncı dostları var c.s] adına en içten şükranlarımı sunuyorum. Hal böyleyken özellikle son dönemlerde şahsınıza yönelik olarak hiç de ahlaki ve insani olmayan söylemlerde bulunulmasına, hele hele de bu söylemlerin ve eylemlerin medya üzerinden yapılmaya çalışılmasına Radyo ve Televizyon Üst Kurulu olarak asla ve asla müsaade etmedik, bundan sonra da etmeyeceğimizi tekraren kararlı bir şekilde belirtmek istiyorum."

Şahin nasıl bir panik yaşıyor olabilir? Şöyle mi mesela, ‘Biz burada neredeyse haftada bir dört kanala ceza yağdırıyoruz, olmayan şuçlara ceza kesiyoruz, bu çabamız ya Saray’dan yeterince görünmüyorsa?​’

Ahmet Hakan’ın geri adım uzmanlığı kadar bizler de hırslı bürokratları çok uzaktan seçer olduk. Sedef Kabaş’ın, Uğur Dündar’ın sunduğu Demokrasi Arenası programında 14 Ocak’ta sarf ettiği eleştirinin, sekiz gün sonra fark edilip İçişleri Bakanı Soylu ve Adalet Bakanı Gül’ün kanaat belirten, hatta adeta direktif veren tweet’lerinin ardından bir gece yarısı gözaltına alınması ve öğle saatlerinde tutuklanması RTÜK’ü de harekete geçirdi. Geç kalmış olmanın verdiği panikle 24 Ocak pazartesi olağanüstü toplantı duyurusu yapıldı. Ebubekir Şahin, toplantı gündemine ilişkin 20 Ocak’ta attığı tweet’te “FOX Ana Haber sunucusunun adeta muhalefet lideri gibi davranması kabul edilemez” diyor, ertesi gün attığı tweet’te ise “TELE 1 yayın kuruluşunda, Sedef Kabaş’ın Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef alan kabul edilmesi asla mümkün olmayan sözlerine ilişkin inceleme kararı alınmıştır” ifadelerini kullanıyordu. Şahin’in inceleme başlatıldığını duyurduğu programlar hakkında ne karar çıkacaktı ki?

Üstelik aynı Şahin, 30 Ağustos’taki RTÜK toplantısı öncesi Halk TV’de İsmail Saymaz’ın sözleri üzerinde tweet atan, CHP kotasından RTÜK üyesi İlhan Taşçı’yı ihsas-ı rey yani oyunu açık ettiği gerekçesiyle toplantıdan çıkarmıştı. Üstelik İlhan Taşçı o toplantıya katılıp ret oyu verse de kararı etkileme gücü yokken. Çifte standarda ve hırsa bakar mısınız!

Bitti mi maalesef bitmedi. 24 Ocak’taki son toplantıda Selçuk Tepeli’nin sözleri nedeniyle Fox TV’ye “toplumda özgür kanaat oluşmasını engellediği” gerekçesiyle %3; Tele1’e 6112 sayılı Kanun’un nefret söylemini engellemeye yönelik 8/1/b bendinden “toplumu kin ve düşmanlığa tahrik ettiği” iddiasıyla %5 idari para cezasına hükmedildi. “Demokrasi Arenası” programına beş kez program durdurma cezası verilirken, sıkı durun burası önemli, Uğur Dündar’ın RTÜK Başkanı Şahin’i eleştirmesi nedeniyle de %3 idari para cezası verilmesine oyçokluğuyla karar verildi.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, 1994 yılında 3984 sayılı yasa ile kuruldu. Yapısı itibariyle hep sorunluydu. 2002’de iktidara gelmesinin ardından, Meclis aritmetiği gereği AKP’li ilk başkan Fatih Karaca’ydı. 2005’te Zahit Akman göreve geldi, medyanın yeniden dizaynında önemli bir rol oynadığı gibi, kendisi de Deniz Feneri yolsuzluk davasının sanıklarından biriydi. Diğer bir sanık ise Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman’dı. Dava 2015 yılında sonuçlandı. Eski RTÜK Başkanı Zahid Akman hakkında, "görevi kötüye kullanma" ve "özel belgede sahtecilik' suçlarından zaman aşımı nedeniyle davanın düşürülmesi kararı verilirken, Karaman beraat etti. Zahit Akman ve halefi Davut Dursun hakkında 2014 yılında, RTÜK’teki görevleri nedeniyle "yargı kararlarını mükerreren uygulamadıkları" gerekçesiyle "görevi kötüye kullanmak” suçlamasından 1 yıl 15 gün hapis cezası kararı çıktı. Bilin bakalım ne oldu? Yargıtay 5. Ceza Dairesinin kararı bozmasının ardından 2015’te yeniden yargılama yapılarak dava düşürüldü. Tüm bu siyasi ve hukuki kalkana rağmen, AKP döneminin dört RTÜK başkanının da kendilerine yönelik eleştirilere ceza vermek akıllarına gelmedi.  Neden? Şahin, 28 yıllık RTÜK’ün en akıllı başkanı olduğu için mi? Üyeleri Cumhur İttifakı’nı hoş tutacak şekilde dağıtabiliyor olduğu için mi? İktidarı ve yargıyı arkasına aldığı, dolayısıyla ‘yapabiliyor’ olduğu için mi? Öyleyse niye sadakatinin görünmesi için bu kadar çırpınıyor? İlhan Taşçı’nın deyimiyle bazı kanallara şahin, bazılarına serçe Şahin’in tek derdi hem RTÜK hem Halk Bankası’ndan aldığı çifte maaş mı?

Ahmet Hakan’ın muhteşem yazısına atfen “Bunun adı durumu açıklığa kavuşturmaksa…” Ne güzel bir hırstır bu! Şahin’in eğer serçe ürkekliğiyle, şikayetleri sümen altı etmesini gerektiren bir dosyası yoksa, oturduğu koltuk kendisine dar geliyor belli ki. Sedef Kabaş bir eleştiri yüzünden hapiste, Şahin’inse gözü yükseklerde…

27 Ocak’ta ölümünün üzerinden 69 yıl geçen Neyzen Tevfik’le bitirelim:

“Kim demiş kanun alınmıştır ayaklar altına

Böyle bir halin vukuunda hamiyyet çiğnenir.

Devleti yolsuz görenler halt eder bir beldede,

Kaldırım olmazsa kaanun-ı hükûmet çiğnenir.”*

*Neyzen Tefvik bu kıtayı şöyle açıklıyor: “Hürriyet ve itilâf Fırkasının kanuna aykırı bir harekette bulunması üzerine Babanzade İsmail Hakkı, ‘Kanun çiğnendi, kanun çiğnendi' diye bağırmıştır. Bu kıt’a o vesileyle yazılmıştır.” Bu arada bugün Neyzen Tevfik’in bazı dörtlükleri bir TV programında söylense, RTÜK’ün olağanüstü gündemle toplanması çok olası.

** Cumhuriyet ve basın tarihinin çınarı Hıfzı Topuz 25 Ocak’ta 99 yaşını tamamladı, iyi ki doğdu, yolumuzu açtı, aydınlattı, nice yılları olsun…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa