Rejim içindeki sözde farklılıklara bile tahammül yok
.Fotoğraf: AA
Cuma günü gece yarısından sonra, “1 kişi”nin görevden alınacağı ya da istifa edeceği, üstünden spekülasyon yapanlar yine yanıldı. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan 1 değil 2 kişiyi görevden aldı ve yerlerine yeni atamalar yaptı.
Evet cuma gecesi 01.30’da, Resmi Gazete’de yayımladığı bir kararla Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ü görevinden alıp yerine Bekir Bozdağ’ı atadı*. Ama aynı Resmi Gazete’de Cumhurbaşkanı, bakan kadar, hatta bir bakandan daha da önemli bir görevde olan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkanı Sait Erdal Dinçer’i de görevinden alıp yerine Erhan Çetinkaya’yı atadı.
Bu iki görevden alma da kesmemiş olmalı ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı Resmi Gazete’de görevden alma ve atamalarında daha da etkili sonuçları olabilecek medya üstündeki sansürü daha da katmerleştirecek bir “genelge” yayımladı.
TEK ADAM REJİMİNDE BAŞARININ ÖLÇÜSÜ BİAT, BİAT, DAHA ÇOK BİAT!
Tek adam rejiminde, kimin hangi göreve getirildiği, kimin hangi görevden alındığının bir önemi yoktur. Çünkü bu rejimde bakanlıkların, genel müdürlüklerin, başkanlıkların, rektörlüklerin… tek adamdan sonra 2’nci, 3’ncü dereceden yönetim kademleri gibi görünen makamların sadece adı vardır. Gerçekte olan bu makamlara getirilenlerin, tek adam yönetiminin direktiflerini hayata geçiren, herhangi bir inisiyatife sahip olmayan, en fazla “özel kalem müdürlükleri” düzeyinde bir sorumlulukları vardır.
Bu yüzden de Cumhurbaşkanı, atamalarında ya da görevden almalarında bir gerekçe göstermeye ihtiyaç duymamaktadır. Göreve atanan ya da görevden alınanlar, görevden alınırken de yine “Cumhurbaşkanının tensipleriyle görevden alındıkları” için ona “şükranları”nı sunmaktadırlar! Öyle ki bu kişiler istifa bile edememekte Cumhurbaşkanı tarafından “affedilmekte”dirler!
Kişilerin göreve getirilmesi ve görevden alınması; tek adama “biat”ta gösterdikleri ustalık ile tek adam etrafındaki klikler arası çatışmada bir “kurban” arandığında, bir “günah keçisi” ihtiyacı doğduğunda göze batıp batmaması sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.
Nitekim Abdülhamit Gül’ün görevden alınıp yerine Bekir Bozdağ’ın getirilmesi, Gül’ün, “Süleyman Soylu ve Berat Albayrak kliği ile ters düşmesi, “cemaat ve tarikat ilişkileri” gibi halk indinde bir karşılığı olmayan ilişkiler etrafında tartışılmaktadır.
ADALET BAKANI VE TÜİK BAŞKANI NEDEN GÖREVDEN ALINDI?
Nitekim, daha önce iki kez Adalet Bakanlığı yapmış olan Bozdağ’ın, “Fethullah övgüleri” ve küçük çocuklara istismar davalarında “küçüğün rızası” ile ilgili söyledikleri gibi kamuoyunda aleyhinde olacak marifetleri bilinmesine karşın üçüncü kez Adalet Bakanı yapılması ayrıca tartışılırdır. Ama Bozdağ için en hatırda kalan, Ahmet Davutoğlu’nun yerine Binali Yıldırım’ın seçildiği kongrenin divan başkanı olarak, “AK Parti’yi dünyanın en büyük siyasi markalarından biri haline getiren hiç şüphesiz ustaların ustası büyük usta Cumhurbaşkanımız, Liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır… AK Parti, Tayyip’in partisidir, Tayyip’in partisi olmaya devam edecektir” diyerek, “AKP’de “lidere biat”ı öne çıkaran ve “tek adam rejiminin müjdecisi” olmasıdır!
Tabii, AKP ve Erdoğan’dan hâlâ “Kürt sorunu çözümü” bekleyen kimi çevreler Bozdağ’ın Adalet Bakanı olmasını, “Kabinede Kürt bakan yok diyen Kürtlere bir mesaj olduğu” ve “Yeni bir çözüm süreci girişimi işareti” olarak yorumlasa da, bunun gerçekte bir karşılığının olmadığı, bu iddiaların hem AKP’ye hâlâ “Kürt sorununu çözebilir” misyon biçme amaçlı bir iddia olduğu gibi aynı zamanda Kürt halkının siyasi bilincini de küçümseyen bir değerlendirme olduğu apaçıktır.
TÜİK Başkanı Sait Erdal Dinçer’in görevden alınması ve yerine BDDK Başkan Yardımcısı Erhan Çetinkaya’nın atanması, Dinçer’in TÜİK’e gelen tepkiler karşısında artık direncini kaybetmeye başladığının anlaşılmış olmasıdır diyebiliriz. Dinçer’in aralık ayı enflasyonunu önceki aylarla kıyaslanamayacak biçimde, 13.58 olarak açıklaması ve ocak ve sonraki aylarda da yüksek enflasyon beklentisine dair söyledikleri Dinçer’in suyunun ısınmasında etkili olmuş görünmektedir.
MEDYADAKİ SANSÜRÜ KATMERLEŞTİRECEK BİR GENELGE!
Adalet Bakanlığı ve TÜİK Başkanlığında görevden almalar ve yeni atamaların yayımlandığı Resmi Gazete’de bu görevden almalar atamalardan daha önemli sonuçlara yol açabilecek bir “genelge” de yayımlandı.
Gazetemizde dün “Tek adam tek ses” değerlendirmesiyle manşete taşınan bu sansür genelgesi; zaten RTÜK ve Basın İlan Kurumu (BİK) ile özel görevli yargının kıskacında olan medya üstündeki sansürü, dolayısıyla halkın haber alma üstündeki baskıları daha da katmerleştirecek bir genelgedir.
Özetle; “Toplumumuzun temel değerlerine aykırı unsurlar taşıdığı gözlenen programlarının toplum üzerindeki yıkıcı etkilerini bertaraf edecek ivedilikle atılacak adımlar”, “Birtakım semboller kullanılmak suretiyle verilmeye çalışılan mesajlarla çocuk ve gençlerin zihin dünyalarını hedef alan yapımlardan onları korumak”, “milli ve manevi değerlerimizi yıpratmaya, aile ve toplum yapımızı temelinden sarsmaya yönelik açık ve örtülü faaliyetlere karşı”… ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından gerekli tedbirler gecikmeksizin alınacaktır” biçiminde özetlenebilecek sansür genelgesi, bırakalım gerçeği ifade etmeyi “Sembolleri de yorumlayarak”, yasak kapsamını olağanüstü genişletmektedir. Ki, bu yanıyla bu genelgenin, önümüzdeki günlerde yeniden yeniden tartışılacak, halkın haber alma özgürlüğü ve basın özgürlüğü mücadelesinin hedef belgelerinden birisi olacağı görünmektedir.
Adalet Bakanlığı ve TÜİK’e yapılan atamalar bu genelge ile birlikte ele alındığında tek adam yönetiminin;
Yeni atamaları seçime doğru giderken eskiyen “parçaları” atıp yerlerine yeni gibi gösterilenlerin konulduğu (Bu nedenle de yeni görevden almalar ve atamalarla tek adam yönetimin yoluna devam edeceği),Muhalif güçleri her bakımdan etkisizleştirmek ve medyayı tek sesli hale getirme amaçlı bu genelge, sadece halkın haber alma hakkı ve basın özgürlüğü açısından değil, aynı zamanda tek adam iktidarının “Muhafazakar toplum inşası”, “Dindar nesiller yetiştirme” ve fikri iktidar olma amaçlarıyla bağlantılı olması nedeniyle de ayrıca önemlidir.
Bu yüzden de iktidar bu genelgeyi uygulamak için elindeki her imkanı sefer etmekten imtina etmeyecektir. Ki, bu da önümüzdeki dönemde medya ve her tür muhalif güç üstündeki baskının artırılacağı bir döneme girdiğimiz anlamına gelmektedir.
*Her ne kadar Abdülhamit Gül’ün istifasından boşalan Adalet Bakanlığına Bekir Bozdağ’ın atandığı söylense de tek adam rejiminde istifa mekanizması yoktur, görevden alma vardır.
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44
- Ülke ve halkın sorunlarını çözmeyen iktidar yeni suç ve cezalar ihdas ediyor 13 Kasım 2024 04:58
- Sermaye ve emek güçleri arasında sert mücadeleler dönemi! 10 Kasım 2024 04:46
- İktidar kayyımı muhalefeti ezmenin koçbaşına dönüştürüyor 06 Kasım 2024 04:58
- Tek gerçekçi seçenek yığınların siyasete doğrudan müdahale ettiği bir mücadeledir! 03 Kasım 2024 04:47
- İnsanca yaşayacakları bir asgari ücret için işçiler kendi ölçütlerini koymalı! 31 Ekim 2024 07:58
- Sermaye tüm güçlerini emekçilere karşı seferber ederken sendikalar ne yapıyor? 27 Ekim 2024 04:45
- Erdoğan-Bahçeli ittifakı: Büyük iddialar küçük hesaplarla nereye kadar? 24 Ekim 2024 12:49
- Emek mücadelesi için son derece önemli bir dönemin eşiğinde! 21 Ekim 2024 05:04
- ‘Kürt sorununun çözümü’ konusunda demokrasi güçlerinin inisiyatif alma zamanı! 17 Ekim 2024 05:14