31 Ocak 2022 05:00

Beyaza kesti her yan

Sağlıkçı eylemi izmir

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Sanırım Ankara şehrinde geçirdiğim en uzun zaman olacak bu. Genellikle Yahya Kemal’in katıldığım nadir düşüncelerinden biri Ankara’nın en çok İstanbul’a dönüşünü sevmektir. Gerçi Ankara ilginç bir şehir, insan ilişkilerinin daha kolay sürdürülebildiği derli toplu, kolay ulaşılabilir yanı dostlarla birlikte olmayı sağlıyor. Diğer yandan o mesafeli, pek de şaşırtma becerisi olmayan şehirde iktidar erki hissinin yoğunluğu boğuyor insanı. Mecburi hizmetin ilk yıllarında Sağlık Bakanlığı ile ilgili işler için sık gidip kaldığımız olurdu, çok sevdiğimiz dostlarımızla inanılmaz keyifli zamanlar geçirdiğimizi, her yere yürüyerek erişebilmenin rahatlığından duyduğum memnuniyeti hatırlarım hâlâ. Şimdilerde yaşam alanlarının şehrin dışına taşmasıyla bu mesafeli şehrin dostlarla iletişimi kolaylaştıran yakınlığı da kaybolup gitmiş ama #İyiKiTTBVar, buluşmalar aynı sıcaklıkla devam ediyor.

Malum #BeyazNöbet ile süren eylemlerimizde her akşam değişik illerden tabip odalarımızın yönetimlerinden, emek verenlerinden dostlarla TTB binasında nöbet tutuyoruz. Her nöbet akşamı sağlığın en sıkıntılı boyutlarını konuşuyor, çözüme ilişkin adımları tartışıyoruz. Hekimlerin ekonomik ve özlük haklarında düzenleme içeren yasa tasarısının geri çekilmesine ve ocak ayında görüşüleceği söylenip de hâlâ görüşülmemesine karşı 4 Şubat’a kadar devam edecek nöbetimizde ilk akşam sağlıkta şiddetten emeğin değersizleştirilmesine pek çok başlık gündeme geldi. İkinci akşam ise asistan hekimlerin buluşması eğitim, ücret, nöbet sonrası izin, şiddet, mobbing ve angarya başlıklarında yaşadıkları sorunları geniş bir biçimde ele aldığı tartışmalarla devam etti. Mücadele pratiklerinin ve önerilerinin de konuşulduğu oturumda, asistan hekimlerin örgütlenmesinin ve dayanışmasının büyük önem taşıdığı vurgulandı.

İkinci günün son oturumunda da sanatçı buluşmaları kapsamında Ercan Kesal ile çevrim içi olarak bir araya gelindi. Tıp fakültesine girişinden itibaren hekimlik günlerini aktaran Kesal, ilerleyen zamanda sinemaya ve edebiyata daha faza zaman ayırmakla birlikte hekimlikten asla kopmadığını, hatta tüm üretimlerinde hekimliğin izlerinin görülebileceğini söyledi. Kesal, sanata ve sanatçılara dönük saldırılar ile ilgili konuşurken de içinden geçtiğimiz bu dönemlerin bizi yeni yollar bulma konusunda daha zenginleştirmesi, gerçeği söyleme konusunda ise daha cesaretlendirmesi gerektiğini vurguladı. Bizler de yeni yollar bulurken beyaz eylemler geleneğini de yaşatmak için hep birlikte uğraş veriyoruz. Hafta başında TTB için emek vermiş, vermeye de devam eden dostlarımızla buluşup ilk beyaz eylemlerden başlayarak, ’80’lerin ’90’ların beyaz eylemlerini konuşacağız, sağlıkta dönüşüm adı altında getirilen ve tahribatı derinleştiren değişikliklerin ilk adımlarıyla yaşananları ve mücadelenin getirdiği kazanımları tartışacağız.

Nöbetin üçüncü gününde “Söz Aile Hekimlerinde” idi. Dönüşüm adı altında koruyucu sağlık hizmetlerinin tüketildiği, aile hekimliği sistemi ile hekimlerin güvencesizleştirildiği, koruyucu sağlık hizmetlerinin olmazsa olmazı ekip çalışmasının ortadan kaldırılmasının bedelinin bugün sağlık alanında çalışma arkadaşlarımızla düşmanca ilişkilere dönüşme riskini taşıdığı koşullarda, aile hekimlerinin ceza yönetmeliği ve infaz komisyonlarına karşı yaptığı eylemleri, açlık sınırının altında kalan ücretleri, özlük haklarının geriletilmesini, aile sağlığı merkezi binalarının yetersizliğini, baskının tırmandırılması gibi sorunları, işlerini yapamaz hale getirildiklerini konuştuk. Sağlık alanındaki çöküşün pandemi sürecinde daha da hızlandığını vurgulayan aile hekimleri, birlikte ve örgütlü mücadele verme kararlılıklarını dile getirdi.

Beyaz Yürüyüşten, Beyaz Nöbete, Beyaz G(ö)REV’lerden mücadelenin her aşamasında verilen emeğe, pandemide yapılan algı oyunları ile dönüşüm adı altında toplumun sağlıksızlığa sürüklenmesine karşı üretilen bilgiye her aşaması muazzam bir gönüllülükle yürekten sürdürülen bu çizginin karalanması amacıyla zaman zaman kullanılan “çıkar” sorgulamaları ile karşı karşıya geldiğimiz günlerde bir küçük hatırlatma yapmakta yarar var. Tüm TTB emekçileri dinlenme zamanlarından, ailelerinden, dostlarından çaldıkları saatlerle, günlerle, bunun eksikliğini ve suçluluğunu da taşıyarak yaşarlar. Almaya değil vermeye, paylaşmaya odaklı yaşamlarında onları bu suçluluktan kurtarıp güçlendiren de birlikte mücadelenin kattıklarıdır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa