31 Ocak 2022

Karbon kağıdı

Abdülhamit Gül (solda), Süleyman Soylu | Fotoğraflar: DHA

Siyasette vites değişikliği dönemleri, kadro değişimini de beraberinde getiriyor.

Örneğin İçişleri Bakanlığı görevini 2013-2015 ve 2015-2016 yılları arasında sürdüren Efkan Ala’nın yerine Süleyman Soylu’nun atanması böyle bir süreçti.

Ancak bu gibi değişimleri analiz ederken, gelenin daha pervasız olması gidenin ‘badem gözlü’ olduğu gibi, gerçeklikle örtüşmeyen yorumlara neden olabiliyor. Her gelişmeyi kendi özellikleri bağlamında değerlendirmek önemli.

Ala, AKP’nin tek başına iktidar olabilecek gücü kaybettiği 7 Haziran 2015 seçimlerinin, iktidar basıncı ile geçersiz hale getirilip AKP’nin güçlenerek çıktığı 1 Kasım 2015 seçimlerine kadarki cehennemi dönemin İçişleri Bakanı idi. Ancak aynı zamanda AKP ile HDP arasında 10 maddelik anlaşmanın imzalandığı ‘Dolmabahçe Mutabakatı’ fotoğrafına Yalçın Akdoğan ve Mahir Ünal ile birlikte giren AKP’nin 3 önemli isminden biriydi. O masanın Erdoğan tarafından devrilmesiyle, masada oturanlar da kabineden ayrıldı. Ala’nın görev değişikliğiyle o masada oturan son bakan kabineden ayrılmış oldu. O dönemde Ala’yı istifaya götüren sürece dair birçok farklı iddia kulislere yansıdı. Bütün o gerekçelerle birlikte Soylu dönemine geçiş, güvenlik politikaları bakımından daha hızlı karar alınıp uygulandığı, müzakere masasının devrilmesinin içerdiği bütün pratiklerin hızla hayata geçirildiği bir dönem demekti.Soylu’nun, Kadın Muhtarlar Derneği 3. Genel Kongresindeki konuşmasında ifade ettiği, “Efendim şurada metruk bina var burada metruk bina var. Ama mahkeme kararı var yıkamıyoruz. Ya arkadaş sen gece yık, mahkeme kararı bizim arkamızdan gelsin” sözleri, sözün sahibinin temsil ettiği anlayışın çarpıcı bir özeti olmuştu.

Son olarak, Abdulhamit Gül’ün Adalet Bakanlığı görevinden istifasını ve yerine atanan Bekir Bozdağ döneminin olası pratiklerini aynı anlayış bağlamında düşünmek mümkün: ‘Sen yık, mahkeme kararı arkadan gelsin’. İş yürüsün de nasıl yürürse yürüsün!Bu anlayış bakımından Soylu’ya itiraz eden ve başka bir dizi konuda da Soylu ile karşı karşıya gelen, son olarak, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na ait MOBESE görüntülerinin iktidara yakın medyaya servis edilmesini eleştiren Gül, Cumhur İttifakı’nın ‘beka seçimleri’ öncesi hamleleri için belli ki ayak bağı görüldü. Hem AKP, hem de Gül’den rahatsızlığı bilinen MHP, bir ‘alan profesyonelliği’ üzerinden ayak sürüyen bir isimle artık yürüyemezler.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla, Resmi Gazete’de yayımlanan ‘Basın ve Yayım Faaliyetleri ile İlgili 2022/1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’de, eş kazanlı bir karar olarak dönemin ruhunu yansıtıyor. AKP iktidara gelişinin hemen ardından siyaseten kendisi için riskli gördüğü Cem Uzan’ın medya grubu ve diğer varlıklarının tasfiyesi, ardından Doğan grubunun devreden çıkarılmasıyla attığı adımlarla, denetleyemediği medya sahipliğini riskli gördüğünü ve tolere etmeyeceğini göstermişti. Yeni genelge, Türkiye’nin seçim sathı mailine girmiş olduğu bu dönemde, iktidarın siyasal rakiplerine ekran açan kanallara karşı yeni adımların atılabileceğinin işaretidir. Yeni Yaşam gazetesinin internet sitesine getirilen erişim engelini de buna ekleyin.

İktidarın kendisi için ‘sorunlu’ gördüğü basın kurumları ve halkın haber alma hakkı bakımından muhtemelen daha fütursuz bir dönem yaşayacağız.

Adalet Bakanlığı değişikliğine dönerek bağlayalım.

HDP hakkındaki kapatma davası ve HDP eski eş genel başkanları, DBP geçmiş dönem Eş genel başkanı, HDP MYK üyeleri ile yöneticilerinin aralarında bulunduğu 21’i tutuklu 108 isim hakkında açılan Kobane davası başta olmak üzere bir dizi kritik dava artık, Adalet Bakanlığı değişikliğinin aynasında değerlendirilecek.

Bu arada, gidene ‘badem gözlü’ muamelesi yapma ayarsızlığı Abdulhamit Gül için de gecikmedi. Kavala davası, Gezi davası, Tahir Elçi cinayeti davası ve daha bir dizi, hukuksuz yürüyen dava, Şırnak’ta iki yıldır davaya bile dönüşemeyen Diril soruşturması Gül döneminin olguları.

İstifa eden -ya da görevden alınan- Gül, hem Soylu, hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak ile gerilimler yaşayan bir isimdi. Çeşitli iktidar içi çekişmelerle birlikte, görev yaptığı süre içinde Erdoğan’ın dönem politikaları açısından ciddi hizmetleri oldu. Buna rağmen, önümüzdeki dönem açısından, tam aslı gibi sonuç vermeyen bir karbon kağıdına dönüştüğü anlaşılıyor. Şimdi o karbon kağıdı aradan çıkarılıyor.

Sonuçlarını göreceğiz ve tartışmaya devam edeceğiz.

Evrensel'i Takip Et