02 Şubat 2022 04:55

‘Zamların geri alınması’ ve ‘ek zam’ talepleri gerçekçi ve elde edilebilirdir!

Bodrum'da vatandaşlar zamları protesto etti

Fotoğraf: Evrensel 

Paylaş

2021 aralık ayında son 20’yılın zirvesine çıkan enflasyon ve 2022 yılbaşında elektrik ve doğal gaza yapılan fahiş zamlar, hem 2021 yılında yapılan ücret ve maaş zamlarını hem de 12 Ocak 2022’de imzalanan metal TİS’inin ilk altı aylık ücret zammını alıp götürdü.

Henüz halk, “Zamların geri alınması” gibi bir taleple sokaklara dökülmüş değil. Ama kahveler, çay ocakları, halk ekmek kuyrukları, işçi-emekçi servisleri, dost-ahbap-akraba ziyaretleri, şu ya da bu nedenle kitlelerin az çok toplandığı her yerde insanların baş gündemi, enerjiye ve başlıca tüketim mallarına yapılan fahiş zamlar!

Nitekim pazartesi günü toplanan kabine, bu hoşnutsuzluğu duymuş olmalı ki, kabine toplantısı sonrasında yaptığı rutin açıklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Vatandaşlarımızın şikayetleri üzerine ilgili kurumlara elektrik faturalarının yeniden düzenleme talimatını verdik. Bu çerçevede aylık tüketimi 150 kilowattan 210 kilowata çıkartıyoruz” diye müjdeledi!

Yani, kabine vatandaşların şikayetleri olduğu için konuyu gündeme almış ama kullanılan elektriğin düşük zamlı (düşük zam yüzde 50) bölümü günlük 7 kilovata (aylık olarak da 150 kilovattan 210 kilovata) çıkarmış! Ki buna, ölümü gösterip sıtmaya razı etme bile denemez.

Çünkü önceki gün Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan düşük zamlı tarifenin üst sınırının 150 kilovattan 210 kilovata çıkarılması, fatura başına sadece 35-40 TL’lik bir indirime karşılık gelmektedir.

ÜCRET VE MAAŞ ZAMLARI ENFLASYON TARAFINDAN GERİ ALINDI!

Aralık ayı enflasyonunun TÜİK tarafından bile 13.58 olarak ilan edilmesine, yarın TÜİK tarafından açıklanacak olan ocak ayı enflasyonunun da, eğer yeni TÜİK Başkanı tarafından bir okus pokusla aşağı çekilmezse, 13-15 puan olarak saptanacağı belirtiliyor.

Bu ise;

  • 12 Ocak 2022 günü imzalanan ve 130 bin işçiyi kapsayan metal TİS’inde, ilk altı ay için yapılan yüzde 27’lik zammın tamamının,Asgari ücrete yapılan yıllık yüzde 50.5 olarak açıklanan ama gerçekte AGİ düşüldüğünde yüzde 39’luk zammın, yaklaşık yüzde 70’inin,Memur ve memur emeklilerine yapılan yüzde 30’luk maaş zammının tamamına yakınının, işçi emeklilerine yapılan yüzde 25’lik zamdan daha fazlasının, aralık ve ocak aylarında enflasyon tarafından yok edildiği anlamına gelmektedir.  
  • Öte yandan 2022 ocak ayı Türk-İş’in araştırmasında, ocak ayında 4 kişilik ailenin açlık sınırı 4 bin 250 TL (yoksulluk sınırı da 13 bin 844 lira) olarak hesaplandı. Ki, böylece 4 bin 253 TL olarak tespit edilen yeni asgari ücret daha işçinin eline geçmeden asgari ücretle, açlık sınırı arasındaki fark sadece 3 TL’ye inmiş bulunmaktadır!
  • Geçmiş yıllara bakıldığında, asgari ücretin açlık sınırının atına düşmesi eylül, ekim aylarını buluyordu. Ama bu yıl, daha yılın birinci ayının sonunda asgari ücretle açlık sınırı eşitlenmiştir. Ki, bunun bir anlamı da şubat ayından itibaren asgari ücretliler için “ek zam” talebinin meşruiyet kazanmasıdır!

SORUN YASALAR DEĞİL TALEPLERİN ARKASINDA BİR GÜCÜN BİRLEŞİP BİRLEŞMEMESİDİR! 

Oluşan bu tablo ve bu tablo karşısında yükselen hoşnutsuzluğu azaltmak için Türk-İş, kamu emekçilerine verilen yüzde 2.5’lik “refah payı”nın kamu işçilerine de verilmesi için “ek zam” için Cumhurbaşkanına başvururken, tek adam yönetimi de elektrik zammının bir bölümünü “geri almak” durumunda kaldı.

Gerek Türk-İş’in yüzde 2.5’lik “ek zam” talebi gerekse iktidarın elektrik zammının çok küçük bir bölümünü de olsa “Geri alması”, son iki ayda gelen zamlar karşısında devede kulak bile değil. Ama, bu gelişmeler, sendikal bürokrasinin, son yıllarda sıkça gündeme gelen ve son aylarda daha da yaygın bir destek bulan “ek zam” ve “Zamların geri alınması” taleplerini, “Bizim teamülümüzde yok”, “Yasalarda yeri yok” gibi gerekçelerle gündeme bile almamalarına karşı önemlidir. Çünkü böylece anlaşılmaktadır ki; eğer başlıca tüketim mallarına gelen zamlar, ücret ve maaşları hızla eritiyorsa, ”ek zam” ve “Zamların geri alınması” talepleri, sadece dile getirilen değil aynı zamanda elde edilebilir, son derece de gerçekçi taleplerdir.

Son aylarda enflasyon karşısında ücret ve maaşların hızla erimesinin yarattığı hoşnutsuzluğun, enerjideki zamların faturalara bütün fahişliği ile yansımasının zamlara karşı tepkiyi daha büyüteceğini söylemek hiç de yanlış olmaz. Yani sorun “yasalar”da ya da teamüllerde değil, taleplerin arkasında yığınların birleşip harekete geçip geçmemesindedir!

ZAMLARA KARŞI MÜCADELENİN KAPSAMI

Son aylarda yaşananlar daha açıkça göstermektedir ki, eğer zamlara karşı bir mücadele olmazsa, TİS’ler, asgari ücrete yapılan zamlar ya da maaş ve ücretlerde çeşitli biçimlerde artırmalar, iktidar ve patronlar tarafından, “Kaşıkla verileni kepçeyle geri alma” mekanizması olarak kullanılarak geri alınmaktadır. Dolayısıyla zamlara karşı mücadele sadece ücretlere ve maaşlara “ek zam” ile temel ihtiyaç mallarına yapılan zamların geri alınmasıyla sınırlı bir mücadele değildir.

Nitekim son yıllardaki bu alandaki mücadeleye yakından bakıldığında bu taleplerin başlıca;

  • İnsanca yaşayacak bir ücret ve maaş için tüm ücret ve maaşlara ek zam yapılması,
  • Elektrik kesintisi, kar-buz bahanesiyle yapılan fiyat artışlarının geri alınması,
  • Elektrik, su, doğal gaz, telefon, internet faturalarına yapılan zamların geri alınması,
  • Konutlarda faturaları kabartan vergi ve kesinti kalemlerinin kaldırılması,
  • Faturaları ödeyecek geliri olamayan ailelerin elektrik, gaz ve sularının kesilmesine son verilerek bu faturaların hazine tarafından karşılanması,
  • Enerji üzerindeki uluslararası ve ulusal sermayenin egemenliğine son verilip enerjinin üretmeden dağıtımına kadar kamusal bir hizmet olarak verilmesi,… gibi talepler olarak biçimlenmektedir. .

Talepler basit ve yakıcıdır. Ama, işçi sınıfının en örgütlü kesimi olan sendikaların çok önemli bir çoğunluğu, çeşitli türden emek örgütleri, zamların halkın geçim koşullarını çok ağırlaştırdığı ama kendi üyelerini etkilemediği, etkilese bile TİS’lerle bu sorunun aşılacağı gibi bir aymazlık içindedirler. Ki, sorunun bu ve değişik yönlerini, gündemdeki gelişmelere bağlı olarak tartışmayı önümüzdeki günlerde sürdüreceğiz.

(*) Türk-İş’in hesabına göre açlık sınırının geçen aya göre sadece yüzde 5.9 olarak hesaplandığı anlaşılıyor. Ocak ayı enflasyonunun yüzde 13-15 olarak beklendiği bir ayda Türk-İş’in açlık sınırını 5.9 olarak belirlemesi ekonomistlerce şiddetli biçimde eleştiriliyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa