Ne kadar az bilgi, o kadar çok transfer

Bafetimbi Gomis|Fotoğraf: Muhammed Enes Yıldırım/AA
Futbolda, oyunun bilgi kısmıyla pek aramız yok. Zaten futbolun evrensel bilgi hazinesine bir katkı yaptığımız da söylenemez. Bilgi üretmek bir yana, hazır bilgiyi kullanma konusunda bile fazlasıyla sıkıntılıyız. Futbolla ilgili olarak konuşurken ya da yazıp çizerken bilgi ve antrenman kolay kolay gündeme gelmiyor. Haksızlık etmeyelim, bazen birkaç satır yazı ya da birkaç cümlelik konuşmayla da olsa antrenmandan söz edilebiliyor.
Futbolda başarıya ancak iyi, dolayısıyla pahalı oyuncularla ulaşılabileceği yönünde hakim bir algı var. Dillere pelesenk olmuş, “İyi futbol iyi oyuncularla oynanır” ifadesi bunun yansıması. Bu nedenle transfer konusu gündemden hiç inmiyor. Yöneticiler de sık sık, “Bizde transfer bitmez” klişesini dile getirerek ateşi körüklüyor.
Tamam, iyi oyun iyi oyuncularla oynanır da iyi oyuncu bulmanın tek yolu transfer mi? Hiç kimse bilgi ve antrenmanla iyi oyuncular yetiştirilebileceğine, oyunun ve oyuncuların gelişebileceğine inanmıyor. Transfer dışındaki yol ve yöntemlerle, iyi futbol oynayıp başarılar kazanan bir takım meydana getirmenin pekala mümkün olabileceğini söyleyen bilgili ve yüksek öz güvene sahip teknik direktörler de çıkmıyor ortaya. Işık veren genç teknik direktörler dahi oyuncuları ve oyunu geliştirmek için çaba göstermektense, hazır “gelişmiş” oyunculardan oluşan bir kadroyla mücadele etmeyi tercih ediyor. Üstelik de bugüne kadar yüksek bedeller karşılığında transfer edilen yabancı oyuncuların çoğunun hayal kırıklığı yarattığı ve boşa giden paralar yüzünden kulüplerin batağa saplandığı gerçeği ortada olmasına karşın…
Böyle bir ortamda bile transfer konusunun gündemin ilk sırasında yer alması, yaşananlardan asla ders çıkarılmadığının ve de çıkarılmayacağının göstergesi.
Taraftar, kulübün ekonomik durumuna bakmadan sürekli yeni oyuncuların transfer edilmesini talep ediyor. Bu talep medyanın canına minnet!.. Taraftar bir istiyorsa, medya beş yazıyor. Uydurma transfer haberleriyle dolduruyorlar sayfaları…
Zaten hangi takımın, hangi mevkide oyuncuya ihtiyaç duyduğunu ve bu ihtiyacı karşılayacak en uygun oyuncunun kimler olduğunu medyadaki akıl vericilerden daha iyi kim bilebilir?
Galatasaray, son üç yıldır Suudi Arabistan’da forma giyen 36 yaşındaki Bafetimbi Gomis’i kurtarıcı olarak kadrosuna kattı. Gomis gol atacak, Galatasaray küme düşmekten kurtulacak. Plan bu!.. Gerçekten çok hazin. Sarı-kırmızılı ekip çırpındıkça batma aşamasının hemen kıyısında dolanıyor.
Gomis, yaşı ve son 3 yılda düşük seviyeli bir ligde mücadele etmesi nedeniyle, normalde Domenec Torrent gibi bir teknik direktörün asla istemeyeceği bir transfer. Lakin bir türlü son verilemeyen mağlubiyetler serisi onun üzerinde de büyük baskı yaratmış olmalı ki, taraftar-yönetici-menajer-medya “iş birliğiyle” yapılan bu transfere karşı çıkacak gücü kendinde göremedi. Durum onu gösteriyor ki, kötü gidiş birkaç hafta daha sürerse Torrent ipleri tamamen elinden kaçırabilir…
Sorunun, bilgi ve antrenmanla değil, transferle çözülebileceği inancına saplanmış kişileri ikna etmek imkansız. Transfer edilen oyuncular beklentileri karşılayamazsa yöneticilerin bundan ders çıkarıp kendilerine yeni bir yol çizecekleri umut edilebilir mi? Elbette hayır!..
Böyle bir durumda bu kez de hakem(ler) gündeme taşınır. Ne de olsa futbolla ilgili diğer bir başat konu hakemler. Başarısızlığın bütün sorumluluğunu hakemlere ve onların arkasındaki gizemli güçlere yükleyerek işin içinden ustalıkla sıyrılmayı da iyi bilir yöneticiler…
Futbol oynama aşkıyla yanıp tutuşan milyonlarca gencin olduğu bir memlekette, yabancı oyuncu transferinin tam bir bağımlılık haline gelmesi, teknik direktörler ve antrenörler adına utanç verici bir durum. Bu bağımlılık, oyuncu yetiştirme/geliştirme bilgisinden yoksunluğun itirafı aynı zamanda.
Bunca transfere karşın futbolumuzun seviyesi ortada. Aslında her anlamda yetersizliğin hüküm sürdüğü şu garabet ortamda bilgiyi rehber edinmiş teknik direktörlerin fark yaratması o kadar kolay ki…
Evrensel'i Takip Et