04 Şubat 2022 23:57

Pekin, Moskova'yı destekleyecek mi?

Vladimir Putin (solda) ve Şi Cinping (sağda)

Vladimir Putin (solda) ve Şi Cinping (sağda) | Fotoğraf: Kremlin Basın Servisi/AA

Paylaş

Cuma günü Pekin’deki Kış Olimpiyatları açılış yaptı. Bugünden sonra sporcuların performansları konuşulur belki ama bugüne kadar hep olimpiyatların siyasi sembolizmi ön plana çıktı. ABD’nin sporcu düzeyinde değil ama resmi temsil düzeyinde olimpiyatları boykot etmesinin üzerine, açılış töreni, yakın zamandaki Kazakistan ve Ukrayna gibi önemli gelişmelerin diğer süper güçler tarafından tartışılacağı bir ortama dönüştü.

Bu yazı yazılırken Putin-Xi görüşmesinin nasıl geçtiğini bilmiyorduk ama, Çin şimdiden Rusya’ya Ukrayna konusunda 2014’teki ilk krizden daha fazla ve açıktan destek veriyormuş gibi görünüyor. 2014’te Çin, geleneksel dış politikasının dışına çıkmayarak iç işlerine müdahale edilmemesini savunmuş ve Batı’nın Rusya ambargosunu kırmamıştı. Öte yandan, geçen zaman içinde, Sibirya’nın Gücü doğal gaz hattı tamamlandı, ikincisi için görüşmeler başladı ve Rusya Çin için önemli bir enerji kaynağı haline geldi. Yani, Çin Ukrayna krizinde Rusya’yı desteklemese de, sonrasında zayıflamasına da izin vermedi. Daha önceki yazımda, Çin ve Rusya arasındaki ilişkilerin Soğuk Savaş’ın ilk dönemlerindeki gibi koşulsuz bir ittifak olarak görülemeyeceğini, her krizi kendi içinde değerlendirmek gerektiğini söylemiştim. Ukrayna da şimdi buna bir örnek.

Eğer Rusya Ukrayna’ya müdahale ederse, bu Xi’nin işine gelir çünkü Biden hükümetinin dikkatini Çin’den çekmiş olur. Öte yandan, Ukrayna nedeniyle AB içindeki müttefiklerini uzaklaştırmak da istemez. AB, ABD-Çin ‘yeni soğuk savaşı’nda nasıl tavır alacağına dair kendi içinde bölünmüş durumda. Yani, Çin hükümetinin Ukrayna konusunda açıktan tavır almamak konusunda nedenleri var. Bir yandan, ‘savaşçı kurt’ diye anılan ve agresif söylemleriyle bilinen diplomatları Twitter’da Rusya’yı açıktan desteklerken; öte yandan, aralık ve ocaktaki Xi-Putin görüşmelerinin Çince haberleştirilme tarzında Rusya’nın açıktan desteklenmesi yoktu. Bunu, henüz Putin’in ne yapacacağı belirsizken, Xi’nin açıktan tavır alarak iç kamuoyu karşısında çelişkili bir duruma düşmek istememesi olarak yorumlayabiliriz.

Bazı yorumcular, Çin ve Rusya’nın Kazakistan’da çatıştıklarını, bu mücadeleyi kazananın Çin olduğunu,dolayısıyla Ukrayna krizini Putin’in telafi çabası olarak okumamız gerektiğini söylüyorlar. Fakat, Putin’in Kış Olimpiyatları’nın açılışında Xi’yle görüşme hevesini ve öncesinde Çin’le Rusya’nın ortak tutumuna dünyayı ikna etmeye çalıştığı söyleşisini düşününce, Rusya’nın Ukrayna’da Çin’in desteğine ne kadar ihtiyaç duyduğunu anlayabiliriz. Cuma günü yayımlanan Lavrov-Wang görüşmesinin kayıtlarına bakacak olursak, Çin mesafesini korumuş gibi görünüyor. Putin-Xi görüşmesinden çıkacak sonuçlar önümüzdeki günlerde Ukrayna meselesinin istikametini belirleyecek.

Daha uzun vadede ise, Biden hükümetinin Ukrayna’ya vereceği tepkinin Çin’in olası bir Tayvan müdahalesine dair yol haritasını oluşturacak deniyor. Her ne kadar, yakın vadede bir müdahale olası gözükmese de, ABD’nin müttefiklerine destek vermekte gönülsüzlüğü Afganistan ve Ukrayna’yla kesinlik kazanırsa, bu uzun vadede Tayvan’ın da Doğu Çin Denizi’ndeki konumunu etkiler.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa