04 Şubat 2022 23:01

Siyaset minderi genişlerken

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Son günlerde okuduğumuz, siyaseti sınıf mücadelesi üzerinden anlamaya yönelik değerlendirmelerde, siyasal muhalefetin ana gövdesinde gözlenen ‘restorasyon’ eğilimi, ikna edici bir biçimde sermaye kesiminin taleplerine ve yeniden yapılanma sürecine ilişkin pazarlıklara bağlanıyor. ‘Millet İttifakının strateji ve taktiklerinin salt ittifak bileşenlerinin siyasal tercihlerinden kaynaklanmadığı vurgulanırken, özellikle ittifakı genişletme çabalarının sermaye kesiminin beklentisi ve sermaye grupları arasındaki ilişki dinamikleri üzerinden okunması gerekliliğinin altı çiziliyor. Net ve fütursuz bir sermaye iktidarı olan Erdoğan rejiminden sonraki dönemin yine sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda örülmekte olduğuna ilişkin görüşler, güncel örnekler üzerinden paylaşılıyor. Daha da önemlisi, önümüzdeki yılların sermaye haritasında, Erdoğan döneminde ihale istatistiklerinde öne çıkanlarla, geride kalan veya listeye girememiş olanların uyum içinde birlikte konumlanacağı yeni formüllere hazır olunması gerektiği hatırlatılıyor.

Öte yandan yine ciddiye alınacak yazılarda, son dönemde iktidar ve muhalefet kanadında farklı biçimlerde ortaya çıkan Kürt dinamiğine yönelik yoğun ilginin asıl nedeninin, HDP oylarının kilit konuma gelmiş olmasından kaynaklandığı da belirtiliyor.

Bu ikna edici yorum ve değerlendirmeler, önümüzdeki dönemde ‘restorasyoncu muhalefet’ten kendini ayrı tutan sol/sosyalist kesimlerin daha görünür olmalarını gerektirdiği gibi, kendi programlarını netleştirme ve olabildiğince birleştirmelerinin de tam zamanı olduğunu gösteriyor.

* * *

Son yıllarda sosyalist geleneklerin bir bölümünce üretilen sözlü tarih çalışmaları, mücadele tarihinden süzülen deneyimi daha rahat ulaşılabilir kıldı. Sezai Sarıoğlu, bu tarih çalışmalarından biri için siyasal gelişim sürecini anlatırken 1970’lerin başlarındaki atmosferi şu sözlerle özetlemişti: “1972-74 yılları, sosyalist külliyatı hatmetme, çapraz okumalarla kimlerin ne dediğini anlama çabalarımla geçti. Bir hareketlenme başlamıştı, herkes ilişkilenmek için birbirini arıyordu. TÖB-DER bunun manivelasıydı. Öğretmen hareketinde Kemalist aydınlanmadan, sosyalist aydınlanmaya geçiş dönemi başlamıştı. TÖS’de baskın olan TİP etkisi giderek,  THKP-C, THKO, TİKKO ve daha sonra onlardan türeyen farklı sosyalist yapılara evriliyordu. Artık politik özne olmaya başlamıştım. TÖB-DER, hem geçmiş hafızanın taşıyıcısı hem de ayrışmanın merkeziydi.”   

Sarıoğlu’nun sözlerinden parti, sendika ve örgüt isimleri çıkarıldığında geriye kalan model, güncellik ve geçerliliğini korumaktadır: Bir sosyal/siyasal hareketlenme döneminde, yaşam dinamiklerinin gündeme getirdiği soru ve sorunlar için bilgi aranır/üretilir. Benzer siyasal enerji ve bakış açısına sahip kişiler arasında ilişkilenme ihtiyacı doğar. Bu gelişmeler sırasında mücadele hafızasını taşıyacak ve manivela işlevi görecek ortam ve kurumlar gerekir. Sadece kişisel yaşamlar değil, kolektif yapı ve partiler de dönem ihtiyaçları ve eğilimlere göre dönüşür.

* * *

Sermaye odaklı taktikler ve Kürt meselesini merkezine alan seçim hesapları siyaset minderinin giderek genişlemekte olduğunu işaret ettiği gibi, muhalefet algısı ‘Bunlar gitsin de ne olursa olsun’un ötesine geçenlerin önüne acil sorumluluklar yığmış görünmektedir. Hızla değişen gündem ‘bilgi’ gerektirmekte, ‘ilişkilenme ihtiyacı’ doğurmakta ve ‘kurumsal manivela’ların içine rahatça doğabileceği merkezi ve yerel ortamları çağırmaktadır.

Kamuoyu yoklamalarında artmakta olan ‘kararsızlar’ oranının alternatif bir siyasal iradeye davetiye çıkardığı, bürokrasiden sızdırılan yolsuzluk dosyalarının yükselişe geçtiği, kilit kamu kurumlarındaki yönetici değişiklik hızının bir sarsılma ve hatta çözülmeyi işaret ettiği bir kesitte, seçim ufkunu aşan bir sol ittifak ihtiyacı kendini hissettirmektedir. Başta motokuryeler olmak üzere işçilerin hakkını almak için direndiği, kadın cinayetleri, derin yoksulluk, ağır yolsuzluk ve hukuksuzluk düzeninde, hakkını arayanın yolunu siyasal özne(ler) ile kesiştirecek ortamların oluşturulma zamanıdır.

Krizler imkanları da doğurur ve arayışların yolunu açar. Elbette ideal bir sol/sosyalist mayalanma ve harmanlanmanın önünde uzun bir yol görünmektedir. Sadece ifşa etmek ve yorumlamak yerine, talana ve baskıya verilecek kolektif yanıtın açık toplantılarda ve forumlarda tartışılması bu yolu kısaltacaktır. Atılacak alternatif adımları soruşturan, lider/temsilci düzeyinin darlığını aşan şeffaf buluşma gündemleri alternatif siyasal gelişmeyi de hızlandıracaktır. Dostlar arasında fikir alınıp verilirken, ayrı parti ve yapılarda örgütlenmiş kesimlerin birbirine ısınması da sağlanacaktır.                   

* Sezai Sarıoğlu. (2021). Karadeniz: Kurtuluş Kendini Anlatıyor 7. Ankara: Dipnot Yayınları. s. 329.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa