Öğretmen değerlidir
Dünya çapında gözlemlenen bir sorunun adını koyalım. Baskıcı, muhafazakar, sağcı rejimler okulları ve öğretmenleri değersiz görüyorlar. Bu rejimlerin hangileri olduğunu tek tek saymaya gerek yok. Liste uzun. Türkiye’deki tek adam rejiminin de bu listede yer aldığını da söylemeye gerek yok.
Öğretmenliği değersizleştirmek isteyen rejimler ısrarla tepeden yönetimi ve “yenilikçi” yöntemleri savunuyorlar. Öğretmenlerin haklarını, demokratik okul anlayışını, çocuk hakları gibi olmazsa olmazları tümüyle yok sayıyorlar. Bu ısrar bilinçli: Baskıcı rejimler, susturulan öğretmenlerin suskun bir toplum anlamına geleceğini de gayet iyi biliyorlar.
Bütün bunlar ısrarla öğretmenliğin değerini konuşmayı gerekli kılıyor. Öğretmenlerin tek tek bireylere ve topluma olan katkılarını, öğretmenlerin örgütlenme mücadelelerini ısrarla görünür ve bilinir tutmak önem taşıyor. Geçtiğimiz yılın sonuna doğru Finlandiya’dan gelen bir haber bu açıdan incelenmeye değer.
Finlandiya uzun süredir başarılı okulları ile biliniyor. Ama haberde yer alan okullara giderek ders veren bir öğretmenin çabası değildi. Bu öğretmen ve öğrencileri birbirlerinden çok uzakta yaşıyorlar; dersler ise cep telefonları aracılığıyla yapılıyordu.
Söz konusu olan salgın nedeniyle internet üzerinden yapılan dersler değildi. Finlandiya’daki iki öğretmen, Suriye’nin kuzeydoğusundaki El Hol Kampı’ndaki tutulan Finlandiya uyruklu kişilerin çocuklarıyla uzun süre ders yapmışlardı.
Büyük çoğunluğunu IŞİD’in denetimindeki son yerlerden kaçan kadınlar ve çocukların oluşturduğu kamp, çocuklar için korkunç bir ortam. Ama kampta binlerce çocuk yaşamayı sürdürüyor. Birleşmiş Milletler, bu ve diğer kamplarda mahsur kalmış çocukların yurttaşı oldukları ülkelere götürülmesini istiyor. Ama özellikle sağcı hükümetler çocukların getirilmesine yaklaşmak istemiyorlar. Suriye’de bir savaş yaşanmasına göz yuman veya yol açanlar sanki onlar değil. Yapılan açıklamalarda, çocukların getirilmelerinin yaratacağı tehlikelerden söz edilirken, “yarının teröristleri” gibi yakıştırmalar yapılıyor.
Kampta Avrupa ülkelerinden gelenlerin kaldığı bölümün IŞİD elinde olduğu, 3-4 yaşlarındaki kız çocuklara bile kara çarşaf giydirildiği, çocukların her açıdan çok kötü koşullarla karşı karşıya olduğu biliniyor. Finlandiya hükümeti son iki yıl içerisinde 26 çocuk ve 9 kadının ülkeye getirilmesini sağlamış. Ama kampta hâlâ Finlandiya uyruklu çocuklar var.
Bu çocukların öğretmensiz kalmaması için adım atılması bir diplomatın fikri. Jussi Tanner, kamptaki Finlandiya uyruklu çocukların Finlandiya’daki öğretmenlerle internet üzerinden buluşturulabileceğini düşünmüş. Finlandiya hükümeti çocuklara ders verilmesi işini Ilona Taimela’ya vermiş. Özetle, her sabah saat 9’da günlük ders içeriği bir cep telefonu uygulaması üzerinden öğrencilere gönderilmiş. Öğrenciler yazılı olarak veya ses kaydı yaparak Fince, matematik, coğrafya, tarih, çevre ve İngilizce derslerine katılmışlar. Her gün Taimela ve bir başka öğretmen, dersleri birebir, yüzlerce mesaj yazarak işlemişler. Taimela, 6 yaşındaki bir çocuğun okumayı bu dersler sayesinde söktüğünü memnuniyetle anlatıyor.
Öğretmenliğin değerini anlamak için bu örnekte olduğu gibi uç örnekler düşünmek gerekli değil. Çünkü dünyanın ve Türkiye’nin her yerinde sayısız örnek var. Öğretmenlerin katkılarını ve sendikal mücadelelerini ısrarla dile getirmek ve ısrarla desteklemek bugün çok önemli çünkü öğretmenler rejimin kuşatmasıyla karşı karşıya, çok zor koşullarda çalışıyorlar.
Evrensel'i Takip Et