Toplumsal hafıza olarak beyaz

İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi | Fotoğraf: Evrensel
Bizim çocukluğumuzda beyaz ve beyaz bayrağın anlamı henüz kirlenmemişti. Çocuk oyunlarında beyaz bayrak kaldırmak, yoksa giysilerimizin beyaz bir kısmını göstermek dokunulmazlık sağlardı. Mahalleliyle topluca izlediğimiz yazlık sinema filmlerinden, kitaplardan öyle öğrenmiştik.
Derlerdi ki yaşlı teyzeler, “Su içene yılan bile dokunmaz”, “Beyaz kaldırınca düşman bile el kaldırmaz.”
Doğası gereği beyaz bu bağlamda başka renk kaldırmayan dört alana sirayet etmişti: Sağlıkçıların önlüğü, yaşlı komşularımızın beyaz tülbenti, annelerimizin ak sütü ve ölenlerin kefeni. Bir başka annenin sütünü de içmek bizi kardeş kılardı. Bir erkek kavgasında kadınların beyaz tülbenti yere atması ise şiddeti durağanlaştırırdı.
Derken, Cumartesi Anneleri ile Barış Anneleri’nin beyaz tülbenti hafızalarımıza kazındı.
Şimdilerde ise her ne kadar “Bütün renkler kirlense de birincilik beyazda.”
Sağlıkçıların beyaz önlüğünde nicedir şiddet var, kan var...
Cezaevlerinden salıverilmeyen hasta mahpusların beyaz kefenli cenazeleri çıkıyor nicedir.
Ve Cumartesi Anneleri ile Barış Anneleri artık “muktedirlerin” hedefinde.
Dün, sağlık alanında gidişata dur demek için TTB ve SES'in de içinde yer aldığı bir G(ö)REV günüydü. Haberlerden dün ve bugün izlediniz, izliyorsunuz.
Gerek Covid-19 pandemisi, gerek son ekonomik kriz, gerekse yılların biriktirdiği çözümlenmemiş sorunlar artık ötelenemez bir aşamaya geldi. Sağlıkçılar haklı olarak “Emek bizim, söz bizim” demekte.
Hekim meslek örgütü TTB’nin belirttiği üzere, “Dünya üzerinde en az maaşlardan birisini alıp en fazla şiddete uğrayan meslek grubu hekimler ve sağlıkçılar.” Haklı olarak sağlıkçıların özlük haklarında düzenleme yapacak yasa tasarısının önce geri çekilip sonra hâlâ görüşülmemesine tepkililer.
Yakın zamanda sağlıkçıların hak arama mücadelesinde öne çıkan şu sloganlar çok şeyi özetlemekte. “
- Emek bizim söz bizim
- Sağlık haktır satılamaz
- Yaşamak, yaşatmak istiyoruz
- Haklarımız için, emeğimiz için, geleceğimiz için, meslek onurumuz için G(ö)REV’e
Sağlık çalışanlarının özlük hakkı, halkın sağlık hakkının vazgeçilmez parçası. Misal, yurtdışına yerleşen binlerce genç hekim ve hemşirenin, halkın sağlık hakkına ulaşımını zaman içinde olumsuz etkileyeceği aşikardır.
Halkın, kurumların dayanışması sağlık hakkı bağlamında onları destekçi değil öznesi kılar/kılmalı.
Beyazı ve onun antropolojik, folklorik arka planını önemseyen ve özleyenlerdenim. Sağlıkçıların beyaz önlüğüne hürmetsizlik kadar cezaevinden sağ çıkamayan hasta mahpusların kefeni, Cumartesi ve yine Barış Anneleri’nin simgesel beyaz tülbentlerine saldırılması toplumsal hafızamıza zarar veriyor. İzin vermemeliyiz.
Daha direngen bugün ve yarın için sağlıcakla kalın. Değiştirmek, dönüştürmek mümkün.
Evrensel'i Takip Et